Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatoloji Uzmanı Yrd.Doç.Dr. Jale Yüksek, mezoterapinin deride kozmetik sorun oluşan bölgelere küçük iğneler yardımıyla çeşitli vitaminlerin, minerallerin ve hyaluronik asitin enjekte edilmesi yöntemi olduğunu belirterek, "Yıllardır güvenle uygulanan mezoterapi sayesinde cilt güzelliğine büyük katkı sağlanıyor" dedi.
Mezoterapi ilaçlarının sadece uygulandığı alana yani deri altına etki ettiği için ve sistemik dolaşıma geçmediği için herhangi bir yan etkiye neden olmadığını bildiren Yüksek, şunları kaydetti:
"Kilo alıp verme, kalitesiz beslenme, güneş koruyucu krem kullanmadan güneşin yıpratıcı etkisine maruz kalma, stresli yaşam koşulları, cildin makyaj gibi kimyasallara maruz kalması, sigara içme gibi birçok faktör nedeniyle cildimizin yaşlanma süreci hızlanmaktadır. Ciltte kuruma, kaz ayaklarında, dudak üstünde alında ince kırışıklıkların gelişimi, elastikiyet kaybı ve mat görünüm ortaya çıkmaktadır. Tüm bu sorunlara gençlik aşısı mezoterapisi ile başarıyla çözüm üretebilmekteyiz."
"GENÇLİK AŞISI HYALÜRONİK ASİT İÇEREN BİR GÜZELLİK KOKTEYLİDİR"
"Gençlik aşısı hyalüronik asit içeren bir güzellik kokteylidir" diyen Yrd.Doç.Dr. Yüksek, hyalüronik asidin ciltteki kollajen üretimini harekete geçirerek yaşlanmaya başlamış hücrelerin yenilenmesini sağladığını ifade etti.
Uygulamanın cildin kaybolmuş nemini tekrar geri getirerek daha parlak, daha sıkı bir cilt görünümü sağladığına değinen Yüksek, "Hyalüronik asit ayrıca ince kırışıklıkların azalmasında da son derece etkilidir. Gençlik aşısı mezoterapisinin belirli aralıklarla en az 3 seans uygulanması gerekir. Yazın yoğun güneş etkisiyle gelişen yıpranmayı önlemesi, kışın da hava kirliliği ve soğuk nedeniyle azalan nemin geri kazanılmasında etkili olması dolayısıyla gençlik aşısını her mevsimde uygulayabilmekteyiz" dedi.
Gençlik aşısının cilt altına küçük iğneler yardımıyla verilebileceği gibi, daha konforlu ve acısız bir yöntem olan dermapenle de rahatlıkla tüm problemli cilt alanına uygulanabileceğini kaydeden Yüksek, işlemden sonra hafif bir kızarıklık dışında başka bir yan etki gözlenmediğini ifade etti.
"UYGULANAN GENÇLİK AŞISI UYGULAMASIYLA 30'LU YAŞLARDA GÖRÜLMEYE BAŞLAYAN YAŞLANMA BELİRTİLERİNİN ORTAYA ÇIKMASINI ÖNLEMEK MÜMKÜNDÜR"
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatoloji Uzmanı Yrd.Doç.Dr. Jale Yüksek, uygulama yapılan kişinin işlemden sonra günlük yaşantısına hemen dönebilmesinin büyük avantaj olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"20-30'lu yaşlarda cildimizde var olan hyalüronik asit maddesinin azalmaya başlaması ile ne yazık ki ince kırışıklıklar gelişmeye başlar. Bu yaş dönemlerinde uygulanan gençlik aşısı uygulaması ile 30'lu yaşlarda görülmeye başlayan yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkmasını önlemek mümkündür ve biz bunu koruyucu cilt bakımı olarak nitelendiriyoruz. İleri yaşlarda özellikle menopoz sürecinden sonra cildin neminin kaybedilmesi ile yoğun elastiyet kaybı yaşanmaktadır. Bu yaş grubunda parlak, ışıltılı bir cilt görünümü, boyunda, dekoltede, el üzerinde, kaz ayakları, dudak üstü ve diğer yüz bölgesindeki ince kırışıklıklar için doğallığı bozmadan gençleşmeyi sağlamak için gençlik aşısı önemli bir tercih olmaktadır."
Uygulama öncesinde uzman bir dermatolog tarafından muayenenin tercih edilmesinin gereğine işaret eden Yüksek, "Medikal estetik uygulamalarını mutlaka uzman bir doktor gözetiminde ve gerekli sıhhi koşulların sağlandığı bir klinikte yaptırmak son derece önemli" dedi.