ÇOK ÇEŞİTLİ SEBZELER, MEYVELER TÜKETİN
Yapılan çalışmalar gün içinde yeterli meyve ve sebze tüketen kişilerin tüketmeyenlere nazaran yüzde 10 daha az kanser riski taşıdığını ortaya koydu. Kanserden korunmak için her gün mümkün olduğunca farklı renkte sebze ve meyveler tüketin. Çünkü ne kadar farklı renkle beslenirseniz, aldığınız antioksidan çeşidi o kadar fazla oluyor. Kadınlar günde 2-3 porsiyon, erkekler de 3-4 porsiyon meyve tüketmeliler. Sebzeler hem vitamin ve mineral hem de posa kaynağıdır. Posadan zengin beslenme özellikle sindirim sistemi kanserlerine karşı koruyucu özellik gösteriyor. Günde 2-3 kase kadar çiğ sebze ve 6-8 yemek kaşığı kadar zeytinyağlı veya pişmiş sebze tüketmeyi alışkanlık haline getirin. Sebze ve meyvelerin "mevsiminde" olmasına özen gösterin.
TAHIL VE KURUBAKLAGİLİ İHMAL ETMEYİN
Özellikle popüler diyetlerle beraber tek tip beslenmeye yönelim arttı. "Ancak iyi beslenmek demek, her besinden yeteri kadar yemek demektir. Yani tek tip besleniyorsanız, aslında kötü besleniyorsunuz demektir." uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal sözlerine şöyle devam ediyor: "Bu yüzden karbonhidratı hayatınızdan çıkarmayın. Ancak sadece 'kaliteli' dediğimiz, tam tahıl kaynaklarını ve kuru baklagilleri tüketin. Tahıllar B1 vitamini kaynağıdır. B1 vitamini hem vücudun enerji sisteminin çalışması için gereklidir, hem de mutluluk olarak bildiğimiz 'serotonin' hormonunun ön maddesidir. Sağlıklı olmak, fiziksel ve ruhsal olarak tam bir iyilik halinde olmaktır. Depresyon bağışıklık sistemimizi düşürerek, kanser de dahil birçok sistemik hastalığın görülme riskini arttırabiliyor. Bu yüzden her gün tam buğday ekmek, yulaf, çorba ve bulgur gibi tahıl kaynaklarını, haftada minimum 2 gün de mercimek, kuru fasulye ve nohut gibi kurubaklagil kaynaklarını tüketmeye özen gösterin.
HAFTADA 2-3 GÜN BALIK
Yapılan çalışmalara göre, insan sağlığı üzerinde pek çok faydası bulunan omega 3 yağ asitleri aynı zamanda kanserin gelişme riskini de düşürüyor. Omega 3 yağ asitlerinin koruyucu etkilerinden faydalanabilmek için haftada 2–3 kez buğulama veya fırında pişirilmiş balık tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
KIRMIZI ET TÜKETİMİNİ SINIRLANDIRIN
Gereğinden fazla kırmızı et tüketimi mide ve kolon kanseri riskini arttırıyor. Bu nedenle et tüketiminizi haftada 2 günden fazla ve toplam 350 gramı geçmeyecek şekilde sınırlandırın. Eti pişirirken kızartma ve kavurma işlemleri yerine; fırında, buharda veya haşlama işlemlerini tercih edin. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre; günde 50 gr işlenmiş et tüketimi, kanser riskini yüzde 18 oranında arttırabiliyor. Bu yüzden işlenmiş et ürünlerini mümkün olduğunca tüketmeyin.
ŞEKERDEN UZAK DURUN
Fazla miktarda rafine şeker tüketimi hem enerji alımını hem de insülin seviyesini yükselterek yağ dokusunun artmasına neden oluyor. Artan yağ dokusu da kanser riskini yükseltebiliyor. Bu nedenle günlük tükettiğiniz şekerin toplam aldığınız enerjinin yüzde 5'ini geçmemesine özen gösterin. Örneğin günlük 2000 kalori tüketiyorsanız, bunun 100 kaloriden daha fazlası şekerden gelmemeli.
PROBİYOTİKLERİ İHMAL ETMEYİN
Bağırsaklar bağışıklık sistemimizin büyük bir çoğunluğundan sorumlu oluyorlar. Bağırsaklarımızdaki herhangi bir işlevsel bozukluk bağışıklık sistemimizi düşürebiliyor, bu da pek çok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Bu hastalıklardan biri de; kanser. "Bağırsaklarımızda iyi ve kötü bakteriler denge halindedir, ancak kötü beslenme, sigara, stres ve alkol gibi çevresel etkenlerden dolayı bu denge bozulabiliyor." uyarısında bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal bu dengenin bozulmaması için yoğurt ve kefir gibi doğal probiyotik kaynaklardan yararlanmanız gerektiğini belirtiyor. Dolayısıyla günde toplam 3 su bardağı kadar yoğurt veya kefir tüketmeyi alışkanlık haline getirin.
DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİ UNUTMAYIN
Kansere karşı koruyucu olan tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerini içeren soya ve kanola yağı, soya fasulyesi, keten tohumu, fındık ile ceviz gibi yağlı tohumlara da diyetinizde mutlaka yer verin.