Eskilerin esaretinden kurtulmak, kötü hatıralardan kalan kalp kırıklıklarını bir kenara bırakmak gerekir. Bunu başarabildiğinde ise insan, önceki ilişkilerinde yaşadığı sorunların faturasını yeni ilişkisine kesme hatasına düşmez ve eskinin gölgesinde bir yaşam sürmez. Terk edilme korkusunu sürekli içinde, yersiz endişelerle büyütüp beslemez. Ancak geçmişi bir gölge gibi arkasında taşıyan insan, her zaman kaybetme korkusuyla koyun koyuna uyur. Ve bu korku, her daim karşısına çıkar. Uzmanlar, ilişkilerdeki terk edilme korkusunun temellerini ve yarattığı olumsuz etkileri anlatıyor...
SÜREKLİ ŞÜPHE, ENDİŞE VE HUZURSUZLUĞU TETİKLER
Siz de bu davranışları sergiliyorsanız terk edilme korkusu yaşıyor olabilirsiniz:
Terk edilme korkusu yaşayan kişi sürekli endişeli ve huzursuzdur.
Küçük problemler bile büyük kavgaların sebebi olabilir.
İlişkisini hayatının merkezine koyan kişi, tüm enerjisini partnerine verir. Bu, zamanla bunaltıcı bir etki yaratabilir.
İlişki her ne kadar iyi gitse de kişi, bir türlü partnerinin sevgisinden emin olamaz. Şüphe her zaman onunladır.
ELİF KUTLU KURTOĞLU/UZMAN KLİNİK PSİKOLOG
KORKUSUNU YOĞUN YAŞAYANLAR GENELDE KORKTUKLARINI BAŞLARINA GETİRİRLER?
Sevdiğiniz, değer verdiğiniz kişilerle ilişkilerinize özenmek, bu ilişkinin bozulmaması için önlemler almak ve bozulmasından korkmak elbette ki normal yaşamınızı olumsuz yönde etkilemiyorsa, hayat kalitenizi düşürmüyorsa normaldir.
Ancak kişinin, değer verdiği insan veya insanlar tarafından terk edileceği, onları kaybedeceği yönünde yaşadığı yoğun korkular; hem kendini, hem de ilişkide bulunduğu kişileri huzursuz eder. Çünkü kişi bu konuyla ilgili kendini tehdit altında hissettiğinde hayattan tat alması neredeyse imkansızdır.
Erken dönem çocukluk yıllarının bu korkunun gelişmesinde büyük önemi olduğu düşünülür. Çocuğun, temel bakım vericileri tarafından terkedilmiş veya ihmal edilmiş olması karşımıza çıkan en önemli sebeplerdir.
YOĞUN İLGİ DE BIKTIRABİLİR
Yetişkin döneminde ilişkilerinde hep bir huzursuzluk hisseden, aklından karşısındakini kaybetme ihtimalini yoğun bir şekilde geçiren kişi; genelde bunu, onu bırakıp gidip gitmeyeceğini görmek için sürekli test eder. Bunu iki şekilde yapabilir. Bir türlü gerçek bir bağlanma yaşamayarak, ilişkiyi kaçak-uzak bir formda tutmaya çalışarak ya da tam tersi yoğun ilgi ve alaka gösterip adeta onu yaşam merkezine oturtup gitmemesi için yoğun çaba göstererek yapar.
Kişinin terkedilmeye, kaybetmeye ilişkin korkusuyla ilgili 'farkındalığı' bu sorunun üstesinden gelmek için ilk basamağı oluşturur. Örneğin yeni başlayan bir ilişkide henüz gerçekçi nedenler yokken hayatını olumsuz yönde etkileyen bir kaybetme korkusu fark edilirse, kişi bir klinik psikolog desteğiyle bunun kökenlerine inebilir.
AZ ARAMASI DÜŞÜNCEYİ ARTIRIYOR
Farkındalığın ardından, geçmişteki olası izler ve onlara bağlı ortaya çıkmış olan inanç kalıplarına bakılır. 'Ne kadar iyi başlamış olursa olsun; partneri onun eksikleri, hataları olan biri olduğunu görecek ve terk edecek' gibi hatalı bir inanış, iyi gitmekte olan bir ilişkide bile pusuda bekleyebilir. Ne zaman ilişkide rutinin dışında bir şey olsa (örneğin; o gün daha az araması, bir müddet görüşememe, canı sıkkın bir ses tonu); 'İşte şimdi beni terk edecek' şeklinde düşünce alevlenip sonuçları, tarafları hiç istenmeyen noktalara götürebilir. Terk edilme korkusunu yoğun yaşayan ve bununla baş etmekte güçlük çekenler, genelde korktuklarını başlarına getirirler. Ya bağlanmadan, ihmal ve umursamazlıkla kaybederler ya da aşırı üstüne gidip yıldırarak ve bıktırarak bunu yaparlar.
Tedavide; farkındalığı geliştirmek, ardından köklerine inmek ve bu korkuya neden olan olumsuz düşünceleri, alternatif gerçekçi düşüncelerle değiştirerek kişinin kontrolü eline alması sağlanır.
DR. MEHMET YAVUZ/NÖROLOJİ UZMANI
HER ZAMAN DEPRESİF, KAYGILI VE KUŞKULUDURLAR
Eğer kişi sürekli 'Ya beni terk ederse' sorusunu kendisine soruyorsa, o ilişkide aşktan çok korku var demektir. Üstelik bu korku sadece düşünen kişiyi değil, partnerini de olumsuz etkiler ve zarar verir. Çünkü terk edilme korkusu yaşayan kişi her zaman depresif, kaygılı ve kuşkulu davranacağından bu, ilişkinin temelini de zayıflatır. Tutunacak sağlam bir temel bulamayan ilişki ise zamanla yıkılır.
Kişinin terk edilme korkusu yüzünden aşırı kontrolcü ve sahiplenici olması, karşı tarafın bağlanmasına değil soğumasına neden olur. Çünkü ilişkilerde iki tarafın da yetişkin olmasına karşın, bir tarafın bir anne edasıyla davranması, şüpheci yaklaşımı, sürekli sorular sorması, telefon açması, görüntülü konuşmak istemesi ve bir türlü güvenememesi; ilişkilere vurulan öldürücü darbelerdir.
Yaşadığı ilişki süresince terkedilme korkusunu yaşayan kişi, bazı konularda yetersiz kaldığını düşünür. Kendini yetersiz gördüğü için insanların ve partnerinin ondan sıkılacağını, bıkacağını, beğenmeyeceğini ve sonunda da terk edileceğine inanır. Kişinin bu inanca sahip olmasının altında ise daha önce yaşadığı ilişkilerin de etkisi vardır. Bu kişiler evlenip yuva kursalar bile eşlerinin bir gün kendilerini terk edeceği fikrini bir türlü akıllarından çıkaramazlar. Bu durum, ağır depresyona kadar sürükler.
Öncelikle tüm eskileri bir kenara bırakmak gerekir. Ona bu duygunun kaynağını sağlayan tüm kanalları kapatmalıdır. Aksi takdirde insanlarla ve karşı cinsle sağlıklı bir ilişki kurması çok zordur.