İnmenin iskemik ve hemorajik olmak üzere iki ana tipinin mevcut olduğunu belirten Nöroloji Bölümü Uzmanı Dr. Yılmaz Niyazi Yazman, "Yaş ilerledikçe beyinde bazı değişiklikler görülür. Bunlar küçük damar hastalıkları, atrofi, beyin ağılığında azalma, ventriküllerde genişleme gibi durumlardır. İskemik inmeye kan akışını durduran bir kan pıhtısı neden olur. Hemorajik inme ise beyni besleyen kan damarlarının çatlayarak beynin hasar görmesinden kaynaklanır. Ayrıca geçici iskemik atak adı verilen ve beyne giden kan beslenmesinin geçici olarak kesintiye uğramasıyla ortaya çıkan inme durumudur. Ortaya çıkan belirtiler 24 saat içinde düzelir" ifadelerini kullandı.
RİSK FAKTÖRLERİ AZALTILABİLİR
İnmede tıkanan beyin damarı hangi beyin bölgesini besliyorsa beynin o fonksiyonu ile ilgili belirtilerin ortaya çıktığını kaydeden Yazman, "Beynin görme merkezi etkilendiyse görme bozukluğu, konuşma merkezi etkilendiyse konuşma bozukluğu, denge merkezi etkilendiyse denge bozukluğu gibi çok farklı şikayetlere neden olabilir. İnmede yaş faktörünün dışındaki risk faktörleri başlıca hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, sigara kullanımı, kalp ritim bozukluğu, kapak hastalığı ve kalp yetmezliği gibi kalp hastalıkları ve karotis arter darlığıdır. Bu risk faktörlerinin kontrol altında tutulması inme riskini azaltabilir.
Ayrıca ailesinde beyin damar hastalığı olanlar, yaşlılar, kilolu kişiler ve sağlıksız beslenenler de risk altındadır. İnme riskini azaltmak için bol bol su için. Günde 2-3 litre su içmek, özellikle 45 yaşından sonra inme riskini azaltan basit bir önlemdir. Yüksek tansiyon ya da diyabet hastasıysanız veya yüksek kolesterole sahipseniz kişisel risk faktörlerini bilerek kontrol altına alın. Eğer damarsal bir hastalığınız varsa mutlaka her sene kontrollerinizi yaptırın. Düzenli egzersiz de dolaşımı hızlandırarak inme riskini azaltmaktadır. Özellikle kalpte ritim bozukluğu olan hastaların, inme gelişim riskleri çok yüksek olduğundan ömür boyu kan sulandırıcı ilaç tedavilerini ihmal etmemesi önemlidir" dedi.
İLK 3 SAAT ÇOK ÖNEMLİ
Çoğunlukla belirtilerin aniden geliştiğini söyleyen Yazman, uyuşukluğun vücudun bir tarafında kuvvetsizlik, yüzde eğilme, baş dönmesi, konuşma ve başkalarını anlamada güçlük çekme, görme bozukluğu, dengesizlik, şiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi olarak görüldüğünü aktardı. İnmenin kesin tedavisi olmadığını anımsatan Yazman, "İlk 3 saatte damar açıcı ilaç tedavisi uygun hastalarda başarılı sonuç vermektedir. Diğer tedavi yöntemleri nedene yönelik ve semptomatik tedavilerdir.
Kardiyak nedenlerle oluşan pıhtıdan kaynaklanan bir tıkanıklık oluşmuş ise kan sulandırıcı ilaçlar faydalı olmaktadır. İnme geçiren bir kişi evde belirtilerin geçmesi beklenmemelidir. Uzman bir doktor görüşü almadan hastaya ilaç verilmemelidir. Hastane dışında; hastane polikliniği, sağlık merkezi, sağlık ocağı gibi herhangi bir sağlık kurumuna ya da doktor muayenehanesine gidilmemelidir. Şikayetler geçse de hasta saatler içinde yeni bir inme geçirebileceği için acile başvurmaktan vazgeçmemelidir. Hastaneye gidildiğinde hastanın tedavisi için karar verebilecek bir kişi yanında mutlaka bulunmalıdır. İlk 6 saatte tedaviye başlanması gerektiğinden hastaneye hızlıca ulaşmak için inmenin geçirildiği yerde zaman kaybedilmemelidir" diye konuştu.