Teknoloji artık hayatımızın her alanında kullanılıyor. Sanal gerçeklik gözlükleri artık sağlığımız için kullanılan birer araç halini alıyor. NP İstanbul Beyin Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, sanal gerçeklik tedavisine ilişkin sorularımızı yanıtladı...
KAYGI KAYNAĞI İLE KARŞILAŞILMALI
Sanal gerçeklik, nasıl bir tedavi yöntemidir?
Kaygı ve korkunun tedavi edilebilmesi için sadece konuşmanın ya da hayalde duyarsızlaştırma çalışmalarının yetmediği durumlarda sanal gerçeklik uygulanır.
Kaygı, korku ve özellikle fobilerde, bilişsel davranışçı terapiler etkilidir. Psikoterapide sadece kişiyle konuşarak tedavi etmek değil, günümüzde teknolojinin imkanlarından da yararlanılmaktadır.
Kaygı bozuklukları ve fobilerin terapisinde, kişide buna yol açan düşünce ve imajların ortaya çıkarır ve bunlarla ilgili aşamalı olarak duyarsızlaştırma çalışmaları yapılır. Kaygı ve korkunun tam olarak geçmesi için de kişinin kaygı ve korku veren durumla karşılaşması gerekir. Şimdiye dek bunlarla ilgili hayalde duyarsızlaştırma çalışmaları yapılıyordu.
ÜÇ BOYUTLU OLARAK YAŞIYOR
Korku ve kaygı gibi duygular ile sanal gerçeklik tedavisinde nasıl yüzleşiliyor?
Korkunun ve kaygının asıl geçmesi, o uyarana ve o duruma maruz kalınması ile olur.
Yani kişi gerçek hayatta onu yaşadığında...
Mesela köpek korkusu üzerinde kişinin hatalı düşüncelerini fark etmesi, ona eşlik eden duygularını tanıması ve nasıl değiştirebileceğine dair çok çeşitli yöntem ve teknik var. Tedavide sanal gerçeklik, seans odasında yapılıyor ama gerçek hayatta seans odasında deneyimlenen rahatlık yaşanamıyor. Sanal gerçeklik, kişiye o durumu yaşamasını sağlıyor. Kişi üç boyutlu olarak bunu bire bir yaşıyor.
TERAPİST EŞLİĞİNDE İLERLİYOR
Sanal gerçeklikte kişi, gerçek hayatta korkularıyla nasıl başa çıkacağını öğreniyor mu?
Sanal gerçeklik yöntemi, kontrol edebildiğimiz bir durum imkanı sağlıyor.
Çünkü kişi, terapistin yanında kaygısını kontrol etmeyi başarıyor ama gerçek hayatta gerçek uyaranla karşılaştığı zaman ne yaşayacağını bilmediği için kaçma-kaçınma davranışları devam ediyor.
Genelde kişiler, kendilerini rahatsız eden durumlardan kaçar. Ancak güvenli durumda ilerler. Bu yöntem sayesinde terapist eşliğinde ve onun rehberliğinde daha güvenli bir şekilde korkutan duruma yaklaşmasını sağlamış oluyoruz.
Kaygı veren uyaranlar nasıl terapi odasına taşınır?
Terapi sırasında terapistin her an hastanın yanında bulunması, kaygı duyulan konuları danışan ile birlikte yaşaması mümkün değildir. Sanal gerçeklik uygulaması ile dış dünyadaki kaygı veren uyaranları terapi odasına taşımış ve orijinaline en uygun şekilde maruz kalmayı sağlamış oluyoruz. Dolayısıyla sanal gerçeklik uygulamasının psikoterapiyi destekleyici, iyileşmeden önceki son noktaya kişiyi daha da hazır hale getiren bir yöntemdir. Çünkü kişi, kaygısını o sanal gerçeklik ortamında deneyimleyebildiği zaman bir adım daha atmıştır. Kaygı veren duruma maruz kaldığında kişide kaygı artar ve o durumdan kaçınır, kaçındıkça da kaygının sürmesini sağlar. Kişinin bir süre orada kalması gerekiyor. İşte sanal gerçeklik de bunu sağlamış oluyor.
Sanal gerçeklik, Biofeedback ile beraber nasıl uygulanıyor?
Sanal gerçeklik uygulaması, Biofeedback ile beraber uygulanıyor.
Bazen kişiler 'Korkuyorum' der ama kaygı seviyesi çok yüksek seviyede değildir ama ona çok yüksek geliyordur.
