Canan Karatay'ın yasaklanması gerekir dediği mısır şurubu ile ilgili bilgiler araştırılıyor. Mısır şurubu, bir işlem sonucu meydana geldiği için doğal olmayan modifiye bir üründür. Çay (sofra) şekerinden daha ucuz olduğu için gıda sanayisinde gazlı ve meyveli içecekler, çikolata, kek, şekerleme, reçel ve marmelat üretiminde fazlaca kullanılmaktadır. Bu tip ürünlerin kullanımının sağlık üzerindeki etkileri ve nişasta bazlı şekerin zararları hakkında pek çok bilimsel çalışmada bulunuyor.
YÜKSEK FRUKTOZLU MISIR ŞURUBUNUN ZARARLARI NELERDİR?
Yüksek oranda früktoz içerdiğini göz önüne alırsak, fruktozun metabolizmada insüline gerek duymadan karaciğere ulaşması ve böylece daha fazla kanda yağ artışına sebep olması bu ürünün kullanımı ile ilgili şüpheleri ortaya çıkarmaktadır.
Yüksek fruktoz içeren bir beslenme şeklinin çeşitli patolojik değişiklikler, oksidatif stres (hücre hasarı), yağlanmayla birlikte insülin direnci, tip 2 diyabet, şişmanlık, hipertansiyon ve kalp hastalıklara neden olduğu, hatta zararlı etkisinin beyne kadar gidebildiği bildirilmektedir. Yüksek fruktoz alımının bağırsak geçirgenliğini artırdığı, DNA hasarına yol açabileceği belirtilmektedir. Bunun yanında yüksek fruktoz alımının kanser, özellikle karaciğer hücre karsinomlarını oluşturabileceği düşünülmektedir. Ayrıca son yıllarda gut hastalığındaki artışta nişasta bazlı şeker içeren ürünlerin aşırı tüketilmesinin de payı olduğu söylenmektedir.
MISIR ŞURUBU DOYMA HİSSİNİ DE ENGELLİYOR!
Fruktoz glikozun aksine akut olarak leptin ya da insülin salınımını uyarmadığından normal doygunluk cevabını oluşturmamaktadır. Yani doyma hissi olması gerektiği gibi oluşmaz. Bu da devamında daha fazla yemek yeme ihtiyacını tetikleyebilmektedir.
Ayrıca früktozun tatlı tadının daha yüksek olmasından dolayı lezzet oranını artırmasına bağlı olarak tüketimi de artabilmektedir. Bu durum da daha fazla kilo alımı ve obezite ve buna bağlı insülin direnci ve metabolik sendrom ile sonuçlanabilmektedir.
YÜKSEK FRUKTOZLU MISIR ŞURUBUNUN ZARARLARI
Obezite ve tip 2 diyabet özellikle tüm dünyada artan bir sağlık problemi haline gelmiştir. Bunun nedenleri arasında şeker ve özellikle yüksek fruktozlu şeker tüketiminin payı yadsınamaz. Paketli ürünlerin içeriğindeki yüksek fruktozlu mısır şurubunun genetiği değiştirilmiş mısırdan olup olmadığını anlamak tabii ki çok güç. Sonuç olarak yüksek früktozun olumsuz etkileriyle ilgili çok çalışma var ve çocukların özellikle paketli ürünlerin tüketimi konusunda daha eğilimli olmaları, riski daha da artırmaktadır. Burada gelecek nesillerle ilgili yapılabilecekler, genel anlamda nişasta bazlı şekerin etkileriyle ilgili çalışmaların daha da artarak devam etmesi gerekir.
Devlet politikası olarak bu ürünün kullanım oranları düzenlenmelidir. Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran % 0.4-2 arasında iken, Türkiye'de bu oran bu yılın Mart ayına kadar %15 civarlardaydı. Son düzenleme ile bu oran % 5'e kadar daha yeni düşürülmüştür. Ancak bir konunun altını kalın bir çizgiyle çizmek isterim. Nişasta bazlı yüksek fruktozlu şurup yanında sofra şekeri tüketiminin de en aza indirmek için de çalışmalar yapılmalıdır. Sonuçta şeker tüketimi ile ilgili de obezite, kanser, tip 2 diyabet vb. hastalıkların paralellik gösterdiğine dair çalışmalar mevcuttur.