Hematolojik Onkoloji ve Kemik İliği Transplantasyon Sempozyumu'nun üçüncüsü, 4-7 Şubat tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde düzenlendi. Sempozyuma, yeni tedavi yöntemleri ve Türkkök projesi damga vurdu. Hematolojik Onkoloji Derneği sempozyumda, Türkkök projesi için gönüllü bağışçıların artmasını istediklerini vurguladı. Şu ana kadar 109 bin gönüllünün örnek verdiği projede hedef, 250 bin gönüllüye ulaşabilmek. Hematolojik Onkoloji Derneği (HOD) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, sorularımızı yanıtladı...
Bazı hekimler kök hücre tedavilerinin henüz deneme aşamasında olduğunu, kanıtlanmadığını, 10 yıl sonraki sonuçlarını bilmediğimizi söylüyor. Henüz mükemmel bir buluş olmadığını iddia ediyorlar. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Hematolojik kanserler ve kemik iliği yetmezliği gibi bazı hematolojik hastalıklar dışında çalışma alanı deneysel, doğru. Bunu rutin bir uygulamaymış gibi, her derde dermanmış gibi, her sorunu çözüyormuş gibi yansıtmamak lazım. Bunda hemfikiriz, bunda hiç sorun yok. Ancak biz şunu biliyoruz ki kök hücre, öncü hücrelerdir. Birçok hastalıkta kullanım alanı olabilir. Bu ne demek? Henüz deneme aşamasında, henüz deneysel; klinik ve laboratuvar çalışmalarına ihtiyaç var. Bunun altını çizmek lazım. Bunun dışında, sinir hastalığında, kemik hastalığında, bazı nörolojik hastalıklarda da; 'Ben bunu kullanayım, başarısı mükemmel, her derde deva, şuna gerek yok, asıl tedavinizi kullanmayın' dememek lazım. Hematolojik kanserler dışında hasta ve hasta yakınları lütfen o branşın hekimiyle kendi tedavilerini, asıl tedavilerini şimdiye kadar hekimlerin hemfikir olduğu, üzerinde anlaştıkları tedavileri bırakmasınlar. Bu tedavilerini alsınlar. Ama yeni anlayışlar da gerekiyor ise yani dertlerine tam bir çare bulamamışlarsa, arayışlar gerekiyorsa da bunu klinik çalışma bazında yapmaları lazım. Klinik çalışmalara katılmak, kobaylık demek değildir. Şu an kullandığımız ilaçlar, belki bundan onlarca yıl önce birileri üzerinde denenmeseydi şu an o ilaçları kullanıyor olamazdık. Duyarlı olmak lazım, destek vermek lazım. Yani klinik çalışmaların önünü kapatmamak lazım. Klinik çalışmaların uluslararası kuralları vardır. Onlar sağlanır. Daha sonra hasta bilgilendirilir. Olası yan etkileri bilgilendirilir. Hasta veya hasta yakını bunları bilerek uygulamayı kabul eder. Ondan sonra hekim gerekli tedbirlerini alır ve sonuçlarını gözlemler, kaydeder. İyiyse de, kötüyse de tüm dünyayla paylaşır. Kötüyse neden paylaşır? 'İşe yaramıyor veya eksikleri bunlar' diye ileterek; denemeyin, güçlerinizi rasyonel kullanın demek için paylaşır. 'İyiyse, sizde deneyin, diğer hastalar da bu uygulamadan şifa bulsun' diye paylaşır. Temel olarak bu. Onun dışında tabii ki klinik çalışmaların önünü kapatmamak lazım. Yani bu işe yaramıyor dememek lazım. İnce nokta bu. Klinik çalışmaların önünü kapatırsanız tıp ve bilim camiası gelişmez.
Kendimizden alınan ve enjekte edilen bir kök hücre, bize bir ilaçtan daha fazla zarar verebilir mi?
Tabii ki zarar verme oranı daha düşüktür. Dışarda steril şartlarda, belli koşullarda, dünya tarafından standartları belirlenmiş koşullarda tutuyorsan, sorun yok. Yani ciddi bir sorun olmamasını beklersin. Laboratuvarın belli şartları sağlaması lazım. Senin de hekim olarak bu alanda belli bir yetkinliğe, belli bir donanıma sahip olman lazım.
Türkiye kök hücre naklinde dünya sıralamasında nerede?
