Bugün, okurken az da olsa eğleneceğinizi düşündüğüm bir yazıyı kaleme almaya karar verdim. Genellikle komşu teyzelerden sıklıkla duyduğunuz sağlık tavsiyelerinin büyük kısmı, maalesef hurafelerden ibaret. Ancak bu tip tavsiyeleri öylesine küçük yaşlardan itibaren duyuyoruz ki; gerçek olmadıklarına inanmak, ihanet etmek gibi geliyor. Bu yazımın konusu, göz sağlığıyla ilgili doğru olduğunu sandığınız yanlışları içeriyor. Özellikle uykuya geçmeden önce kitap okumayı sevenler ve kendilerine ayırdıkları bu kısacık zaman dilimini bir dinlenme fırsatı olarak görenler, karanlık sayılabilecek ortamlarda bir şeyler okumayı alışkanlık haline getirirler. Siz de bunu yapanlardansanız, hayatınız boyunca en az bir kez, loş ortamlarda kitap okumanın gözlerinizi bozacağını söyleyen biriyle karşılaşmışsınızdır.
GÖZÜ KISIYORUZ
Loş ortamlarda bir şeyler okumanın göz üzerindeki etkilerini araştıran bilim adamları, çeşitli sonuçlar elde etmişler. Bu araştırmalar neticesinde, karanlık sayılabilecek ortamlarda bir şeyler okumanın; daha fazla odaklanmaya, doğal olarak da tekrarladığımız göz kırpma hareketinde fark edilir bir azalmaya, gözlerde kuruluk hissine ve uzun süre gözleri kısmaya sebep olduğu tespit edilmiş. Peki bu etkiler kalıcı mı? Yukarıda sıralanan etkiler, bir arada hissedildiğinde ciddi anlamda huzursuz edicidirler. Kalıcı hale gelmeleri, gerçekten yaşam kalitesinde düşmeye sebep olabilir. Bu etkilerin devamlılığını araştıran bilim adamları, tekrar ışıklı bir ortama geçildiğinde bu şikayetlerin ortadan kalktığını tespit etmişler.
KURULUK OLUŞUYOR
Karanlıkta bir şeyler okumanın gözlerde kalıcı etki bırakıp bırakmadığına dair yapılan araştırmaları yorumlayan göz hastalıkları uzmanları da aynı kanıda birleşmişler. Böylece bu davranışın gözleri zorladığı, rahatsız edici etkiler ortaya çıkardığı ancak bu etkilerin kalıcı olmadığı bir kez daha belirtilmiş. Bir başka bilim adamı ekibi, bu alandaki çalışmalarını detaylandırarak uzun süre karanlık ortamda bir şeyler okumanın gözde geliştirdiği kuruluk etkisinin, hali hazırda göz kuruluğu şikayeti olan Sjöngren Sendromu hastaları üzerindeki etkisini incelemişler. Karanlık sayılabilecek bir ortamda belli bir süre okuma aktivitesi gerçekleştiren bu hastaların görme kalitesinde, kayda değer bir düşüş olduğu saptanmış. Ancak araştırmanın ilerleyen safhalarında bu etkinin de geçici olduğu, yeniden aydınlık bir ortama geçildiğinde hastaların kişisel görme seviyelerine geri döndükleri belirtilmiş. Bu durumda, hali hazırda göz kuruluğu ve benzer şikayeti olanların, karanlık sayılabilecek ortamlarda bir şeyler okumamaları tavsiye edilebilir.
MİYOP İLERLEYEBİLİR
Karanlıkta kitap okuyan insanlar, daha net görebilmek için okudukları şeyi yüzlerine mümkün olduğu kadar yakın tutarlar. Bu konuda yapılan çalışmalara göre bu durum, miyop gelişimine sebep olmaz ancak hali hazırda miyop olanların hastalıklarının ilerlemesine yol açabilir.
GÖZLERİNİ ŞAŞI YAPANLARIN ÖYLE KALACAĞINA İNANMALARI SAÇMALIK!
