Disleksi tanımı ilk kez Dünya Nöroloji Federasyonu tarafından 1881 yılında yapılmıştır, genel manada okuma bozukluğu olarak nitelendirilir.
Disleksi çocuklar, benzer sesteş harfleri karıştırma, D ile B gibi, M ile N gibi harf atlama veya ekleme, alfabeyi öğrenmede güçlük çekme, organize olamama, verilen talimatları takip etmede zorlanma, yön ve zaman kavramlarını karıştırma gibi öğrenme güçlüğü gösterebilirler. Disleksi okuma, yazma, öğrenme, ifade etme, anlatma becerileriyle birlikte özellikle matematik becerilerinin kazanılıp ifade edilmesinde ortaya çıkan öğrenme bozukluğudur. Çocuklarda çok yaygın olarak görülür ancak zeka geriliğiyle karıştırılmaması gereken bir durumdur. Çünkü zeka olarak yaşıtlarından ileri durumda bulunan çocuklarda da disleksi görülme tehlikesi vardır.
Disleksi iki durumda değerlendirilir. Okul öncesi çağda çocuklarda ortaya çıkar aynı zamanda okul çağındaki çocuklarda da görülür. Okul öncesi çağdaki çocuklarda renk, şekil, sayıları öğrenme konusunda bir takım güçlükler görülebiliyor. Okul çağındaki çocuklarda ise yazarken eksik yazma, hatalı yazma, ifade etme anlamında da güçlüklerin görüldüğü söylenebilir.
Sadece belirtilerden yola çıkarak çocuğa disleksi tanısı koymak elbette doğru bir yaklaşım değildir ancak eğitimciler ve aileler bahsettiğimiz sorunları gözlemledikleri takdirde mutlaka durumu ciddiye almalı ve bir uzmana başvurmalıdır.
Doğum sırasında yaşanan problemler, doğum sonrası yaşanan problemler disleksinin oluşumuna zemin hazırlayan unsurlar olarak ikiye ayrılır.
Disleksi tedavisi nasıl olur?
Disleksinin tedavisi mümkündür. Yoğun bir özel eğitim ve uzman takibinde bu problemin üstesinden gelinebilir. Bu alanda çalışan özel eğitim elemanları mevcuttur onların eğitim vermesi sonucu disleksi yaşayan çocuklarda; eksik olan beceriler geri kazandırılır. Disleksi sorunu olan çocuklar özel bir eğitimden geçirilmelidir.
Erken tanı ve tedavi sorunun çözülmesinde çok büyük role sahiptir.
Disleksi olan birine nasıl davranmak gerekir?
Öncelikle çocuğun bundan haberdar olması gerekmektedir. Burada aileye büyük iş düşmektedir, çocuğun anlayabileceği dilde ortada bir takım problemlerin olduğu fakat hep birlikte bu sıkıntıların üstesinden gelinebileceği ifade edilmelidir. Bu iletişimin sonunda da ailenin desteğiyle çocuk bu sorunu içselleştirmemiş olur. Bununla beraber ailenin çocukla ciddi olarak güzel zaman geçirmesi gerekiyor, oyun bu dönemde çok çok önemli ve bununla birlikte geçirilen kaliteli zaman söz konusu olduğunda da hastalığın üstesinden gelinebiliyor. Disleksinin de birçok sorun gibi özel ilgiyle çözülebileceğini söylemek doğru olacaktır.