Kök hücre naklinde şu an Avrupa dördüncüsüyüz. Ama bu, ekonomik gelişmişlik oranıyla orantılı bir şey. Geçtiğimiz yıl ülkemizde 3 bin 600 nakil yapıldı.
KÖK HÜCRE VE KEMİK İLİĞİ NAKLİNDE NEREDEYİZ?
Artık
Türkiye'den hiç kimse ilik nakli olmak için yurt dışına gönderilmiyor. Hatta artık yurt dışından ciddi sayıda hasta nakil olmak için Türkiye'ye geliyor. Hastaların yaklaşık yüzde 10-15'i yabancı uyruklu ve dört kıtadan hasta kabul ediliyor. Hatta yurt dışında kemik iliği nakli merkezleri kurulması için eğitim ve danışmanlık hizmetleri veriliyor.
Ülkemizde şu anda ne çocuk, ne de yetişkinler için kök hücre naklinde sıra beklemek söz konusu değil. Bu konuda Türkiye, Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri ile aynı seviyede. Sağlık Bakanlığı ve SGK'nın teşvik edici uygulamaları ile Türkiye'de son 10 yıl içinde kemik iliği nakil sayısı önemli oranda ivme kazandı. Üniversiteler, eğitim ve araştırma hastaneleri ile özel sektörün de bu noktaya gelinmesinde çok büyük katkıları bulunmaktadır.
İhtiyacı olan vatandaşlar tamamen ücretsiz olarak kök hücre naklinden yararlanabilmektedir. Sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın her vatandaş gerek kamu, gerek ise özel hastanelerde tamamen ücretsiz olarak bu hizmetten faydalanmaktadır.
SGK ile anlaşması olan özel ve kamu hastaneleri nakil öncesi 15 gün ve nakil sonrası 90 gün boyunca paket program çerçevesinde, sonrasında ise hiçbir ilave ücret talep etmeden nakil hastalarına sağlık hizmeti vermektedir.
Türk Kızılayı tarafından 12 Gönüllü Verici Merkezi'nde 2015 sonu itibarı ile yaklaşık 109 bin kişiden kök hücre numunesi alınmıştır. Bağışlanan örnekler, Sağlık Bakanlığı himayesinde dünya standartlarında ve büyük bir gizlilik ile korunmaktadır. Sağlık Bakanlığı doku tiplendirme sonuçları tamamen kendi bünyesinde tutmaktadır. O havuzda herhangi bir hastaya uyan örnek varsa, bağışçıya tekrar ulaşılmakta ve tekrar onay alınmaktadır.
2015 yılında bin 430 hasta TÜRKKÖK'e verici taraması için başvurmuş, bunların 333'üne uygun verici bulunmuş ve 34'üne nakil gerçekleştirilmiştir.
TÜRKKÖK, BEŞ YIL İÇERİSİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK BANKASINDAN BİRİ OLACAK
TÜRKKÖK nedir?
Ailesinde vericisi olmayanlar için oluşturulan Türkkök projesi, kısa süre içerisinde alt yapısını tamamladı. Hedefini aştı ve hastalara çare olmaya devam ediyor. Türkkök kanser hastaları için bir umut. Bu umudu desteklemek lazım. Türkkök Doku Bilgi Bankası, önümüzdeki üç-beş yıl içerisinde dünyanın en büyük bankalarından biri olur. Başarı oranında rakam vermek doğru değil ancak yüzde 90'larda diyebiliriz. Hastanın yaşına, cinsiyetine, eşlik eden hastalık var mı, yok mu bunlara göre değişir.
18-50 YAŞ ARASI SAĞLIKLI HERKES BAĞIŞÇI OLABİLİR
Nasıl donör olunuyor?
Bulaşıcı ciddi bir hastalığı olmayan 18-50 yaş arası sağlıklı ve kan bankasına gidip kan verebilen herkes kök hücre vericisi olabilir. Sadece üç tüp yani 20 cc kan veriliyor. Bir de form dolduruluyor. Yaş için aslında üst limit yok ama kişiler ne kadar genç olursa, o kadar kaliteli bir bankacılık yapılmış olur. Bunun için de 18-50 yaş arası herkes bağışçı olabilir diyoruz. Bağışçı olmanın sağlık üzerinde hiçbir olumsuz etkisi yok. Onun için herkesi gönüllü verici olmaya davet etmek ve Türkkök'ü desteklemek lazım. Kimin derdi varsa ona deva olan bir sistem.