Hatice İnsel, Türkiye'de yaklaşık 25 bin kişide görülen ve halk arasında tavukkarası veya gece körlüğü olarak adlandırılan Retinitis Pigmentosa hastalığı nedeniyle yıllarca ışığa hasret kaldı. Kıbrıs'ta Girne'ye bağlı Hisarköy'de yaşayan ve altı yıl önce görme yetisini kaybeden 47 yaşındaki Hatice İnsel, İstanbul'da Dünyagöz Hastanesi'nde 2015 yılında Argus II–Biyonik Göz ameliyatı oldu. İnsel, beş yıl sonra yeniden görmeye başladı. Üstelik İnsel'e siyah-beyaz göreceği söylenirken, o şimdi renkleri de seçebiliyor. Yani dünyası artık rengarenk! Hatice İnsel'in iki çocuğu vardı. Ameliyat olmayı da zaten Rett sendromuyla dünyaya gelen kızına daha iyi bakabilmek için kabul etmişti... Ancak kızı, annesi ameliyat olduktan bir süre sonra hayata gözlerini yumdu. Hatice İnsel, "Benim meleğim ameliyat olmama sebep oldu, benim ışığım oldu, beni aydınlattı ve gitti. Çok üzgünüm" diyor.
HASTA KIZINA ÇOK ÜZÜLDÜ
Tekrar ışığa kavuşmanın kendisi için bir hayal olduğunu belirten İnsel, şöyle anlatıyor: "12 yaşından beri bu rahatsızlığım vardı. Babam beni doktora götürdü. Araştırdılar. Doktorlar, tavukkarası rahatsızlığım olduğunu söyledi. 'Çaresi yok bu işin' dediler. Gözlük takmak da fayda etmedi. Evlendim. 1995 yılında oğlum dünyaya geldi. Yazıları tam olarak okuyamıyordum ama durumum çok da kötü değildi. 1998 yılında kızım dünyaya geldi. Onun hastalığı bizi çok üzdü. Üzüntü bu rahatsızlığı tetikleyen en büyük faktör. Gözümde gün geçtikçe görme kaybı başladı ve 2010 yılında bir anda gözlerim tamamen gitti. Bugünleri hayal bile edemezdim. Renkleri göreceğimi söylememişlerdi, siyah-beyaz göreceğimi sanıyordum. Şimdi tüm renkleri görebiliyorum. Bu ameliyatı olurken en büyük isteğim elbette hasta olan kızıma daha iyi bakabilmekti. Bu mucizeyi keşke kızım da görebilseydi…"
DIŞARI ÇIKAMIYORDU
Hatice İnsel evde her ne kadar el yordamıyla iş yapmaya alışsa da sokağa çıkamıyordu. İnsel, gözlerinin görmediği dönemde yaşadığı zorlukları şu sözlerle anlattı: "Eşim bana yardımcı olabilmek için 2010 yılında erken emekli oldu. Maddi durumumuz bakıcı tutmaya yeterli değildi, çocuğuma bakmaya da, ev işlerini yapmaya da mecburdum. Görmeden, el yordamıyla ütü yapıyordum. Hasta çocuğumun altını değiştiriyordum. Renkleri görmeden çamaşır yıkarken siyahları ayırabiliyordum, açık renkleri göremiyordum; onları eşim ayırıyordu. Baya zorluk yaşadım. Eşim olmasaydı ben bu günlere gelemezdim."
