Diş çürüğü içerisinde bulunan bakteriler dişteki damar ve sinir paketini içeren pulpanın iltihaplanmasına neden olmaktadır. Bu iltihaplanma sonucunda hastalarda oldukça şiddetli diş ağrıları ve hatta ileri evrelerde enflamasyonun diş kökünden çevresindeki kemik dokularına yayılmasıyla lezyonlar ve diş apseleri oluşmaktadır.
KANAL TEDAVİLERİ ÇEKİMLERİ ÖNLÜYOR
Uzun yıllar önce vücutta bakteri bulunduran tüm doku ve organların vücuttan uzaklaştırılması gerektiğine dair yaygın ve yanlış bir inanış bulunmaktaydı. Bu görüş nedeniyle o dönemde insanların iltihaplanmış lenf bezleri, bademcik olarak bilinen tonsilleri ve ayrıca dişleri gereksiz yere vücuttan 'uzaklaştırıldı'. Öyle ki diş enfeksiyonlarının tedavisinin tek yolunun dişlerin çekimi olduğu düşünülmekteydi. Ancak ilerleyen dönemde diş lezyonlarının başarılı kanal tedavileri ile iyileştiği kanıtlandı ve çürük olan dişlerin çekilmesi gerektiği fikrinden uzaklaşıldı.
HASTALAR KENDİ DİŞLERİNİ ÖMÜR BOYU KULLANIR
Günümüzde modern endodontinin temel amaçlarından biri diş ve dişi çevreleyen kemik dokusundaki bakteri enfeksiyonlarının kanal tedavisi ile ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Ancak hijyenik koşullarda ve kurallara uygun şekilde yapılan kanal tedavileri ile hastalar kendi dişlerini ömür boyu kullanabilmekte ve böylece gereksiz diş çekimlerinin önüne geçilmektedir.
DİYABET VE KALP DAMAR RAHATSIZLIKLARINI TETİKLER
Yakın zamanda yapılan çalışmalar diş kökü çevresinde oluşan lezyonların kalp damar hastalıkları ve diyabete neden olabileceğine işaret etmektedir. Bu bilgi çeşitli platformlarda ne yazık ki yanlış yansıtılmakta ve kanal tedavisi yerine dişlerin çekimi yeniden gündeme getirilmektedir. Bu konuda yapılan güncel çalışmalar ise kanal tedavisi yapılarak lezyonların iyileştiği bireylerde kalp damar hastalıkları riskinin sağlıklı bireyler ile aynı olduğunu ortaya koymaktadır. Yani kanal tedavisi başarılı yapılmış bir dişin kronik hastalıklara bir etkisi bulunmamaktadır. Hatta diş kayıpları nedeniyle beslenme alışkanlıklarında meydana gelen olumsuz değişiklikler bireylerde obezite, diyabet ve sonuçta kalp damar rahatsızlıklarına neden olabilir. Bu nedenle dişlerin ağızda tutulması kronik hastalıkların önüne geçilmesi açısından oldukça önemlidir.
HASTALAR AĞRI HİSSETMEZLER
Kanal tedavisiyle ilgili bir diğer olumsuz düşünce ise işlemlerin zor, uzun süren ve ağrılı olduğu şeklindedir. Bu düşüncenin aksine etkin bir anestezi sonrası işlem boyunca hastalar ağrı hissetmemektedir. Ayrıca teknolojideki ilerlemelerle kök kanalları hızlı ve etkin bir şekilde temizlenmekte ve doldurulmaktadır. Böylece kanal tedavisi işlemleri kök ucunda enfeksiyon yoksa tek seansta ve kısa sürede bitirilebilir
YÜKSEK MALİYETLİ TEDAVİLERİN ÖNÜNE GEÇMEKTEDİR
Kanal tedavisinin tamamlanmasından sonra dişe yapılacak dolgu veya kaplama işlemleri de büyük önem taşımaktadır. Böylece kanal tedavili dişler ağızda uzun süre fonksiyon gösterebilmektedir. Kuralına göre yapılan kanal tedavisi ve başarılı bir üst restorasyon sonrası iyileşme oranı
oldukça yüksektir. Tedavi başarısız olsa bile kanal dolguları sökülmekte, kök kanalları yeniden dezenfekte edilerek doldurulmaktadır. Dişin çekilmemesi için büyük çaba göstererek hastalarımızın diş kaybı durumunda karşılaşabilecekleri yüksek maliyetli tedavi planlamalarının önüne geçmeye çalışıyoruz.
DİŞ MACUNU, DİŞ FIRÇASI VE DİŞ İPİ KULLANIN
Bir noktayı unutmamak gerekir ki kanal tedavisine gerek kalmadan dişlerinizin sağlığını korumak doğrudan siz hastalarımızın elinde. Formülüyse oldukça basit. Diş macunu, diş fırçası ve diş ipi kullanımı!