Ya da tam tersi şekilde, 'Korkmuyorum' der ama aslında kaygı seviyesi yükselmiş ve fizyolojik uyarılma içindedir. Biofeedback bunun somut ölçeklerini de veriyor. Böylece kişi sanal gerçeklik gözlüğü ile birtakım sanal gerçeklik deneyimlemesi yaparken terapist de ekranda onun ne gördüğünü ve gördüğüne nasıl bir fizyolojik tepki verdiğini izlemiş oluyor. Böylece onun maksimum anksiyetede kalacağı şekilde yönlendirmeler yaparak olaya maruz kalması sağlanıyor.
Kişi maruz kaldıkça bir süre sonra sönme dediğimiz olay gerçekleşiyor ve duyguda azalma başlıyor.
ANKSİYETESİ TAKİP EDİLİYOR
Sanal gerçeklik nasıl uygulanıyor?
Kişiye bir gözlük takılıyor. Kişi üç boyutlu bir şekilde, gerçek ortamda gibi kendini deneyimleyebiliyor. Terapist de bilgisayar ekranından o anda kişinin ne gördüğünü iki boyutlu olarak gözlüyor.
Biofeedback'ten gelen sinyalleri izleyerek anksiyetesindeki artma ve azalmaları takip edebiliyor.
KORKU ÖĞRENİLMİŞ BİR ŞEYDİR, ÖĞRENİLDİĞİ GİBİ UNUTULUR DA
Terapinin sonunda insanlara korkularını unutturuyorsunuz, öyle mi?
Öğrenilmiş gerçeği söndürüyoruz; korku öğrenilmiştir. Belli bir durumda beden o reaksiyonu vermeyi öğreniyor. İyi tarafı da şu: O reaksiyonu vermemeyi de öğretebiliriz. Yaptığımız budur duyarsızlaştırma çalışmalarında, maruz bırakma çalışmalarında... Beden refleks olarak yükseklikte alarm durumuna geçiyor, ekranda deri direnciniz yükseliyor. Eğer o durumu yaşarsanız bir süre sonra deri direnciniz azalmaya başlıyor. Bunu kişiye tekrar, tekrar, tekrar, tekrar yaşartırsak artık organizma o durumlara, o reaksiyonu vermemeyi öğreniyor yani bunun bilinçle ilgisi yok. Şimdi birtakım terapiler ile üzerine oturulup konuşuluyor ama esas bu terapide kişinin anksiyetesini de yükseltiyorsunuz.
EN ÇOK UÇAK VE YÜKSEKLİK KORKUSU İÇİN GELİYORLAR
Şimdiye kadar kaç kişiye sanal gerçeklik terapisi uygulandı?
Hastalar en çok hangi şikayetlerle geldi ve en çok neyi çözdünüz şimdiye kadar? 10 kişinin üzerinde diyebilirim. Şu ana kadar en çok yükseklik , uçuş ve hayvan korkusu için gelenler oldu. Trafik korkusu için de gelenler var. Yeni bir yöntem olduğu için insanlar duydukça, bildikçe gelecektir. Bir de kültürel olarak şöyle bir şey var; 'Ben korkuyorum' denmiyor pek. Çünkü korku, üzüntü; bunlar insanı olumsuz niteliyor. Halbuki dediğim gibi korku, sağlıklı bir duygudur. Ne yaparız biz küçük çocukta; korktuğunda 'Korkma' deriz. Korkmamak gerekiyor, korku eşittir güçsüzlük gibi düşünceleri varsa hele cinsiyete göre korkmak zayıflıktır gibi; o zaman kişi o duygudan uzaklaşabiliyor. Direkt 'Ben korkuyorum' diye gelmiyor da belki 'Kaygılanıyorum, endişeleniyorum' diye de gelebiliyorlar.
8-10 SEANSTA KORKULAR BİTİYOR
Toplamda kaç seans sürüyor?
Kaygı bozuklukları ve fobiler kişiden kişiye değişiklik gösterir ama aslında tedavisi en kolay sorunlardır. Eğer hiyerarşik sıralamalar iyi ve düzenli yapılırsa, ortalama sekiz ila 10 seans diyebiliriz. Ama tabii eşlik eden başka sıkıntılar olabilmektedir, o yüzden terapinin başında süreyi kesin söylemek çok kolay değildir. Kişi iğne korkusu olduğunu söyler ve iğne korkusu üzerine çalışmaya başlarız ama ardındaki korku başka bir şey çıkabilmektedir. Bir danışanımız 'Uçak korkum var' diyordu ama sanal gerçeklik çalışmaları sırasında baktığımızda uçağa biniyor ve kaygısının olmadığını görüyorduk. Asıl korkunun yükseklikle alakalı olduğunu gördük.