Zika virüsünün ilk kez 1947 yılında tanımlandığını kaydeden Dr. M. Nafiz Karagözoğlu, "Bulunduğu bölge Afrika Kıtası'ndaki Uganda'da ki Zika ormanları idi. Bu virüs Resus maymunundan elde edildi. Bir çeşit sivrisinekle bulaşıyordu. Daha sonra gündemden kayboldu. 2007 Nisan ayında Pasifik Okyanusu'ndaki Yap Adalarını ziyaret edenlerde yeniden tespit edildi. Brezilya'da salgın şeklinde ilk kez 2015 yılının Mayıs ayında görülen zika virüsü enfeksiyonu gittikçe yayıldı. Zika virüsünü taşıyan sivrisinek türü olan Aedes cinsi sivrisineklerin ise Kanada ve Şili hariç Amerika Kıtası'ndaki tüm ülkelerde görüldüğü bilgisi elimizde mevcut" diye konuştu.
Hepatit, AIDS, grip hastalıklarını da virüs dediğimiz mikroorganizmaların yaptığını belirten Dr. Karagözoğlu, "Zika virüs dediğimiz virüslerde eklembacaklılar olarak bilinen sivrisineklerle insanlara ve diğer canlılara bulaştırılırlar. Arbo virüs ailesindeki flavi virüsler tarafından hastalık oluşturulur. Aynı sıtma gibi yani. Bu yüzden zika virüs yeni sıtma mı sorusu dünya kamuoyunu meraklandırıyor" dedi.
"GRİP ZANNEDİLEBİLİR"
"Ani başlayan ateş olur. Üşüme, titreme, terleme eşlik edebilir. Döküntü meydana gelir. Yaygın eklem ağrıları, halsizlik ortaya çıkar. Göz kızarıklığı, gözde batma, yanma gibi konjoktivit belirtileri olur. Döküntü şikayeti dışında grip hastalığı şikayetlerini neredeyse aynı olduğundan gerek hastalar, gerekse doktorlar tarafından grip zannedilebilir" diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Nafiz Karagözoğlu, bu tip şikâyetleri olan kişilerin hastane veya doktor başvurunda gecikmelerinin doğru olmadığını, hastalıktan şüphelenebilmek için hastaların her türlü seyahat bilgisini, seyahat edenlerle temas bilgisini tam ve doğru vermeleri gerektiğini ifade etti.
Dr. Karagözoğlu, "Şikâyetler yaklaşık olarak 4-7 gün sürer. Döküntü karakteri makülo papüler dediğimiz bazı alanlarda düz, bazı alanlarda deriden kabarık yaygın kızarıklıklar şeklinde olur. Bu nedenle döküntüye dikkat etmek gerekir. Baş ağrısı ve yaygın kas ağrıları olur. Bunlarla birlikte ishal de meydana gelebilir" dedi.
"GEBELER İÇİN RİSK BÜYÜK"
"Zika virüsü, özellikle gebe kadınlara bulaşırsa sakat doğumlara neden olabiliyor" diyerek uyarılarına devam eden Dr. Karagözoğlu, "Bebeklerde beyin yapısı bozulabiliyor. Mikrosefali dediğimiz anatomik olarak küçük kafatası söz konusu olabiliyor. Bu yapısal bozukluk ise ilerde düzelebilecek bir hastalık değil. Bu nedenle tedbirler doğmamış çocukları bile direkt etkiliyor" diye konuştu.
"TEDAVİ EDİCİ ÖZEL BİR İLACI YOK"
Zika virüsü için özel bir tedavi edici ilaç olmadığını söyleyen Dr. Karagözoğlu, "Hedef beden ihtiyaçlarını sağlamak, enfeksiyonla mücadelesine destek vermek ve şikâyetleri kontrol etmeye çalışmaktır. Enfeksiyon sonrası eklenebilecek enfeksiyonlardan korunmak oldukça önemlidir. Beslenmenin devamı, ağrı kesiciler, göz şikâyetlerine yönelik destekleyici tedaviler ve doktor takibi faydalı olacaktır. Önemli olan sivrisineklerin çoğalmasını ve yayılmasını engellemek gerekir. Sulu tarım yapılan yerlerde kontrol oldukça zor olabilir. Su birikintileri, su dolu kaplar, kovalar, çukurlar gibi sivrisineklerin yumurtalarını bırakacağı bölgeleri ortadan kaldırmak gerekir. İlkbahar ve yaz mevsimi bu nedenle hastalığın yayılma hızını arttırabilir" şeklinde konuştu.