Meşe palamudu, besin olarak antik çağdan beri kullanılmaktadır.
Yetiştiği bölgenin insanları onu kabuklarıyla beraber kestane gibi ateşte pişirip tüketirlerdi. Zengin protein kaynağıdır.
Ormanlarda yabani hayvanların en önemli gıdasıdır. Birçok türünün yanısıra ana türleri kırmızı ve beyaz meşedir.
Kırmızı meşe ağacının palamutları, tannik asit bakımından zengin olduğu için tadı biraz buruk ve hafif acımtıraktır. Beyaz meşe palamudu ise gallik asit bakımından zengin olup tannik asit miktarı oldukça düşüktür, bu sebeple tadı tatlıdır.
SUYA BATIYORSA...
Palamut, daha ağacının üzerinde iken kolayca kurtlanır.
Bu nedenle dalından ve toprağa düşmüş palamutların çoğunun içi kurtlanmıştır.
Üzerinde delik olanlar kurtlanmış demektir.
Tüketim için uygun değildir. Ancak palamudu elinize aldığınızda üzerinde hiçbir delik izi olmasa da içi kurtlu olabilir. Topladığınız yüzlerce palamudun içerisinde kurtlanmamış olanları nasıl ayırt edebilirsiniz?
Bunun için içi su dolu kovaya topladığınız palamutları atarsanız, önemli sayıda palamudun su yüzeyinde toplandığını görürsünüz.
Batmayan, yani su yüzeyinde kalanlar bozulmuş veya kurtlanmış demektir. Suyun dibine batanlar ise sağlıklı palamutlar olup besin olarak tüketilmeye uygun olanlardır.
Palamud meşesinin bir başka özelliği gluten içermemesidir. Bu nedenle çölyak hastaları için uygun bir gıdadır.
Her bölgede her zaman beyaz palamut bulmak mümkün değildir. Protein bakımından oldukça zengin olan palamudun işlemden geçirilmesi gerekir. Palamut, çuvallara doldurulup akarsuyun içerisine yatırılır. En az iki gün akarsuyun içinde kalan palamutlar önemli ölçüde içeriğindeki acı tat veren tannik asiti kaybederler.
Daha sonra birkaç kez suyu değiştirilerek üç-dört saat haşlanır. Daha sonra kabukları soyulur ve içeriği yumuşadığı için doğrudan tüketilebilir. Pişmiş palamutun, içi ezilerek veya öğütülerek, un haline getirilerek ekmeği yapılır. Köfte yaparken de malzemelere toplu iğne başı kadar eklenebilir.
TAVADA KAVRULUP TÜKETİLEBİLİR
Bir başka hazırlama şekli ise tavada doğrudan kavrulup daha sonra kabukları soyularak yumuşamış ve pişmiş olan içeriği doğrudan tüketmektir.
Meşe ağacının yapraklarına bakarak onun beyaz mı, yoksa kırmızı palamut olduğunu anlayabilirsiniz.
Yapraklarında ortadan tepe ucuna doğru ilerleyen damar tek yönde ise bu yaprak beyaz palamuttur.
Eğer, damarlar yaprakların kanatlarına doğru yayılma gösteriyor ise, kırmızı palamuttur; yaprakları beyaz palamuda göre daha serttir ve tannik asit oranı da yüksektir.
TAZEYKEN İÇİN
Unutulmamalıdır ki, sulak yerde yetişen meşe ağaçlarının palamutları daha az tannik asit içerir.
Diyabet hastaları için, kaynamakta olan yarım litre klorsuz suya birkaç meşe palamudu, bıçakla bir kere derin çizilerek atılır. Ağzı kapalı olarak 10 dakika kısık ateşte kaynatılır ve günde bir defa içilir. Her defasında taze hazırlanır. Hiçbir şekilde damak tadına uygun olsun diye, limon dahil, şeker veya benzeri bir katkı maddesi ilave edilmemelidir.
Hekim öneri ve kontrollerini ihmal etmeyiniz.
RAYNAUD FENOMENİ KÜRÜ
Siyah hardal tohumu: Bir ay boyunca her sabah, kahvaltıdan
yarım saat önce, aç karnına, bir çay kaşığı (silme)
hardal tohumu ağıza alınır ve çiğnemeden, birkaç
yudum suyla beraber yutulur. Bu süre içerisinde
her akşam, akşam yemeğinden iki saat sonra karabaş
bitkisi kullanılmalıdır.
Karabaş bitkisinin hazırlanışı: Kaynamakta olan bir su bardağı suya bir tatlı kaşığı karabaş
bitkisi ilave edilir ve karışım ağzı kapalı olarak, kısık
ateşte yedi dakika kaynatılır. Ilınması beklemeden süzülür
ve ılıkken içilir. Raynaud Fenomeni kürü için her bir aylık
uygulamanın ardından bir hafta ara verilir ve ihtiyaca
göre tekrar uygulanabilir.
Uyarı: Böbrek yetmezliği ve tiroit şikayeti olan kişiler,
bu kürü uygulamamalıdır.
Hangi bitki olursa olsun, kullanmadan
önce uzman bir hekime
danışın.
RAYNAUD (REYNO) FENOMENİ
Genellikle 20-30 yaş arasındaki insanlarda görülen Raynaud Fenomeni el veya ayak parmaklarındaki kan dolaşımının geçici olarak bir anda durmasıdır. Stres, soğuk gibi uyaranlar sonucunda oluşan bu durum, parmakların sırasıyla morarması, beyazlaşması ve kırmızılaşması şeklinde gözlemlenir.
Raynaud Fenomeni, vücutta çeşitli hastalıklarla (romatizmal veya damar hastalıkları, sistemik lupus eritomatosus, kan hastalıkları, donuklar, torasik outlet sendromu vb.) beraber ya da tek başına olabilir.
Kadınlarda erkeklerden dokuz kat daha sık görülen bu hastalık, başka bir hastalıkla beraber görüldüğünde daha ciddidir.
Raynaud Fenomeni üç evreden oluşur:
Birinci evre, kan akımının azalması sonucunda parmaklarda görülen solma ve beyazlaşma durumudur.
Parmaklar bir süre sonra renk değiştirirler ve soğumayla birlikte hissizleşme başlar. Kan akımı tekrar arttığında, parmaklar kızarmaya başlar ve ağrı yaşanır. Bu süreç kimi zaman dakikalar içinde, kimi zaman ise saatler içinde sonuçlanır.
Hastalığın ileri aşamalarında veya bir başka hastalıkla görüldüğünde, yaralar ve kangrenler oluşabilir.
Raynaud Fenomeni'yle karşılaşıldığında, sigara ve damar spazmına yol açabilen ilaçlar, hastalığı ağırlaştırabilir. Hastalığa tanı koyabilmek için, bazı kan testleri yapılmalıdır.
Soğukta parmaktaki kan akımı ve kan basıncı ölçülmelidir.
Hastalar kendilerini sıcak tutmalı, sigara içmemeli ve sigara içilen ortamlarda bulunmamalı, hastalığı tetikleyici ilaçları kullanmaktan sakınmalıdırlar.
Kalsiyum kanal bloküleri ve prostaglandin gibi ilaçlar, doktorlar tarafından önerilmektedir. Sadece geçici çözüm olarak, damar spazmına neden olan sempatik sinirlerin kesilmesi de uyg