Kalbin fonksiyonlarındaki bozulma sonucu vücudun metabolik gereksinimlerini karşılayacak kanın yeterince pompalanamadığı yada bu kanın kalp tarafınca geri emilemediği durumlara kalp yetersizliği denir. Kalbin pompa görevini esas olarak karıncık kısmı görür. Kulakçıklar daha oldukça rezervuar durumundadır. Sol karıncık temiz kanı vücuda pompalamaktan, sağ karıncık ise kirli kanı vücuttan emerek, temizlenmek suretiyle akciğere göndermekten mesuldür. Dolayısıyla kalbin sol yada sağ tarafının etkilenmesine bağlı olarak kalp yetersizliğinin emareleri de değişmiş olur. Sağ kalpteki bir bozukluk kendisini daha ziyade ödem, halsizlik, kilo artışı, karında şişlik ile belli ederken, sol kalpteki bozuklukta nefes darlığı ön plandadır. Sadece bir çok hastada, ağırlıkları değişik olmakla beraber, hem sol hem de sağ kalp yetersizliği bulguları bir arada görülür.
Kalp yetersizliğinin oldukça değişik sebepleri vardır. Sadece neredeyse tüm hastaların üçte ikisinde altta yatan niçin koroner arter hastalığıdır. Günümüzde kalp krizinin niçin olduğu ölümler zamanında uygulanacak tedaviler ile önlenebilse de geç kalınması durumunda oluşacak kalp kası hasarı hastanın kalp yetersizliğine girmesine niçin olabilir. Kalp krizi geçiren adam hastaların %20'sinin, hanım hastaların ise %40'ının averaj 6 yıl içinde kalp yetersizliğine girmiş olduğu gösterilmiştir. Altta yatan öteki ihtimaller içinde kalp yetersizliği sebepleri; kontrolsüz hipertansiyon, kalp kapak hastalıkları, viral enfeksiyonlara bağlı yada sebebi saptanamayan kardiyomiyopatiler, bazı kemoterapi ilaçları (bilhassa antrasiklin grubu) olarak sıralanabilir.
Kalp yetmezliğinin emareleri nedir?
Ayaklarda ödem, nefes darlığı, acele yorulma benzer biçimde yakınmalarda ilk akla gelmesi ihtiyaç duyulan tanı kalp yetersizliğidir. Hastadan alınacak iyi bir öykü, eksiksiz bir fizik muayene hastalıktan şüphelenme için kafi olsa da kati tanıyı koymak için çoğu zaman destek labaratuar testlerine gereksinim duyulur. Her hastanın kesinlikle elektrokardiyografi (EKG) ve akciğer grafisi çekilmeli, standart biyokimyasal testleri değerlendirilmelidir.
Günümüzde ekokardiyografi ve kanda bakılan brain-natriüretik peptid (BNP) seviyesi kati tanı için altın standarttır. Ekokardiyografi kolay bir ultrasonografik yöntemdir. Hastaya hiçbir ziyanı yoktur. Yalnız kalp fonksiyonlarını göstermekle kalmaz, bununla beraber kalp yetersizliğine niçin olabilecek altta yatan organik kalp sorunlarını de ortaya çıkarır. Böylece hastalığın tedavisini de yönlendirir. BNP, ağırlıklı olarak kalp kasından kalbin zorlanması sonucu salgılanan bir hormondur. Fizyolojik görevi vücuttaki fazla sıvı ve tuzun böbrekler yolu ile atılmasını sağlayarak kalbi rahatlatmaktır. Dolayısıyla kandaki yüksek BNP seviyesi, kalbin zorlandığına kısaca kalp yetersizliğine işaret eder. Böbrek yetersizliği ve yaşlılık durumlarında kandaki seviyesi bir miktar yükselirken, şişman hastalarda kalp yetersizliği durumunda dahi seviyesi düşük olarak kalabilir. Bu hasta gruplarında BNP seviyelerini değerlendirirken yukarıdaki bilgilerin göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır. Bugün için kalp yetersizliğinin ideal bir tedavisinin bulunduğunu söylemek güçtür. Mevcut tedavi şekilleri ile her ne kadar ölüm riski azaltılıp, yaşam kalitesi arttırılabilse de, ilk tanıyı takiben 5 senelik averaj yaşam beklentisi halen %35 civarındadır. Egzersiz kapasitesi iyi olan hastalarda en mühim ölüm sebebi ritm bozukluklarına bağlı 'ani kardiyak ölüm' iken, kapasite düştükçe ölüm daha fazlaca ileri kalp yetersizliğinden oluşur. Yaşayan hastaların mühim bir kısmı de hayatlarını hastane ve ev içinde gidip gelmiş olarak geçirirler. Dolayısıyla tedavide ana hedef riskli hastaların evvelinde tespiti ve erken tedavi olmalıdır.
