Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de organ bağışının yetersizliğinden dolayı her geçen gün nakil bekleyen hasta sayısının arttığını söyledi.
''Nakil bekleyen hasta sayısı artıyor''
Türkiye'de en çok böbrek ve karaciğer nakli bekleyen hasta bulunduğunu belirten Yılmaz, "Böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 18 binden 23 bine yaklaşırken diyalize giren hasta sayısı da 47 binden 55 bine yükseldi. Her yıl diyalize giren hastaların en az yüzde 10'u nakil bekleyenler listesine dahil oluyor. Karaciğer nakli bekleyen hasta sayısı da 2 bin 500 kişiye yaklaştı. Bunlar çok büyük rakamlar. Nakil bekleyen hasta sayıları hızla artarken bağış sayısı aynı oranda artmıyor" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Yılmaz, Türkiye'de şeker ve yüksek tansiyon gibi hastalıkların görülme sıklığının yüksekliğinin, böbrek yetmezliği gelişen kişi sayısını artırdığını, bunun da organ naklini kaçınılmaz kıldığını vurguladı.
Organ bekleme listesinde karaciğer nakli bekleyen hasta sayısının ise ikinci sırada yer aldığını dile getiren Yılmaz, hepatit B ve C taşıyıcılarında karaciğer yetmezliği oluşabildiğini, mantar zehirlenmesi ve bilinçsiz ilaç kullanımının da bu organa büyük zarar verdiğini bildirdi.
"Zayıflama hapları" adı altında satılan bazı ürünler ile spor salonlarında vücut geliştirmek amacıyla kullanılan ilaçların da karaciğerde büyük harabiyete yol açtığını bildiren Yılmaz, şu bilgileri aktardı:
"Vücut geliştirici ilaçlar bilinçsiz kullanılması durumunda karaciğeri bitiriyor. Sporcular bu ilaçları vücutlarında bir an önce fiziksel değişim yakalayabilmek için çok sık kıllanıyor. Bunlar sağlıklı insanların kesinlikle kullanmaması gereken ilaçlar. Bir yandan sağlıklı yaşam için spor yapılıyor bir yandan vücudun ihtiyacı olmayan, metabolizmayı bozan ilaçlar kullanılıyor. Bu ilaçlar hastalığı yenmek için kullanılıyor ama sporcularımız gereksiz yere vücuda ilaç depoluyor. Aşırı dozda sürekli gelen ilaçlar karşısında karaciğer çaresiz kalıyor. Zaman içerisinde tükeniyor. Etkisini birden göstermediği için de zararsızmış gibi anlaşılıyor. Zararın farkına varıldığında ise çok geç kalınmış olunuyor çünkü artık karaciğer işlevini yerine getiremez hale gelip nakil ihtiyacı ortaya çıkıyor. Birçok hasta da nakil için organ bulamadığından dolayı hayatını kaybediyor. Yakın zamanda da bunun örneklerini gördük. Biz bir yandan organ bağışı konusunda bilinç oluşturmaya çalışırken diğer yandan bu gibi nedenlerden dolayı insanlar organlarını kaybediyor. Organ naklinden önce insanlara organlarını koruyup sahip çıkmayı öğretmemiz gerekiyor."
Prof. Dr. Zeki Yılmaz, en fazla organ bağışının Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde yapıldığını, diğer bölgelerde ise bu konuda yeterli duyarlılık bulunmadığını kaydederek "Bu sorunun giderilmesi için ülke genelinde organ bağış seferberliği başlatılması gerekir. Beyin ölümü gerçekleşen hastaların organları bağışlanmadığı için biz mecburiyetten dolayı canlı vericilerden organ nakli yapıyoruz ancak kalp ve akciğer gibi hayati organlarda beyin ölümü dışında canlıdan nakil yapmak mümkün değil" ifadesini kullandı.