Medipol Üniversitesi Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Taşçı, meme kanserinin kadınlarda en sık görülen hastalıkların başında geldiğini söyledi.
Bu konuda son yıllardaki tıbbi gelişmeler sayesinde, hastalığın tespiti ve tedavisinde önemli ölçüde başarı elde edildiğini dile getiren Taşçı, her şeye rağmen hastalığa yakalanma riskinin yüksek olduğunu ve bu nedenle kadınların bu konuda tedbiri elden bırakmaması gerektiğini aktardı. Taşçı, hastalığın erken tespiti konusunda kadınların evlerinde bazı yöntemler uygulayabileceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bunların başında 'kendi kendine muayene yöntemi' geliyor. Bu yöntemi her kadın, kendi evinde rahat bir şekilde yapabilir. Bu yöntem, kanserin önceden görülmesinde ciddi öneme sahip. Kadınlar ilk başta, gözle kendilerini kontrol ediyor. Bir süre aynada göğüslerini gözlemliyor. Göğüs uçlarının normal bir duruşu var. Hastalık oluştuğu zaman bunların pozisyonu değişiyor. Her zaman aşağı bakan göğüs ucu, bir süre sonra yukarı dönebiliyor ya da içeri bükülmeye başlayabiliyor. Buna 'meme başı şaşılığı' diyoruz. Ayrıca göğüslerde geçmeyen yaralar, kanlı akıntılar, cildin fazla damarlanması, damarlarda genişleme, göğüs cildinin şişmesi gibi durumlar olabilir. Böyle durumları ciddiye almak lazım çünkü bunlar meme kanserinin habercisi olabilir."
Gözle takibin ardından elle muayene aşamasına geçildiğini aktaran Taşçı, şöyle devam etti:
"Bunun özellikle banyo esnasında yapılmasını tavsiye ediyoruz. Avuç içiyle, göğüsler dairesel hareketlerle kontrol ediliyor. Böylece kişi, göğsünün normal şekline alışmış oluyor. Bundan sonra da anormal bir değişim olduğu zaman bunu hemen fark edebiliyor. Ayrıca, bunları yaparken koltuk altlarına da mutlaka bakılması lazım. Koltuk altlarında bezelye, nohut, bazen de fındık kadar lenf bezleri olabilir. Bunları tespit eden kadınların hemen bir uzmana başvurması gerekir."
Taşçı, elle muayene yönteminin önemli olmasının yanında, daha çok başlamış kanserin tespitine yaradığını vurgulayarak, kendileri için asıl önemli olanın kanserin başlamadan tespit edilmesi olduğunu anlattı.
Hastalığının özellikle 40 yaşından sonra görüldüğüne işaret eden Taşçı, "Özellikle ailesinde, annesi ya da kardeşinde kanser olanlar daha sık kontrol yapmalı. Elle muayene yapan kadınlar, bununla yetinmemeli. Mutlaka röntgen kontrolü de yaptırmalı. Röntgen de kanserin daha erken tespit edildiği unutulmamalı" diye konuştu.
İki defa yakalandığı meme kanserini atlatmayı başaran Pembe Hanım Kanserli Hasta ve Yakınlarıyla Dayanışma Derneği Başkanı Nevval Sevindi de elle muayene yönteminin önemine değindi.
Hastalığa yakalandığı ilk andan itibaren, kendisini kadınlarda görülen kanser türleriyle mücadeleye adadığını belirten Sevindi, "Türkiye'deki bütün illerde, 10 binlerce kadını bilgilendirdik. Kendilerine meme kanseri ve elle muayene yönteminin önemi ile ilgili bilgiler verdik. 'Kendi kendine meme muayenesi' denilen yöntem, hayati önem taşıyor. Bu, yapılması çok kolay ve ciddi bir konu. Çok basit bir yöntem. Her kadın bu yöntemi öğrenmeli ve düzenli yapmayı alışkanlık haline getirmelidir. İyi ya da kötü huylu olsun, memedeki kitlelerin yüzde 80'i bu muayene yöntemi ile tespit edilmektedir" dedi.
Yöntemi, "Her kadının kendi memelerini sırası ile kendi elleri ile muayene etmesi" olarak tanımlayan Sevindi, "Amaç, her bir kadının erken yaşlardan başlayarak kendi normal meme dokusunu tanıması ve herhangi bir olagandışı değişikliği erkenden fark ederek bir sağlık personeline yönlenmesini sağlamaktır. Düzenli bir şekile yapılması durumunda, göğüslerdeki değişiklik hemen fark edilebiliyor. Kitle bir mercimek tanesi kadar bile olsa hemen tespit edilebiliyor. Bu da, hastalığa yakalanmada hayatta kalma oranlarının yüzde 90'lara çıkmasına ciddi katkı sağlıyor" şeklinde konuştu.