Prof. Dr. Karaca, bazal hücreli, yassı hücreli kanserler ve melanoma olarak üç ana gruba ayrılan deri kanserlerinden melanomanın her yaştan insanda görülebileceğini, diğer iki türün yaş ve güneş maruziyetine bağlı olarak görülme sıklığının arttığını anlattı.
Deri kanserlerinde çeşitli risk faktörlerinin rol oynadığına dikkati çeken Karaca, "Kişinin beyaz tenli olması, deride yaşlılığı ve tamir mekanizmalarını etkilemesi nedeniyle sigara tüketimi, yaş, yaşam boyu toplam güneş maruziyetinin yanı sıra özellikle küçük yaşlardaki güneş yanıkları, deri kanserleri gelişiminde en önemli risk faktörleridir" dedi.
Güneş maruziyetine bağlı olarak hücresel hasara neden olan oksidatif ürünlerin oluştuğuna işaret eden Karaca, şöyle konuştu:
"Antioksidan ağırlıklı bitkisel beslenme, deri kanserlerine karşı önemli koruyucu tedbirler arasında yer alıyor. Deri kanserlerinde koruyucu yaklaşımın önemli rolü var. Bitkisel ve antioksidan ağırlıklı beslenen insanlar, hücresel koruyucu mekanizmalarının diğer insanlara göre daha güçlü olması nedeniyle deri kanserine ve yaşlanmaya karşı korunuyorlar. Söz konusu insan olunca birçok faktör işin içine giriyor olsa da bazı alışkanlıklarımız ve güneş maruziyeti kontrol edilebilir risk faktörleridir. Bitkiler, antioksidan kapasitelerinin yanı sıra güneşi filtreleme özellikleriyle güneşin deri ve genetik yapıda oluşturduğu hasarların tamirini kolaylaştırıyor."
"DOĞAL A VİTAMİNİ VE ANTİOKSİDANLARA DİKKAT"
Karaca, yeterli ve dengeli beslenmenin, birçok hastalıkta olduğu gibi deri kanserinden korunmada da önemli rolü bulunduğunu, günlük diyetlerde yapılacak küçük değişikliklerin sağlık açısından büyük farklar doğuracağını vurguladı.
Sebze ve meyve tüketimine ağırlık verilerek, vücudun antioksidan alımının artırılabileceğine işaret eden Karaca, şunları kaydetti:
"Deri kanseri gelişimini en az düzeyde tutmak için, temelde dikkat edilmesi gereken noktalar, kontrollü güneş maruziyeti, özellikle çocukların fiziksel veya kimyasal koruyucularla güneşten korunması, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların terk edilmesi, mesleki olarak güneş maruziyetinin kaçınılmaz olduğu durumlarda güneş koruyucuların kullanılması ve beslenmede hücresel koruyucu olan antioksidan gıdaların tüketilmesidir. A vitamini içeriğine sahip havuç gibi sebzeler, güneşi filtrelemesi açısından da özellik arz ediyor. Yeşil çay gibi içeceklerin antioksidan özelliği bulunduğunu biliyoruz. Ege Bölgesi'nde UV endeksinin yüksek olması ve yaşam tarzı nedeniyle deri kanseri görülme riski yüksek bölgelerimizden, bu dezavantajları yine Ege mutfağının zenginlikleriyle avantaja çevirmek mümkün olabilir."