Efe, şeker hastalığının dünyada en sık görülen endokrin sistem hastalığı olduğunu belirterek, "Diyabetin son yıllarda arttığını görüyoruz. Bunun nedeni ise obezitenin yaygınlaşması, daha rafine gıdaların alınmaya başlanması, sebze ve meyveler yerine fastfood tüketilmesi, ağırlıklı karbonhidratlı gıdaların alınması ile rafine şekerlerin tüketilmesidir" diye konuştu.
Bütün bunların kan şekerinin ve insülin hormonunun abartılı artarak kilo alınmasına neden olduğunu ifade eden Efe, zamanla insülin hormonuna vücudun yanıt vermeyerek şeker hastalığının meydana geldiğini anımsattı. Erişkinlerde görülen şeker hastalığının gözden kaçabildiğine dikkati çeken Efe, şunları bildirdi:
"Diyabetin, normalden fazla su içme, idrara çıkma sıklığındaki artış, iştahın aşırı artması ya da azalması, anlamsız kilo artışı veya kaybı, görmede bulanıklaşma, vücutta kaşıntıların ortaya çıkması, idrar yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkması en önemli belirtileridir. Bu belirtileri olan kişiler doktora müracaat ederek, açlık kan şekerini ölçtürmeli. Eğer kişide kan şekeri değeri 126 ya da üzerinde çıkıyorsa 8-14 saatlik açlığı takiben diyabet olarak tanı koymuş oluyoruz."
Hastalığın genelde 30 yaşından sonra görüldüğünü dile getiren Efe, dünyada yaşanan obeziteye paralel olarak, 10'lu yaşlarda bile insüline bağımlı olmayan, yaşam tarzı ve kilo fazlalığına bağlı erişkin diyabetlerinin görülmeye başlandığını vurguladı. Diyabetin tedavisinin temelinde beslenmenin önemine değinen Efe, şöyle konuştu:
"Kişinin yaptığı işe, harcadığı enerjiye paralel bir beslenme içinde olması gerekiyor. Karbonhidratlardan uzak durulması, beyaz ekmek yerine tam buğday ya da kepekli ekmek tercih edilmesi, egzersiz yapılması ve ilaçların saatinde ve önerilen dozda alınması lazım. Eğer şeker hastaları, diyetlerine uygun beslenir, ilaçlarını düzenli kullanır ve hiçbir sorun olmasa bile 3 aylık aralarla kontrolden geçerek gerekli önlemleri alırlarsa, çok uzun yıllar sağlıklı, güzel günler görürler. Hatta şeker hastaları bunlara dikkat ederek, pek çok diyabetik olmayan yaşıtlarından çok daha uzun ve sağlıklı yaşıyorlar."
Efe, diyabet hastalarının şeker yerine tatlandırıcı kullandığını bildirerek, şunları kaydetti:
"Diyabet hastaları, tatlandırıcılarda ölçüyü kaçırmaması gerekiyor. Bir takım eski grup tatlandırıcıların mesane kanserine yol açabildiği yolunda bilgiler vardı. Daha sonra daha güvenilir tatlandırıcılar çıkarıldı ama tabi tatlandırıcıların prospektüsünde güvenilir doz yani gün içerisinde diyelim ki 40 adete kadar tüketildiğinde bir zarar vermediğine dair bir güvence var fakat bu doğru değil. Yani günde bir 8-10 adeti aşmayacak şekilde tatlandırıcı kullandırabiliyoruz. Tatlı yapılmasında kullanılan tatlandırıcı grubunu da haftada bir gün sütlü tatlıda kullanabilir. Her gün tatlandırıcıyla tatlı yapmak, tatlandırıcının dozunu, çay ve kahveyle abartılı biçimde almak doğru değil. Bir takım şeylerin etkisi birikerek zaman içerisinde olumsuz sonuçları çıkabiliyor. Temkinli olunmalı."