'ÇARESİ YOK' DEDİLER
İnsel, sözlerine şöyle devam etti: "Tavukkarasının çaresi yok, hiçbir zaman göremeyeceksin, daha da kötü olacaksın' dediler. Işık tamamıyla kaybolacaktı. Dolayısıyla benim de görebileceğimden umudum yoktu. Bu yöntemin Türkiye'de yapılacağını İstanbul'a geldiğimiz zaman öğrendik. Hastanede çok fazla tahlil yaptılar, 'Eğer uyumluysanız sizi ameliyata alacağız' dediler. Heyet toplandı, sonuçlarım değerlendirildi, ameliyata uygun bulundum. Altı saatlik bir ameliyat oldum. Benim için bir kayıp yoktu, ben zaten görmüyordum. Daha kötüsü olamazdı. O yüzden ameliyat olurken hiç tereddüt etmedim." Hatice İnsel ameliyat olalı tam 1.5 yıl oldu. Bu 1.5 yılda gösterdiği gelişim ise dünyaya örnek olacak nitelikte. İnsel artık tek başına dışarıya çıkabiliyor, örgü örebiliyor, dart oynayabiliyor, bahçesindeki limon ve portakalları topluyor ve evdeki sofrasını her gün başka renk örtü ve tabaklarla süsleyerek kuruyor, artık buzdolabından el yordamıyla değil renkleriyle seçiyor sebzeleri… İlk gördüğü renk ise taksi sarısı. İnsel, "Allah herkese nasip etsin. Hayat çok güzel, bir ışık görmek bile önemli" diyerek duygularını paylaştı.
'MİLLİ PİYANGO BİLE ÇIKSAYDI BİZİ BU KADAR MUTLU EDEMEZDİ'
Hatice İnsel'in 23 yaşındaki oğlu Necmi İnsel, annesi ile birlikte yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: "Annemin görme umudu bile evdeki kara bulutları dağıtmaya yetti. Biraz daha iyi görseydi bile bizim için önemliydi. Milli Piyango çıksaydı bizi bu kadar mutlu etmezdi, bu düzeni değiştiremez, evimize güneş gibi doğamazdı. Bu olay bizim hayatımızı tamamen değiştirdi." Hatice Hanım'ın 30 yıllık hayat arkadaşı Erbil İnsel ise duygularını şöyle dile getirdi: "2010 yılında emekli ikramiyem ile tedavi için Hatice'yi Almanya'ya götürdüm. 'Yapacak hiçbir şey yok' dediler. 2015 yılı Şubat ayında 'Seni hastaneye götüreceğim, ne kaybederiz' dedim. İnternetten bu teknolojiyi okumuştum ama Türkiye'de uygulanabileceğini hiç düşünmemiştim. Altı hasta içerisinden seçildi Haticem… Ameliyattan sonra arabaların plakalarını okuyor, örgü örüyor, dart oynuyor. İnanamıyoruz. Tarifi yok bu duygunun... Bize siyah-beyaz göreceği söylenmişti. Şimdi ise dünyası rengarenk ve biz de çok mutluyuz."
Op. Dr. Fevzi Akkan/Dünyagöz Etiler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı
'BİZİM İÇİN BÜYÜK MUTLULUK'
"Dünyada yaklaşık 150 kişiye uygulanan Argus II-Biyonik Göz ameliyatında hastanın gözünün içine ve yanına retinal implantı yerleştiriyoruz. Implant iki parçadan oluşuyor. Biyonik göz, görüş alanındaki nesneleri algılamayı sağlayan elektronik bir gözlük vasıtasıyla çalışıyor. Gözlük üzerinde bir kamera bulunuyor ve implantı aktive etmesi için bir güç cihazına bağlı olarak çalışıyor. Gözlüğün üzerindeki minyatür video kameradan alınan görüntüler, video işleme ünitesinde işlenerek, gözlüğün üzerindeki anten aracılığıyla, göze yerleştirilen retinal implanta kablosuz olarak gönderiliyor. İmplant talimatları alıyor ve uyarımı bir elektrot dizisi üzerinden retinaya iletiyor. Hastalar siyah-beyaz görüyor, gölge ve ışık algıları artıyor. Hatice İnsel'i 2015 yılının Temmuz ayında ameliyat ettik. Ameliyatın üzerinden 1.5 yıl geçti. Hatice Hanım şimdi kendi işini görebiliyor, örgü bile örebiliyor. En önemlisi renkleri ayırabiliyor. Bu bizim için tarif edilemez bir mutluluk."