Ağız içi yaraları nelerdir?
Ağız ülseri veya aft olarak da adlandırılan ağız yaraları,tıp dünyasınca nedeni henüz tam olarak bilinmeyen doku bozukluklarıdır. Ortası beyaz, sarı ya da gri renkteki bu yaralar, uçuk ile aynı şey değildir. Oldukça can yakıcı olan yaralar mutlaka ağız içinde oluşur ve dudaklarda, yanaklarda,dilde, diş eti veya damakta ortaya çıkar. Çoğu kez aynı anda 2 – 3 adet yara görülür.Ağız yaralarının daha çok kadınları etkilediği görülmekle birlikte çocuk yaştan itibaren hemen herkeste görülebilir. 7 ila 10 gün arasında iyileşir ve tekrarlayıp tekrarlamayacağı kişiye göre değişir. 'Nedeni tam bilinmiyor' dedik ama aft üzerinde etkili olduğu düşünülen çeşitli etkenler, bu yaraları tetikleyen nedenler bulunmaktadır. Diş macunundan, yiyeceklere uzanan farklı etkenler sayılır. Bu etkenleri sıralamadan önce ağız yarasının bulaşıcı olmadığını da ekleyelim.
Fiziksel Travma
Yanlışlıkla yanağı ısırmak, çok sıcak yiyecek veya içecekler, sivri bir cisim nedeniyle ağız içinin tahriş olması veya protez dişler ağız içinde yaralara neden olabilecek fiziksel travma örnekleridir.
Yiyecekler
Asitli yiyecek, içecekler ağız yaralarını tetikleyebilir. Burada asitli içeceklerden kasıt sadece kola, gazoz gibi içecekler değildir. Örneğin portakal suyu, ağız yaraları olanlarda ya da hassas bir ağız dokusuna sahip kişilerde en çok şikayete yol açan içeceklerin başında gelir. Sadece portakalın değil genel olarak turunçgillerin asit oranı yüksektir. Asit oranı yüksek meyvelerin yanı sıra, sirke, sirkeli soslar, tuzlu, baharatlı, acılı yiyecekler, turşu, çerez ve pek çok kimyasal içeren hazır gıdalar ağızda aft oluşmasını tetikleyebilir. Ağızda aft oluşmasından bir iki gün öncesine kadar yediklerinizi gözden geçirerek, size neyin dokunmuş olacağına dair bir ipucu yakalamaya çalışabilirsiniz.
Alerji
Yiyecek alerjilerinin % 90'ında süt, fıstık, fındık, soya, balık, buğday veya kabuklu deniz ürünlerinin yiyecekle ilgili alerji türlerini tetiklediği görülür. Glüten, inek sütü proteinleri, çikolata, tarçın, ceviz, badem, domates, incir, limon ve çileğin ağız içinde aft çıkmasında katkısının olduğu belirtilir. Histamin salgılanması sonucu ağızda hücre ve dokular zarar görebilir ve alerjik semptomlardan biri olarak, ağız yaraları ortaya çıkabilir.
Mide Mikrobu
Helikobakter pilori adıyla bilinen mide mikrobu, B12 gibi bazı vitamin eksikliklerinin yanı sıra ağız yaralarına da yol açabilir. Aft nedenleri araştırılırken genellikle atlanır ancak ülser gibi çeşitli mide rahatsızlıklarına da sebep olabilen mide mikrobu, son derece yaygın görülen bir sağlık sorunudur. Aft sorununun altında mide mikrobu yatıyorsa, bu durum tedavi edilmeden afttan kurtulmak da mümkün olmayacaktır.
Sigarayı Bırakmak ya da Sigara İçmek
Her fırsatta sigara içmenin zararlarından söz ederken, birden bire sigara bırakmanın bir zararı olabileceğini duymak sizi şaşırtabilir. Elbette bu geçici bir durumdur. Sigarayı bıraktıktan sonra vücuttaki kimyasalların değişmesi sonucu ağız yaraları tetiklenebilir. Ancak siz, uzun vadede sigarayı bırakmanın ne kadar yararlı olduğuna odaklanın ve bu kısa süreli sorun nedeniyle sakın sigaraya tekrar başlamayı düşünmeyin!
Sigarayı bırakmak aft riski oluştursa da, sigara içmek de aynı şekilde bu yaralara neden olabilir. Tütün, alkol ve çeşitli kimyasallardan dolayı ağız yaralarının tetiklendiği bilinmektedir.