Yaramazlık yapmayı seven çocuklar, birbirlerini korkutmak için gözlerini şaşı yapıp yüzlerini şekilden şekle sokarlar. Bu esnada civarda bulunan anneler, buna gerçekten inandıklarından mı, yoksa korkarak ağlayan diğer çocuğu kurtarmaya çalıştıklarından mı bilinmez, gözlerini şaşı yapmış olan çocuğa bunu yapmaya devam ederse öyle kalacağını söylerler. Şaşılık, sık rastlanan bir rahatsızlık. Dünya genelinde, insanların yüzde 2-4'ünde şaşılık olduğu tespit edilmiş. Doğuştan şaşı olunabileceği gibi ilerleyen yaşlarda kapılan bir enfeksiyon ya da beynin ilgili alanında gelişen bir çeşit tümörün de şaşılık oluşumunun sebepleri arasında olduğu gösterilmiş. Gözlerdeki şaşılık ve oluşma sebepleri hakkında araştırmalar yapan bilim adamları, bilinçli olarak gözleri şaşı yapmanın kalıcı şaşılığa sebep olduğuna dair hiçbir kanıta rastlamamışlar. Ancak araştırmalar sonunda, gözleri uzun süre bu halde tutmanın, ilgili kasları germesi sebebiyle ağrı ve bulanık görmeye sebep olduğu da ispatlanmış. Görme yeteneğinin verildiği bu organ, birbiriyle uyum içinde çalışan üç çift kas tarafından kontrol edilir. Bu kaslardan biri gözü sağa ve sola, ikincisi yukarı ve aşağı, üçüncüsü ise çapraz konuma getirme görevi görür. Gözleri şaşı yapmanın öyle kalacağına sebep olmasına inanmak, kolumuzu kaslarımız yardımıyla herhangi bir konuma getirdiğimizde öyle kalacağına inanmak kadar abestir.
GÖZLERİ OVUŞTURMANIN BİRÇOK ZARARI VAR
Birçoğumuz
gözlerimizi ovuşturmayı alışkanlık haline getiririz. Hatta küçük yaştaki çocukların bazıları bu davranışı tik sayılabilecek seviyede tekrar ederler. Toplum genelinde; tam olarak ne yaptığı, hangi göz fonksiyonuna zarar verdiği bilinmeden, gözlerini ovuşturan biri ile karşılaşıldığında sadece 'Yapma, çok zararlı' gibi kısa bir cümleyle engellenmeye çalışılır. Ancak bu kez ben de haklı olduklarını söyleyebilirim.
HASTALIĞI TETİKLEYEBİLİR
Bilim adamları bu ikazın gerekliliği konusunda birtakım araştırmalar yapmışlar. Literatürlere geçen bazı araştırma sonuçları, gözleri uzun süre ovuşturmanın çeşitli zararları olduğunu ispatlamış. Keratokonus adı verilen ve korneanın şeklinde birtakım değişiklikler oluşmasına sebep olan bir göz hastalığının tekrarlama sebepleri arasında, düzenli ve uzun süre göz ovuşturmanın olduğu belirtilmiş. Yapılan araştırmalarda dikkate alınan hasta şikayetleri, uzun süre ve azımsanmayacak bir basınçla göz ovuşturmanın migren sebeplerinden biri olabileceği belirtilmiş.
HÜCRESEL BOZULMALAR OLUŞUR
Bu konu, hasta verileri dışında deney hayvanları üzerinde de araştırılmış. Deneklerin gözleri beş dakika boyunca aralıksız ovuşturularak öncesi ve sonrasındaki veriler karşılaştırılmış. Beş dakika aralıksız ovuşturulan gözün, konjuktiva yüzeyinde hücresel bozulmalar olduğu tespit edilmiş. Aranızda bunu alışkanlık haline getirenleriniz vardır ve gözlerini çok daha kısa süre -belki birkaç saniye- ovuşturduklarını ve bunu yaparken ciddi bir basınç uygulamadıklarını söyleyebilirler. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, uyguladığınız basınç gözünüz tarafından iki katı kuvvette hissediliyor. Hatta bu etki, ilave davranışlarla 10 katına kadar çıkabiliyor.