Gençlerde "burun takıntısının", tüm hayatı olumsuz etkileyebileceğini, başarılı bir burun ameliyatından sonra öz güvenin arttığını dile getiren Ulusoy, "Bazen gençler, sırf bu yüzden okula gitmek istemiyor, fotoğraf çektirmiyor veya arkadaşlarıyla buluştuğu kafede bile burnunun en iyi göründüğü açıya göre oturuyor. Özellikle günümüzdeki sosyal medyada profil fotoğrafı ve selfie (özçekim) gibi durumları da hesaba kattığımızda, burun estetiği ameliyatı olma talebi daha da ön plana çıktı. Burun estetiği ameliyatlarının yüzde 70'ni, 18-25 yaş arası gençler oluşturuyor. Hastalarımızın büyük çoğunluğu da yaşları itibariyle görüntüleriyle en fazla ilgilenen genç kızlardan oluşuyor." diye konuştu.
BURUN ESTETİĞİ ÖZGÜVENİ ARTIRIYOR
Kişilerde ilk bakışta, boy, kilo, burun, dişler gibi özelliklerin dikkati çektiğini kaydeden Ulusoy, "Başarılı bir burun ameliyatından sonra, değişen sadece burun olmuyor. Bireyin öz güveni artıyor, kullanılan beden dilinden, giyim ve makyaj tarzına kadar pek çok şey değişebiliyor. Eğer, gerçekten düzeltilebilir bir şekil bozukluğu varsa ve kişinin psikolojisi buna uygunsa, yani gerçekçi beklentiler içindeyse, bu noktada bir anatomik bozukluğun düzeltilmesi kişiyi çok olumlu etkiliyor." dedi.
Ameliyattan sonra genellikle hastaların çok olumlu yorumlar yaptığını ve daha mutlu olduklarını belirten Ulusoy, şunları kaydetti:
"Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hiçbir hastanın ameliyatında uyguladığımız teknikler, diğeriyle birebir aynı olmuyor. Dolayısıyla bu ameliyatın, adeta bir sanat eseri gibi her birey için farklı yapıldığını söylemek yanlış olmaz. Burun, yüzün tam ortasında, insanın yüzündeki ifadeye çok büyük oranda yön veren, hem estetik, hem de çok önemli görevleri olan bir organdır"
"KİŞİNİN PSİKOLOJİSİNİ ETKİLEYEBİLİR"
"Burunda olan bir şekil bozukluğu, kişiyi mutsuz edebildiği gibi burun estetiği sonrasında da kişinin yeni burnuna alışması psikolojisini etkileyebilir. Bu yüzden burun estetiği ameliyatları, 'psikocerrahi' olarak da adlandırılmakta olup, kişinin psikolojisini en çok etkileyebilen cerrahi operasyonlardan birisidir. Hal böyle olunca, ebeveynlere ve ameliyatı gerçekleştirecek cerrahlara birçok sorumluluklar düşüyor. Başlangıçta ele alınması gereken konulardan birisi de, günümüzde sıklığı daha da artan uzamış ergenlik sendromunun ve genç bireyin psikolojisinin buna uygun olup olmadığıdır. Bu noktada gencin burun estetiği talebinin, aile ve hekim tarafından iyi bir iletişimle yönetilmesinin en önemli nokta olduğuna inanıyorum"
Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, kendisinin tüm hastalarıyla bu aşamada uzunca konuşup, ameliyat istemelerindeki motivasyonlarını ve psikolojilerini mutlaka anlamaya çalıştığını söyledi.
"Eğer bunların makul ve karşılanabilir olduklarına inanırsam, sonraki aşamaya yani ameliyatın planlanması aşamasına geçiyorum" diyen Ulusoy, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mesela, 'dismorfik sendrom' dediğimiz kişinin bedeniyle psikiyatrik hastalık derecesinde çok fazla ilgilenmesi veya benzeri olup biraz daha hafif olan somatizasyon dediğimiz bedeni ilgili takıntıları fazla olan bir gencin ameliyatı başarılı bile olsa psikolojisi olumsuz etkilenebiliyor. Başka bir ifadeyle, 'Ailelerin sırf çocuklarını kırmama adına ameliyat ettirmek istemeleri ya da hekiminde madem bu ameliyatı istiyorsunuz yapalım' mantığıyla olayın yönetmesi yanlış. Burun görüntüsü konusunda mutsuz olan ve kendini toplumdan sınırlayan bir genç bireye, tıbbi ve cerrahi yardım etmek gerekiyor. Ancak altta yatan gerçek psikolojik sebeplere doğru tanı koymadan sırf burun estetiğiyle mutlu edilmeye çalışılması da yanlış. Bu konuda, hekimleri doğru yönlendirmek için ailelere büyük sorumluluklar düşmektedir."