Otizmin erken yaşlarda aileler tarafından fark edilmesinin, doğru eğitim ve ilaç kullanımı ile tedavide olumlu sonuç yaratacağı belirtilen açıklamada, otizmin, sosyal etkileşim, karşısındakini anlama ve kendini ifade etme gibi ihtiyaçları karşılamak için gerekli sözel ve sözel olmayan becerilerin gelişiminde gecikme ya da sapmaların yaşandığı nörogelişimsel bir bozukluk olduğu bildirildi.
Açıklamaya göre, otizmin tek bir belirtisi olmadığı için hastalığın tanısı otizm spektrum bozuklukları olarak ifade ediliyor.
Otizm belirtilerinin sayısı ve şiddeti bireyler arasında farklılık gösterebildiği gibi, bu belirtiler zaman içinde değişebiliyor. Zihinsel kapasite, uyum becerileri, ek tıbbi-psikiyatrik sorunların varlığı gibi nedenler otizmin görünümünü çeşitlendiriyor. Otizmin türleri arasında otizmi, asperger sendromu ve atipik otizm bulunuyor.
Açıklamada, otizm tanısının, ilgi alanının kısıtlı olması ve tekrarlayıcı hareketlerle kendini gösterdiği, belirtilerin tipik olarak yaşamın ilk üç yılında ortaya çıktığı kaydedildi.
"HASTALIĞIN EN BELİRGİN BELİRTİSİ İLETİŞİM VE TOPLUMSAL GELİŞİM ALANLARINDA BOZUKLUĞUN OLMASI"
Otizmin belirtilerinin, iletişim ve toplumsal gelişim alanlarında bozukluk, yineleyici, sınırlayıcı ilgi ve davranışlar ve bu alanlardaki bozuklukların 30'uncu aydan önce görülmesi olarak ortaya çıktığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hastalığa tanı konması bazı durumlarda gecikse de pek çok otizm belirtisi erken yaşlarda görülüyor. Belirtiler sıklıkla 30. aydan önce, bebeğin sessiz-sakin olması, seyrek ağlaması, sosyal iletişim becerilerinin az olması, uzun süreli göz teması kuramaması, konuşmanın gecikmesi şeklinde görülüyor. İlk yıllarda belirtilerin anne-baba tarafından anlaşılması zor olsa da erken tanı ve tedavi hastalığın gidişatını olumlu yönde etkiliyor. Erken belirtilerin neler olabileceği konusunda ailelerin bilgilendirilmesi ise bu noktada önem kazanıyor."
"AİLELER GENELLİKLE 2 YAŞLARINDA TIBBİ YARDIM ALMA GİRİŞİMİNDE BULUNUYOR"
Çocuğun gelişim basamaklarındaki gecikmeyi ailelerin 18'inci aydan sonra fark ettiklerini ve genellikle 2 yaşlarında tıbbi yardım alma girişiminde bulunduklarını belirtiliyor.
Başvuruların ancak yüzde 10'unda ilk başvuruda tanı konulmuş olsa da otizmin erken tanınması, bakımın başlaması ve okul öncesi yıllardaki erken girişim, otizmli birçok çocuğun belirtilerinin iyileşmesiyle sonuçlanıyor. Otizmin erken yaşta fark edilmesi, özel eğitimin daha erken başlamasına, aile desteğinin ve eğitiminin sağlanmasına, ailelerin stresle baş etme yöntemleri geliştirmesine, uygun tıbbi bakım ve tedavinin erken verilmesine olanak sağlayarak hastalığın gidişatını olumlu etkiliyor.
DANS VE MÜZİK OTİZMLİ ÇOCUKLARI SOSYAL HAYATIN İÇİNDE TUTUYOR
Açıklamaya göre, eğer bebek 6 aylık olduğu halde annesini tanımıyor, gülümsemiyorsa, 1 yaşını geçtiği halde işaret ile göstermiyor, ce-e, fışfış kayıkçı gibi oyunları oynamıyor, anlamlı 1-2 kelime söylemiyor, adı ile seslenildiğinde bakmıyor, göz teması kurmuyor, çevresinde olup bitenle ilgisiz görünüyor, bir ilişki ihtiyacı göstermiyorsa bu durum gelişim basamaklarında bir sorun olduğuna işaret ediyor.
Özel eğitim programları, dil-iletişim terapileri, dans ve müzik otizmli çocukları sosyal hayatın içinde tutarak hastalığın iyi yönde seyretmesine destek oluyor. Otizmle birlikte görülen dikkat ve davranış sorunlarının eğitime katılımı bozduğu durumlarda ise ilaç tedavilerinin olumlu etkilerini ortaya koyan çok sayıda bilimsel çalışma bulunuyor. Otizmli çocukların sağlıklı yaşıtlarıyla aynı okulda kaynaştırma eğitimi de büyük önem taşıyor. Bu süreçte okul, anne-baba ve çocuk psikiyatristinin iş birliği içinde olması hastalığın gidişatını olumlu yönde etkiliyor.