Tıpta ve yaşamsal alışkanlıklardaki gelişmeler, 100 yaşına kadar yaşamanın eskiden düşünüldüğü kadar zor olmayabileceğini gösteriyor. 2000'li yılların başlarında yapılan değerlendirmelere göre; gelişmiş ülkelerde yaşam beklentisi ortalama 80 yıla kadar uzadı. Ancak halen gelişmemiş ülkelerde yaş ortalaması 40 yıla kadar düşebiliyor. Ülkemizde durum biraz farklı, son 20 yılda Türkiye'de ortalama yaşam beklentisi tam 10 yaş arttı (73), kadınlar erkeklere göre dört yaş daha avantajlı görünüyor. İkizler üzerinde yapılan bir araştırma; genetiğin ve çevresel faktörlerin önemini ortaya çıkarmıştır. Buna göre; çevresel faktörlere bağımlı olarak yaşam beklentisi tek yumurta ikizlerinde yüzde 20-30'lara kadar farklılık gösteriyor.
YAŞ SINIRI 80
Bu çalışmaların vurguladığı en önemli unsur ise 80 yaş sınırı. Bu araştırmaya göre; yaşam beklentisini 80 yaşın üstünde genetik, 80 yaşın altında ise çevresel faktörler etkiliyor. Bu sebeple çevresel faktörleri erken yaşlarda ne kadar düzenleyebilirsek, gelecekte o kadar daha sağlıklı olabileceğimizi bilmemiz gerekiyor. Genetik olarak toplumlarda ciddi bir değişiklik olmamasına rağmen çevresel faktörlerin değişimi ışığında 1870'lerde İngiltere'de yaşam beklentisi 44 yaş iken, günümüzde ortalama 80 yaş olmuştur. Bazı bilimadamları halen doğum esnasında tahmini yaşam beklentisinin 85 yaşı aşamayacağı yönünde. Şimdiye kadar genlerimizi kontrol edemediğimiz söylenirdi, artık bildiğimiz bir gerçek var, o da genlerimizi eğitebildiğimizdir. Değiştiremesek de bedenimizi nasıl etkileyeceklerine yaşam tarzımızla karar verme şansımız bulunuyor. Ancak genlerimizin, bedenimize ne olduğunun sadece yüzde 30'una karar verdiğini unutmayalım. Peki geriye kalan yüzde 70 kimin sorumluluğunda? Onun da sorumlusu çevresel faktörler ve alışkanlıklarımızdır.
TELEFON NUMARALARINI EZBERLEYİN
Yaşam süresini etkileyen çevresel faktörler ve çeşitli alışkanlıklar, bilimsel araştırmalarla tıp literatüründe yerini almıştır. Bu araştırmaların ışığında; hem 100 yaşına kadar yaşamanız, hem de o yaşta hayatın tadını çıkarabilmeniz için günlük yaşantınızda bazı düzenlemeler yapmalısınız. İşte edinmeniz gereken alışkanlıklar:
Beslenmenize eklediğiniz kırmızı besinler; tabağınızı daha renkli ve daha estetik göstermesinin yanı sıra 100 yaşına kadar yaşamanız için katkıda bulunur. Turpgillerden olan karalahana, sizi kansere karşı korur. İçindeki nitratlar da damarlarınızı gevşeterek tansiyonu engeller. Beslenme düzenindeki kırmızı renkli etleri ise hafta sonu mönünüze kaydırmayı ihmal etmeyin.
Günümüzde kullanılan cep telefonları, telefon numarasını ezberleme adetini tarihe bıraktı. Bu özellikler belki günlük yaşamınızı kolaylaştırıyor ama beyninizin işini pek kolaylaştırmadığı kesin! Her gün bir kere olsa dahi bir numarayı hafızanızdan hatırlayıp çevirin. Böylece sinir hücreleri arasındaki iletişim yolları pratik yapma imkanı bulur ve hafızanızın güçlü kalmasını sağlar.
MERDİVENLERİ KULLANIN
Topluma açık tuvaletleri kullandığınızda ilk sıradaki pisuar veya klozeti kullanmayıp daha ileridekine mi yöneliyorsunuz? Cevabınız 'Evet' ise, bilin ki yalnız değilsiniz, pek çok kişi sizin gibi davranıyor. Dolayısı ile bakteri yükü en fazla olan tuvaleti kullanarak hastalanma riskinizi artırırsınız!
Eklemleriniz ile ilgili bir probleminiz yoksa merdivenleri, asansöre tercih etmek daha sağlıklı bir karar olacaktır. Kalçanızı ve bacak kaslarınızı geliştirmek ve güçlendirmek için basamakları ikişer ikişer çıkmanızı öneriyoruz, yapamıyorsanız merdiveni iki sefer çıkın. Unutmayın ki bacak kaslarının sağlamlığı gelecekte kemik ve eklemlerinizin en büyük destekçisi olacaktır. Günde 15 dakika yürüyenlerin ömürlerine ortalama iki yaş ilave ettiklerini unutmayın.
Bedeninizin esnekliği genç kalmanız için olmazsa olmazlardandır. Esnemenin en iyi zamanı kasların ısınmış olduğu dönemdir, bu nedenle sıcak bir duş sonrası esneme etkilidir. Esneme hareketleri duruş yapınızı korur ve kas ağrılarını engeller.
HER GÜN BİR FİNCAN ÇAY KALBİNİZİ KORUR
Batılı ülkelerde bir İngiliz geleneği olarak bilinen siyah çay alışkanlığı, ülkemizde de çok yaygın. Bilimsel araştırmalara göre; kalp krizi sonrası her gün bir fincan çay içmek yaşam oranını yüzde 28 artırıyor. Ne dersiniz, Kraliçe Elizabeth bu yaşında sağlığını belki çaya borçludur. Ne duruyorsunuz, hemen içmeye başlayın!
Engel oluşturacak bir hastalığınız yoksa Aspirin hayatınızı kurtarabilir. Günde iki adet bebek Aspirini sizi bazı kanserlere karşı korur. Ayrıca mide ve bağırsak kanserine yakalanma oranını yüzde 40 azaltır.
BEDENİNİZİ ESNETMELİSİNİZ
Derin bir nefes alın, 10 saniye tutun ve sonra büzülmüş dudakların arasından üfleyerek boşaltın. Bu hareketle, akciğerlerinizdeki tüm hava boşluklarının açık olmasını sağlarsınız. Bu basit egzersiz günün herhangi bir saatinde yapılabilir ve akciğerlerinizin sağlıklı olmasını sağlar. Ayrıca güzel ve kısa bir antrenman olur. Yaşamak için oksijenin şart olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
Yukarıdaki hareketi yapmanız senede birkaç kilo vermenize sebep olacaktır. Bir dakikayı geçmeyen bu hareketi birkaç kez tekrar edin.
YEMEĞİNİZİ 20 DEFA ÇİĞNEYİN
Bir araştırma; az çiğnemenin şeker hastalığına sebep olma riski taşıdığını ortaya koymuştur. Bu riskten korunmak ve yediklerinizin lezzetine hakim olmak için lokmaları 20 defa çiğnemelisiniz. Eğer fazla geliyorsa az çiğneyin ama her lokmada çatalı masaya bırakın. Unutmayın, doyma sinyali 20 dakikada oluşuyor.
Patates cipsi, kurabiye veya başka bir şey yemek istiyor ve kendinizi alıkoyamıyorsanız, tabağınıza koyduğunuzun yarısını geri boşaltın. Bu daha az kalori almanızı ve daha hızlı kilo vermenizi sağlayacaktır.