Bazı Diş Macunları
Her diş macunu değil ama içinde 'sodyum loril sülfat' (SLS) bulunan diş macunu ya da gargara benzeri ağız hijyen ürünlerinin aftı tetiklediği görülmüştür. Bunun nedeni SLS'nin ağız dokularındaki koruyucu tabakayı kurutması ve alttaki dokunun yaralara karşı daha savunmasız hale gelmesi olarak açıklanabilir.
Vitamin veya Demir Eksikliği
Demir ve vitamin eksikliği ve özellikle de B3, B9 (folik asit) ve B12 vitaminlerinin eksikliği ağızdaki yaraların tetikliyor olabilir. Bu vitaminler, cilt sağlığını ve sinir sistemini desteklemek, hormon ve kan hücresi üretmek gibi, eksikliğinde ağız yaralarının görülebileceği konularda yardımcı olurlar. Vitamin eksikliği ayrıca kötü beslenmeye ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına da bir işaret olabilir. Her iki durum da ağız yaralarını tetikleyen durumlardır. Eğer başka herhangi bir neden göremiyorsanız, ağız yaralarınızın nedenini anlamak için beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirmeniz gerekiyor olabilir.
Hormonal Dengesizlikler
Hormonal dengesizliklere vücudun verdiği tepkilerden biri de ağız yaralarıdır. Örneğin ergenlik dönemindeki genç kızlarda ya da kadınlarda adet döneminde, ağız yarasının çıkmasına sık rastlanır.
Stres
Pek çok fiziksel şikayetin nedenleri arasında stresi görmek, artık hiç şaşırtıcı değil ve aftlar da bu şikayetler arasında sayılabilir. Ne yazık ki gün boyu taşıdığımız endişeli düşünceler, iş yerindeki ya da evdeki mutsuzluklar, her şeyi dert edinen halimiz veya trafikte geçirdiğimiz sıkıntılı saatler derken, vücudumuz fiziksel olarak tepki vermekte gecikmiyor. Kadınların regl dönemlerinde hormonal değişikliklerin yanı sıra, gerginlik de aftlara davetiye çıkarabilir.
Genetik
Yapılan bir araştırmada afttan muzdarip olan kişilerin % 35'nin ailelerinde en az bir kişinin daha afttan şikayetçi olduğu ortaya çıkmıştır. Tek yumurta ikizlerinin % 90'ında, her iki kardeşte de aft çıktığı görülmüştür. Ailesinde aft görülen kişilerde aft oluştuğunda, bu rahatsızlığı daha erken yaşlarda ve daha ağır belirtilerle geçirdikleri ortaya çıkmıştır.
Çölyak Hastalığı
Çölyak hastalığı, vücudun buğday, çavdar ve arpada bulunan glüten adlı proteine tahammülsüzlüğü anlamına gelir. Bu durum ince bağırsakta iltihaplanmayla kendini gösterir. Çölyak hastalığının diğer bir yaygın belirtisi ise ağız yaralarıdır.
Chron Hastalığı
Yine iltihabi bir bağırsak hastalığı olan Chron hastalığı, bağırsakta iltihaplanmaya yol açan ve hem midede hem de ağızda yaralara neden olabilen bir rahatsızlıktır.
Bağışıklık Yetmezliği
HIV ya da lupus gibi vücudun bağışıklık sistemine saldıran herhangi bir bağışıklık hastalığı, ağız yaralarına yol açabilir.
Ağız içi yaraları nasıl geçer?
Ağız içi yaraları herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. AFT sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:
Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için yapılabilecekler şunlardır.
- Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalıdır.
- "2% Hydrogen Peroxide" solüsyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile AFT bölgesi temizlenebilir.
- Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem AFT üzerine sürülebilir.
- Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez gargara yapılabilir,
- Yemeklerden önce AFT bölgesine "Xylocaine" solüsyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.
- AFT üzerine uygulanacak "Orabase", "Gly-oxide", "Cankaid","Ambesol" gibi ağız içi kremler uygulanabilir.
- "Sucralfate" tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.
- Özellikle başlangıç aşamasında "Tetrasiklin" tableti suda eriterek elde edilen solüsyon ile gargara yapmak AFT'nin fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.
- Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir Topikal Steroid "% 0,1'lik Triamcinalone" uygulanması ya da steroidli bir gargara "Betamethasone Syrup" ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.
- "Chlorhexadine" gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.
- "Tetrasiklin" şurup la hazırlanan 12,500 ünite "Nystatin", 1.25 mg "Diphenhydramine", ve 0.25 mg/m "Hydrocortisone" karışımı 'Shotgun' solüsyonu olarak kullanılabilir.