Geliştirdiği mikroakışkan çip ile kanser ve kalp damar hastalıklarının erken teşhisine imkan sağlayan ve bu sistemle uluslararası ödüllere layık görülen Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, "Geliştirdiğimiz mikroakışkan çip, çeşitli kalp damar hastalıkları ve çeşitli kanser türlerinin erken teşhisinde önemli rol oynayacak bir sistem. Bu sistem, hastaların evlerinde kolayca kullanabilecekleri ve hastalık riski taşıyıp taşımadıklarını test edebilecekleri basit bir sistem olacak. Bu yeni sistem sayesinde detaylı hastane ve doktor kontrolüne, pahalı laboratuvar testlerine gerek kalmadan kısa sürede ve çok daha az maliyetle hastalık teşhisi yapılabilecek, risk grubu hastalar belirlenip kontrol altında tutulabilecekler.?" dedi.
MİKROAKIŞKAN ÇİP TASARLADI
Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, 4 yıl önce hastaların evlerinde kolaylıkla kullanabildikleri, hastalık riski taşıyıp taşımadıklarını test edebildikleri mikroakışkan çip tasarladı. Bilim dünyasının ilgisini çeken buluşu ile ardından da "35 yaş altı umut vaat eden genç bilim insanı" ödülüne layık görülen Yıldız, kanser türlerinin erken teşhisinde önemli rol oynayacak sistemi daha da geliştirmek için çalışmalarına devam ediyor.Yıldız, "Geliştirdiğimiz mikroakışkan çip, çeşitli kalp damar hastalıkları ve çeşitli kanser türlerinin erken teşhisinde önemli rol oynayacak bir sistem. Bu sistem, hastaların evlerinde kolayca kullanabilecekleri ve hastalık riski taşıyıp taşımadıklarını test edebilecekleri basit bir sistem olacak. Bu yeni sistem sayesinde detaylı hastane ve doktor kontrolüne, pahalı laboratuvar testlerine gerek kalmadan kısa sürede ve çok daha az maliyetle hastalık teşhisi yapılabilecek, risk grubu hastalar belirlenip kontrol altında tutulabilecekler." diye konuştu.
ERKEN MÜDAHALE VE HAYAT KURTARMA AÇISINDAN ÇOK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR
Az gelişmiş ülkelerde çoğu hastalığın geç teşhis edilmesi ya da teşhis konulamamasının oldukça önemli bir sorun olduğunu belirten Yıldız, şöyle devam etti:
"Bazı kanser türlerinin tıbbi teşhisi erken müdahale ve hayat kurtarma açısından çok büyük önem taşıyor. Sonuç olarak bu alanda bir ihtiyaç olduğunu göz önünde bulundurarak, bu projeyi geliştirmeye karar verdim. Ben ve grubum proje dahilinde geliştirilen tanı teknolojisi ile detaylı laboratuvar tahlillerine, ileri teknoloji ölçüm ve tanı cihazlarına gerek duyulmadan, en ücra köşelerde bile kolayca kullanılabilecek, maliyeti düşük sistemlerin geliştirilmesini amaçlıyoruz."
Kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılacak yeni bir sistem üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Yıldız, şöyle konuştu:
"Tüm bunlara ek olarak, çalışmalarımızın bir diğer odak noktası ise ilaç tarama çalışmaları. Yine geliştirilen bir diğer çip sistemi kullanılarak kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılacak ilaç türleri ve dozlarının taraması yapılması üzerine odaklanıyoruz. Her hastanın farklı ilaçlara ve farklı dozlara verdiği tepki birbirinden farklı. İlaç tarama testlerinin tıp tarihine en büyük katkısı gerçekten etkin ilacın ve dozun hızlıca belirlenip tedavide kullanımının sağlanması. Dolayısıyla hem hastalık tedavisi hızlıca sonuç vermeye başlıyor, hem de ilaç sarfiyatı ve etkisiz tedavinin önüne geçilmiş oluyor. Bu sistemlerin hepsi şu anda geliştirme ve deneme aşamasında. Henüz klinik kullanım aşamasına geçilmesine vakit var."
Yıldız, az gelişmiş ülkelerde ilkel yöntemlerle teşhis ve tedavi yöntemleri uygulandığını ve doktora çalışması sırasında gittiği ülkelerde bu durumdan çok etkilendiğini aktararak, "Gelişmiş ülkelerde imkanlar bunlardan çok daha iyi durumda olsa bile kanser erken teşhisinde gelişmiş ülkelerde de halen daha çok büyük eksiklikler bulunmakta ve bu eksiklikler henüz giderilememiş durumda. Bu gözlemlerden yola çıkarak tüm dünyada böyle bir ihtiyaç olduğunu düşündüğüm için bu alanda çalışma yapmaya karar verdim." ifadelerini kullandı.
