Hiperbarik oksijen tedavisi (HBO), basınçlandırılabilinen çelik bir kabin içerisinde, hastaya deniz seviyesindeki atmosferik basınçtan iki-üç kat daha fazla bir basınca maruz bırakarak yüzde 100 oksijen solutulması esasına dayanıyor. Bu sayede hedef dokularda azalmış olan oksijen miktarı, kullanılan kabin basıncına bağlı olarak 20 kata kadar yükseltilebilirken, çeşitli hastalıklarda ve tedavilerinde iyileşme sürecini de büyük ölçüde kısaltıyor.
Hisar Hospital Intercontinental Hiperbarik Oksijen Tedavisi Bölümü Uzmanı Fulya Erişkon ve Hisar Hospital Intercontinental Hastanesi hekimleri, hiperbarik kullanımı hakkında bilgi verdi…
TEDAVİ İKİ SAAT SÜRÜYOR
Tedavi oturarak veya sedye yardımı ile uygulanıyor
Konforlu bir ortamda herhangi bir ağrı ya da acı hissetmeden iyileşme olanağı sunan hiperbarik oksijen tedavi merkezinde, hastalarımız oturarak ya da yatarak (sedyeyle), basınç odasına alınırlar. Yavaş yavaş odanın içindeki basınç, içeriye hava verilerek artırılır.
Planlanan basınca gelindiğinde (genellikle normal basıncın ikiüç katı kadar) hasta özel maskesini takarak yüzde 100 oksijen solumaya başlar. Sağlık görevlilerinin talimatları doğrultusunda genellikle iki saat tedaviye devam edilir. Süre sonunda basınç azaltılarak tedavi sonlandırılır.
Tedavinin basıncı ve süresi her hastalığa ve hastalığın karakterine göre değişebilmektedir.
Hastalar müzik dinleyerek tedavi görüyor
Kullanılmakta olan basınç
odası 12 kişilik kabin olup
tam otomatik kontrol sistemine
sahip. Kabin içerisinde
basınç odasında kullanıma
uygun ekranlar mevcut; hastalar
tedavi esnasında film izleyip
müzik dinleyerek zamanı
rahat geçirebiliyor.
ANINDA MÜDAHELE İMKANI
Hasta hem takip edilip, hem de tedavisini görebiliyor Hastane içerisinde hiperbarik oksijen
tedavisi olmasının, hasta açısından
avantajları oldukça fazladır. Her şeyden
önce acil bir durumda anestezi ve yoğun
bakım ekibi tarafından anında müdahale
imkanı sağlanabilmektedir. Yine HBO
tedavisine devam etmekte olan hastalara,
hastane içerisinde hastalıklarıyla
ilgili multidisipliner yaklaşım imkanı
sağlanmaktadır. Örnek olarak, yara sebebiyle
tedaviye gelen bir hastayı hem kalp
damar cerrahi uzmanının, hem plastik ve
rekonstrüktif cerrahi uzmanının ve aynı
zamanda dahiliye uzmanının takip etmesi
gerekebilir. Dolayısıyla hasta ayağındaki
yarayla uzun uzun dolaşmak yerine
bir yerde multidisipliner olarak tedavi
olabilmektedir.
Tedavi süresi hastalığın durumuna göre belirleniyor
Hiperbarik oksijen tedavisi hastalığa
ve hastalığın karakterine göre hiperbarik
tıp uzmanı tarafından planlanır. Seanslar
şeklinde uygulanan tedavinin bir seansı
60-140 dakika arasında değişir. Hastalar
çoğunlukla günde bir kez seansa alınırlar
ancak bazı acil hastalıklarda
6 saat ara ile günde iki kez uygulanması
gerekebilir.
Yan etkileri tehlikeli sonuçlara neden olmaz
En sık görülen yan etki,
basınç değişikliğinin kulak boşluğunda
yaptığı etkidir. Bu
durum tehlikeli olmayıp basınç
eşitleme yöntemlerinin öğrenilmesiyle
önlenebilir. Diğer yan etkiler
nadir görülmekte olup akciğer barotravması,
oksijen, klostrofobi (kapalı
yerde kalma korkusu) ve geçici miyopi
olarak sıralanabilir
Her yaştan kişiye hiperbarik oksijen tedavisi uygulanabiliyor
Hiperbarik oksijen tedavisi; ülkemizde
en çok iyileşmeyen veya zor
iyileşen yaraların tedavisinde kullanılmaktadır.
