Yumuşak doku lazerleri, her türlü yumuşak doku kesimi ya da koagülasyonu, kanal içi ya da cep içi dezenfeksiyon amaçlarıyla kullanılabilmektedir. Tarihsel gelişim süresince en eski yumuşak doku lazerleri karbondioksit (1975 ve sonrası) ve daha sonra Nd:YAG (1983 ve sonrası) lazerlerdir. 1990'lı yılların sonlarında geliştirilen yüksek güçlü diyot lazerlerin pazara girmesiyle diğer tüm cerrahi branşlar gibi diş hekimliğinde de yumuşak doku cerrahisinde öncelikli tercih edilen lazerler diyot lazerler olmuştur.
Lazer destekli kanal tedavileri nasıl yapılır?
Bu tip lazerlerin fiziksel boyut ve ağırlıklarının küçük olması doku etkileri ve üzenlik açısından daha avantajlı olmaları öne çıkan özellikleridir. Ayrıca diyot lazerler daha uzun ömürlü olup maliyetaçısından da avantajlıdırlar. Cerrahide kullanılan değişik dalga boylarında diyot lazerler olup, en yaygın kullanılan dalga boyları sırasıyla 810, 940 ve 980 nanometrelerdir. Diyot lazerlerin 810 nanometre dalga boyunda olanları çok düşük güç seviyelerinde BİYOPTÜMÜLASYON denilen etkileri ile ağrı tedavisi ve yara iyileştirici etkileri ile kullanılabilmektedir. Bu uygulama da dişhekimliği alanında gittikçe yaygınlaşan ve kabul gören bir tedavi yöntemidir.
Sert doku lazerleri bugün mine dentin aşındırma ve kemik operasyonları için etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Her türlü kavite hazırlanması, kuron boyu uzatma, kanal genişletme, apikal rezeksiyon, kemik garftı operasyonları, gömülü yirmi yaş dişi çekimi, pürüzlendirme, laminate için diş kesimi gibi uygulamalar Türkiye'deki kullanıcılarımızın en çok lazer kullandığı alanlardandır. Sert doku lazerleri ayrıca, damak eti renklendirmelerin "peeling" ile tedavi edilmesi, lazer anestezi, laminate ya da seramik kuronların bütün olarak sökülmesi, ortodontik braketlerin kırılmadan bütün olarak sökülmesi gibi alanlarda da kullanılmaktadır. Sert doku lazerlerinin kullanım alanları kullanıcıların hayal gücü ve cihazlarını daha iyi tanımaları ile her geçen gün daha da artmaktadır.
Er,Cr:YSGG tipi laser cihazları ile tüm kavite preperasyonları, pürüzlendirme, hassasiyet giderme ve yumuşak doku operasyonlarının büyük bir bölümü tamamen anestezisiz olarak yapılabilmekte; diğer vakalarda da minimum düzeyde anesteziye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle bu tip lazer cihazları hastaların iğne korkusu veya aeratörlerin sesinden kaynaklanan korkuları ortadan kaldırmakta ve tedaviyi büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. Yine bu tip lazerler, sert dokulara dokunmadan aşındırdıklarından dolayı, dokularda mekanik travma veya travma veya mikro çatlaklar ile smear tabakası ve en önemlisi termal hasar oluşturmamaktadır. Bunlar ayrıca klinik başarıyı doğrudan etkileyen farklar yaratmaktadır. Bu nedenle sert dokularda lazer uygulamaları hem hastalar hem de hekimler tarafından tercih edilmekte ve hızla yayılmaktadır. Sert doku lazerleri hava ve su ile birlikte kullanıldığından sert dokular dışında yumuşak doku operasyonlarında da termal etki yapmadan, çevre dokuya hasar vermeden kullanılabilmektedirler. Yumuşak doku lazerlerinin aksine birçok operasyon anestesi ihtiyacı olmadan veya çok az anestezi ile yapılabilir.