Kalp yetmezliği tedavisi nedir?
Tedavide ilk olarak, var ise altta yatan hastalık tespit edilmeli ve ona yönelik tedavi uygulanmalıdır. Kilo kontrolü, egzersiz, sigaranın bırakılması, tuz kısıtlaması benzer biçimde yaşam seçimi değişimleri ilaçsız tedavinin eğer olmazsa olmazlarıdır. İlaç tedavisinde ise, anjiotensin konverting enzim (ACE) inhibitörleri, anjiotensin reseptör blokerleri (ARB), beta blokerler ve aldosteron antagonistleri yaşam standardını arttıran ve ölüm riskini azaltan en mühim ilaç grubunu oluştururlar. Bu ilaçlar, uygun olan tüm hastalara başlanmalıdır.Tedavide çoğunlukla kullanılan öteki ajanlar idrar söktürücüler (diüretikler) ve digoxin'dir. Bu ilaçlar yaşam standardını ve egzersiz toleransını arttırmakta ve semptomatik iyileşme sağlamaktadırlar. Sadece ölüm riskini azaltıcı tesirleri yoktur.
Kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan yöntemler nedir?
Son yıllarda bir ihtimal devrim sayılabilecek en büyük gelişme kalp yetersizliği tedavisinde kalp pillerinin kullanılmasıdır. Bunlar implante edilebilir kardiyak defibrilatörler (ICD) ve üç odacıklı kalp pilleridir. ICD'lerin tedavideki amacı ani kalp ölümünün önüne geçmektir. Üç odacıklı kalp pilleri ise kardiyak resenkronizasyon tedavisi (CRT) amacıyla kullanılır. Amaç kalp kasılmasındaki uyumlu kasılma (senkronizasyon) bozukluğunun düzeltilmesidir. Kalbin 3 odacığının (sağ kulakçık, sağ karıncık ve sol karıncık), kalp pili aracılığı ile senkron bir halde çalıştırılması esasına dayanır. Bu tedavi ile kalp fonksiyonu düzelir, egzersiz kapasitesi artar, mitral kapak yetersizliği azalır ve en önemlisi averaj yaşam beklentisini uzar. Sadece en ideal şartlarda uygulansa bile vakaların üçte birinde beklenen pozitif cevap alınamamaktadır. Ek olarak tüm hastalarının yalnız %15'i bu tedaviye adaydır. Kalp nakli ve kalp destek cihazları kalp yetersizliğinin cerrahi tedavi seçeneklerini oluşturur. Devletimizde kalp naklinin uygulama alanı, organ vericisi bulma mevzusundaki sorun başta olmak suretiyle, değişik nedenlerle son aşama kısıtlıdır. Kalp destek cihazları ise esas olarak kalp nakli bekleyen hastalara köprü tedavi fonksiyonu görmektedir.
Netice itibariyle kalp yetersizliği, yalnız yaşam süresini değil, yaşam standardını de son aşama negatif etkisinde bırakır. Son yıllarda kullanılan yeni ilaçlar ve kalp pilleri ile yaşam beklentisi uzatılmışsa da tedavi seçenekleri halen oldukça kısıtlıdır. Koroner arter hastalığı, kapak hastalığı ve hipertansiyon benzer biçimde hastalıkları bulunan riskli hastaların evvel tespiti ve zamanında uygulanacak tedaviler ile kalp yetersizliğinin önüne geçmek tedavide ana hedef olmalıdır.