Bunların haricinde karbonmonoksit zehirlenmesi, doku oksijeni artırılarak tedavi edilen ani işitme kaybı, ani görme kaybı gibi hastalıklarda da sıklıkla kullanılır.
Hiperbarik oksijen tedavisi her yaşta uygulanabilir.
DİYABETİK AYAK YARALARINDA EN ETKİLİ TEDAVİ YÖNTEMİ!
Prof. Dr. Cihan Top/İç Hastalıkları Uzmanı "Diyabete bağlı olarak gelişen kronik komplikasyonlar, diyabetik ayak yaraları denilen klinik durumun ortaya çıkmasına yol açar. Özellikle tendon, bağlar ve eklemi tutan derin yaralar, kemiğe kadar ilerlemiş enfeksiyon, lokal ya da yaygın kangren gibi ilerlemiş olgularda, hiperbarik oksijen tedavisi, önemli bir tedavi yaklaşımı olarak kabul görür. HBO; yüksek basınçlı ortamda oksijen verilmesi işlemidir. Böylece kanın oksijen taşıma kabiliyeti önemli derecede artırılmış olur. Bu tedavi yöntemi, yara iyileşmesinin hızlanmasında önemli bir etki sağlar. Hasarlı dokunun beslenmesi ve oksijenijasyonu bu şekilde artırılarak, önemli bir klinik fayda sağlanabilir. Ayrıca yara yerindeki lökosit aktivitesini artırarak bağışıklık sistemine katkı sağlar."
ANİ İŞİTME KAYIPLARINDA YÜZDE 80 BAŞARI SAĞLANIR
Op. Dr. Tayfun Apuhan/KBB Uzmanı "Hiperbarik oksijen tedavisi ile sağlanmak istenilen; iç kulakta oksijen basıncını ve kan dolaşımını artırmaktır. Bozulan iç kulak metabolizmasının düzelmesine yardımcı olur ve iç kulakta iskemiye bağlı bozulan işitmeyi iyileştirdiği düşünülmektedir. Çok ileri derecede işitme kaybı olan hastalarda daha etkili olduğu görülmektedir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar yüz güldürücüdür. Özellikle ilk 48-72 saat içerisinde başlanması, tedavinin olumlu sonuçlanması açısından çok önemlidir. Uygulama tek kişilik ya da çok kişilik basınç odalarında yapılır. Nadiren basınca bağlı olarak kulaklarda 'barotravma' denilen bir yan etkiye sebep olabilir. Genellikle ani işitme kaybı tedavisi sonrasında hastaların yüzde 80'inde tam ya da kısmi iyileşme olabilir. "
TEDAVİYE İLK 5 GÜNDE BAŞLANMALI
Op. Dr. Faruk Eroğlu/Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı "
Ani görme kayıpları göz
hastalıklarının en acil olanıdır.
Bu duruma yol açan en önemli
hastalık, retinal arter tıkanıklığıdır.
Retinal arter tıkanıklığı nadir
görülen bir hastalık olmasına
rağmen sonunda kalıcı görme
kaybına yol açtığı için tedavinin
en erken zamanda başlaması
oldukça önemlidir. Ani görme
kaybında tedavinin dakikalar
içerinde başlaması gerekir. Ancak
ani görme kaybında en hızlı
yapılması gereken uygulama,
hiperbarik oksijen tedavisidir.
Hiperbarik oksijen tedavisi
uygulanması sırasında kanın 02
içeriği ve ayrıca basınç yüksekliği
ile orantılı olarak oksijenin
difüzyonu artacağı için retinanın canlılığını
ve fonksiyonlarını korumak
mümkün olabilir.
Hiperbarik oksijen tedavisi ile retina
hasarının azaltılması sağlanabilir.
Hiperbarik oksijen tedavisine en kısa
sürede başlanması başarıyı artırabilmektedir.
İlk 24 saat içerisinde başlanması
halinde tedavinin etkinliği daha
başarılıdır. Buna karşın ilk beş gün
içinde tedaviye başlanan hastalarda
başarılı sonuç elde edilebilmektedir."