Türkiye'ye ilk kez getirmiş olmanın gururunu yaşadığını anlatan Yıldız, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bilim kadınlarına yönelik böyle bir programda yer almak, Türk bilim kadınlarının ve Türkiye'nin adını uluslararası platformda duyurmak, ek olarak belki de ilkokul eğitimimden bu yana yaptığım çalışmaların ve sarf ettiğim emeklerin karşılığını almak, inanılmaz keyifli. Bu ödül sayesinde genç kızlara ve bilime gönül veren öğrencilerimize rol model olmak da ayrı bir önem taşıyor benim için. Çevremdeki genç insanları 'sizler de yapabilirsiniz' diye motive etmek ve tecrübelerimi onlarla paylaşmak çok değerli benim için."
KANSER VAKALARINDAKİ ARTIŞA "STRES" UYARISI
Tüketim alışkanlıkları, çevre ve gündelik hayat şartlarının kanser vakaları üzerinde etkisi olduğuna dikkati çeken Yıldız, şöyle konuştu:
"Çok değil biraz geriye dönüp bakarsak Türk halkının her şeyi evde hazırlama ve tüketme alışkanlıklarından gittikçe uzaklaştığını görüyoruz. Artık her şey hazır; yoğurt hazır, ekmek hazır, salça hazır, reçel hazır, tarhana bile hazır. Hazır ve paketli gıdaların evlerimize hiç girmemesi gerekiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de gündelik hayat alışkanlıklarımız yanlış. Bunun yanı sıra hava kirli, su kaynakları kirli, toprak kirli. Hazır gıda tüketmezseniz dahi yediğimiz sebze-meyvenin, içtiğimiz suyun veya soluduğumuz havanın kimyasal içeriğinden kanser olma riski taşıyoruz. Bunların yanı sıra genetik yani kalıtsal faktörleri de göz önünde bulundurmak lazım. Hepsine ek olarak bir de stres dolu gündelik hayatlarımız var ki içinde bulunduğumuz durum ve kanser vakalarındaki artış kaçınılmaz aslında."
"KANSERE ÇARE ENİNDE SONUNDA BULUNACAK"
Kanser tedavisi için umutlu olduğunu ve eninde sonunda kansere çare bulunacağına inandığını anlatan Yıldız, "Kanser tedavisi için umutluyum. Kansere çare eninde sonunda bulunacak. Umut etmek ve o umudun peşinden gidip gerçekleştirmeye çalışmak, bilim insanlarının en önemli motivasyonlarından biridir. Ben tedaviden öte, kanserin çaresinin, oluşumuna sebebiyet veren faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşeceği düşüncesini savunuyorum. Umuyorum o noktaya varmamız çok fazla zamanımızı almaz." dedi.
"TÜRKİYE'DEKİ BİLİMSEL GELİŞMELER ARTTI"
Türkiye'deki bilim insanlarının son yıllarda önemli projelere imza attığını dile getiren Yıldız, şunları söyledi:
"Türkiye'deki bilimsel gelişmeler özellikle son yıllarda önemli ölçüde artış gösterdi. Dünyanın önde gelen üniversiteleri ve araştırma enstitüleri ile birebir yarışabilecek kalitede projeler ve bilimsel çalışmalar yayınlanıyor. Birçok Türk bilim insanın ismi uluslararası camiada duyuluyor. Eğitim kalitesi ve bilimsel yeterlilik konusunda hiçbir eksiğimiz olmadığını düşünüyorum. Ancak bilime destek konusunda daha çok yol katetmemiz gerektiği kanısındayım. Maddi yatırımların artması ve bilimsel çalışmaların sadece üniversitelerde değil kurulacak araştırma enstitülerinde de yürütülmesi gerekiyor. Bu konularda dünyadaki gelişmiş ülkelere kıyasla bir miktar eksiğimiz bulunuyor ne yazık ki. Umuyorum ilerleyen yıllarda devlet ve özel girişimcilerinin desteğinin artması ile daha fazla araştırma fonu oluşturulur ve maddi destek sağlanır."
Yıldız, kanser vakalarının teşhisi ve tedavisinde de mesafe alındığını dile getirerek, "Örneğin, bundan 10 yıl önce bazı kanser türleri ölümcül olarak görülüyordu ve tedavisi oldukça zordu ancak günümüzde bu kanser türlerinin tedavisi erken teşhis ile mümkün olabiliyor." dedi.
Kanserle ilgili sorunların henüz giderilememiş olmasının en önemli sebeplerinden birinin vakalardaki "çeşitlilik" olduğunu belirten Yıldız, "O sebepten kanser türlerinin sınıflandırılması yerine, kişiselleştirilerek incelenmesi gerekiyor. Hatta son yıllarda 'kişiselleştirilmiş tıp' adı altında bu tür bir yaklaşım geliştirilmeye başlandı bile." ifadelerini kullandı.