"Kanser, vücudumuzdaki değişik organlarda bulunan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşan, klinik görünümü, tedavisi ve yaklaşımı birbirinden farklı olan bir hastalıklar grubudur. Ülkemiz de ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer alan kanser hastalığı, dünyada 2015 yılından itibaren ilk sıradaki ölüm nedeni olmuştur. Ülkemizde 2008 sonu itibariyle, kanserin insidansı, erkeklerde yaklaşık yüz binde 280, kadınlarda ise 172 olarak hesaplanmaktadır. Özetle; ülkemizde her yıl 170 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Bu kanserlerin 2/3'ü erkeklerde, 1/3'ü kadınlarda oluşmaktadır. Bu oranlama dünyada da bu şekildedir. Dünyada, kanser türleri açısından erkeklerde ilk üç sırayı, prostat, akciğer ve kolon kanseri alırken; ülkemizde bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklinde olmaktadır. Kadınlarda ise ilk üç kanser türü dünyada meme, kolon ve akciğer kanseriyken; Türkiye'de sıralama meme, tiroid ve kolorektal kanseri şeklindedir."
Yeni ilaçlar umut veriyor...
"Kanser hastalığının medikal tedavisi son zamanlarda geliştirilen yeni ilaçlarla daha umut verici bir duruma gelmiştir:
Monoklonal antikorlar: Daha çok tümör hücresinin yüzeyindeki reseptör denilen kısımlara bağlanırlar. Bu ilaçlar genellikle damar yolundan kullanılırlar ve tümör hücrelerinin yok edilmesini sağlarlar. Bazen de bağlandıkları reseptörlerin ürettiği sinyallerin hücre içerindeki dağılımını değiştirerek tümör hücrelerinin çoğalmasını engellerler. Bu ilaçların bazıları da kanser hücresinin yeni damar yapmasını engelleyerek tümörün beslenmesini bozma şeklinde etki ederler. Bazıları insandan üretilenler, bazıları "kimerik" denilen yarı insan, yarı hayvansal veya sentetik, bazıları da tamamen biyoteknolojik yöntemlerle üretilen sentetik ürünlerdir. Ülkemizde bu ilaçların kullanıldığı hastalıklar; lenfomalar, meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, baş-boyun tümörleri, beyin tümörü, over kanseri, rahim ağzı kanseri bazen de akciğer kanseridir.
Trozin kinaz inhibitörleri: Hücrelerde bulunan ve hücrelerde hayati öneme sahip olan bir enzim grubu tirozin kinaz, hücrelerin çoğalmasını sağlar. Trozin kinaz inhibitörleriyle tümör hücrelerinin büyümesi engellenir. Bu ilaçlar karaciğer enzimlerinin fonksiyonunu arttıran ve azaltan ilaçlarla çok etkileşirler. Bu ilaçları kullanan kanser hastaları bu yan etkilere çok dikkat etmelidirler. Kullanımı kolaydır. Ülkemizde böbrek kanserleri, akciğer kanseri, lenfomalar, küçük hücre dışı akciğer kanserleri, kronik lösemiler, myeloma, meme kanseri, nöroendokrin tümörler, gastrointestinal stromal tümörler gibi hastalıklarda kullanılırlar.
İmmünoterapi ilaçları: Son dönemde popüler olup, cilt kanserinde adeta çığır açmışlardır. Normalde vücudumuz kendine ait olmayan antijenleri bağışıklık yoluyla tanımaktadır. Kanser hücreleri vücudumuzdaki "T lenfositleri" denilen bağışıklık hücreleriyle, kanser hücre yüzeylerinde bulunan "PD-1 /programlanmış hücre ölüm reseptörleri"yle etkileşerek, T hücreleri tarafından kanser hücrelerinin tanınması engellenir. Bu şekilde bağışıklık sisteminden kurtulurlar. Bu etkileşimi kaldıran ilaçlar kanser tedavisinde çok etkili olmuşlardır. Damar yoluyla kullanılan bu ilaçlar; maliyn melanoma, küçük hücre dışı akciğer kanseri, böbrek kanserleri ve lenfomalarda çok etkili tedavilerdir.
Diğer çalışmalar...
Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek, "Bunun dışında son zamanlarda bazı kanser tedavilerinde aşı tedavileri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Fakat şu an için net kullanım alanı tedaviden ziyade önlem amaçlı olarak rahim ağzı kanserinde ve hepatit B önleminde kullanılmaktadır. Prostat kanseri, böbrek kanseri, akciğer kanserinde aşı tedavileri ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca özellikle lösemilerde yeni hücresel tedavilerle ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bağışıklık sistemimiz de rol alan T hücrelerinin tümör hücreleriyle laboratuvar ortamında değişik "sitokin" denilen hücre büyümesini sağlayan faktörlerle işleme tabi tutulup tekrar kişiye geri verilmesiyle ilgili tedavi seçenekleri de araştırılmaktadır."
Eski ve yeni tedavileri karşılaştırırsak;
"Kanser tedavisi, son 10 yılda hızlı bir şekilde umut verici şekilde değişmektedir. Yeni ilaçların yan etkisi eski kemoterapi ilaçlarından farklı olmakla beraber, uzun dönem yan etkileri tam olarak bilinmemektedir. Örneğin; klasik kemoterapi ilaçları, vücudumuzda çok çoğalan sistemleri (kemik iliği, saç, tırnak, gibi) cildi ve bağırsak sistemini etkilerken; monoklonal antikorlar çoğunlukla alerjik reaksiyonlar, hipertansiyon, nefrotik sendrom ve ciltte döküntüler gibi sıkıntılara yol açarlar.
Tirozin kinazlar hipotiroidi, asteni, hipertansiyon, ciltte döküntüler, ritm bozukluğu gibi şikayetlere yol açarken; immünoterapide kullanılan ilaçlar otoimmün hastalıklar, pnömonitis, asteni gibi durumlara neden olabilirler. Bunun dışında immünoterapi tedavisinde tedavi yanıtını değerlendirmek, eski tedavilere göre biraz güçtür. Klasik kemoterapilerde tümörler, tedavi sonrası yanıt varsa küçülürken; immünoterapi tedavilerinde yanıt olmasına rağmen bağışıklık sistemi uyarıldığı için tedaviye yanıt alınsa bile büyük saptanabilirler. Bu durum unutulmamalıdır. Ayrıca yeni ilaç tedavileri eskiye kıyasla çok daha pahalıdır."
En etkin tedavi: Riskten korunmaya çalışmak
"Bu ilaçların çoğu "metastatik" denilen ileri evre hastalıklarda kullanılmaktadır. Bir diğer unutulmaması gereken nokta; kanserde etkin tedavi, hala risk faktörlerimizi azaltarak mümkün olduğunca korunmak; yani sigara içmemek, alkol tüketmemek, dengeli beslenmek, spor yapmak, ideal kilomuz da olmak ve önerilen kanser tarama programlarını yaptırmaktır."
Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İbrahim Tek