EÜ Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Sabri Ercan, "Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Alt Tiplerinin Genetik, Nöropsikolojik ve Çoklu Beyin Görüntüleme Yöntemleriyle Değerlendirilmesi" konulu araştırma kapsamında, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan 200 çocuk ile 100 sağlıklı çocuğun genetik, nöropsikolojik test performansları ve beyin görüntüleme bakımından karşılaştırıldığını söyledi.
Araştırmanın en önemli özelliğinin, çeşitli branşların bir arada çalışması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ercan, şöyle konuştu:
"Çocukların psikiyatrik, nöropsikolojik, genetik ve beyin görüntüleme özelliklerinin bir arada değerlendirildiği dünyadaki ilk çalışmaya imza attık. Mayıs ayında dünyada kullanıma giren DSM-V tanı sistemi uygulanan çalışmada, 3 farklı MR görüntüleme yöntemi bir arada kullanıldı. DSM-V'de olabilecek değişimleri göz önüne alarak bu çalışmayı yapmış olmamız da oldukça ilginç. Ülkemizde öncü çalışmalar tekrarlanırdı. Dikkat eksikliği alt tiplerinin farklı bakış açılarıyla değerlendirildiği çalışma oldu. Dünyada ilk kez nöropsikolojik, genetik ve beyin MR bulguları aynı anda kullanılarak dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar incelendi."
Eyüp Sabri Ercan, hiperaktivite tiplerinin aynı beyin, genetik ile nöropsikolojik özellikleri gösterdiğinin düşünüldüğünü, konuya ilişkin kapsamlı çalışma yapılmadığını bildirdi.
Araştırmanın sonuçlarının, bilinenin aksine hastalığın farklı özellikler gösterdiğini ortaya koyduğuna dikkati çeken Ercan, şunları söyledi:
"Sonuçlar, bizim için de ilginç oldu. Gördük ki sadece dikkat eksikliği olan ancak hiç hareketliliği olmayan çocuklar, diğerlerinden çok daha yavaş ve reaksiyon zamanları çok daha geç. DRD4 isimli dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu geninin yapısının bu çocuklarda, diğer hiperaktiflerden ve sağlıklı kontrollerden çok farklı olduğunu tespit ettik. Sadece dikkat eksikliği olan çocukların beyninde görme merkezinde daha fazla aktivite oluyor. Bunu şu ana kadar dünyada hiçbir çalışma gösterilmemişti. Dışarıdan bakınca dikkat eksikliği olan çocukların hepsi aynı gibi görünüyor ancak dünyada ilk kez ortaya koyduğumuz bu çalışma, sadece dikkat eksikliği olan çocukların, diğer dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklardan son derece farklı olduğunu ortaya koydu."
Prof. Dr. Ercan, hastalığın genetik özellikleri ile nöropsikolojik testlerdeki farklılığını ortaya koyan araştırmanın, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun tedavisinde yeni çalışmaların önünü açacağına inandıklarını söyledi.
Araştırma ile katıldıkları 4. Dünya Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Kongresi'nden "En iyi araştırma ödülü" ile döndüklerine işaret eden Prof. Dr. Ercan, "Kongreye, 86 ülkeden 2 binin üzerinde araştırmacı katıldı. Araştırmamız, 500 araştırma içinden en iyi araştırma ödülü seçildi. Ödül, Türkiye için çok önemli, bizler için de çok gurur verici. Bir hastalığın yapısının, genetik özelliklerinin, nöropsikolojik testlerdeki durumunun farklılığının ortaya çıkarılması, aynı zamanda tedavi ve gelecekle ilgili beklentileri de farklılaştırıyor" dedi.
Prof. Dr. Ercan, otizmli ve hiperaktivitesi olan çocuğun, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaç tedavisine neden olumsuz yanıt verdiğinin genetik kökenlerini araştırdıkları "Otizmde Metilfenidata Yetersiz Yanıt: CES 1 Enzim Sisteminin Rolü Var Mı?" konulu araştırmanın da aynı kongrede ilk 37 araştırma arasına kaldığını kaydetti.