Yazıcı, Mart ayında 0-3 yaş bebek ayakkabıları ve bebek giysilerinde kimyasal riskler yönünden denetim yapıldığını 17 farklı marka ayakkabının 6 modelinde, 10 farklı bebek giysisinin ise 4 modelinde limitlerin üzerinde fitalat tespit edildiğini bildirdi.
Nisan ayında ise 3-12 yaş çocuk ayakkabılarında kimyasal risklerin incelendiğini söyleyen Yazıcı, "36 ayakkabı azo boyar ve fitalat testlerinden geçirilmiş ve güvenli oldukları tespit edilmiştir. Yine Nisan ayında tekerlekli çocuk arabaları ve yürüteçler denetlenmiştir. 150 adet çocuk arabasının tamamının güvenli olduğu, 62 adet yürüteçten 1 tanesinin ise güvensiz olduğu tespit edilmiştir. Nisan ayında ayrıca, çocuklar için risk oluşturabilecek yiyecek taklidi ürünlerle ilgili olarak denetimler yapılmış 105 farklı ürün incelenmiştir" diye konuştu.
Yazıcı, saydığı denetimlerde mevzuata aykırı bulunan ürünler ile ilgili olarak üretici veya ithalatçıları ile temasa geçilerek gerekli önlemlerin alınmasının sağlandığını vurguladı.
Mayıs ayında ise bebek karyolaları ve beşikler ile ilgili Türkiye'nin çeşitli yerlerinde denetimlerinin devam ettiğini ifade eden Yazıcı, "Bakanlığımızın kurulduğu 2011 yılı Haziran ayından bu yana piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerimiz aralıksız devam etmekte olup, her sene farklı sektörler seçilerek odaklanmış denetimler yapılmakta, söz konusu sektördeki yıllar içindeki iyileşme takip edilmektedir" dedi.
2011 yılı; Piyasa Gözetim Denetimi alanında birçok yeniliği başlattıkları bir yıl olduğunu ifade eden Yazıcı, "Örneğin, ilk defa 2011 yılında tüketici ürünlerinin denetimini gerçekleştirdik. Özellikle çocuklarımız için ciddi sağlık riski oluşturan tehlikeli kimyasallara yönelik denetimler yaptık" dedi.
2 Nisan 2011'de Bazı Tüketici Ürünlerinin Tehlikeli Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik Piyasa Gözetimi ve Denetimine İlişkin Tebliği yayınladıklarını ifade eden Yazıcı, "Bu tebliğ ile tekstil, hazır giyim, kırtasiye ve çocuk bakım ürünlerinde bulunan azo boyarlar ve fitalatlar gibi tehlikeli kimyasalların kullanımına kısıtlamalar getirdik" dedi.
Bu bağlamda, 2011 ve 2012 yıllarında kırtasiye, okul kıyafetleri ve çocuk giysilerine ağırlık verildiğini ve söz konusu sektörlerde toplamda 2011 yılında 44 bin adet, 2012 yılında ise 27 bin adet ürünün denetlendiğinin söyleyen Yazıcı, kırtasiye sektöründe iki yılsonunda uygunsuzluk oranının yüzde 54'ten yüzde 24'lere gerilediğini aktardı.
Bu yıl özellikle gözetim altına aldıkları sektörün bebek bakım ve banyo gereçleri olduğunu ifade eden Yazıcı, "Okulların kapanmakta olduğu ve yaz mevsimine girdiğimiz bu dönemde ise tüketicilerin ihtiyaç duyacağı ve yoğun olarak kullanacağı yüzme giysileri, yüzme yardımcıları, bisikletler ve bebek mobilyalarının denetimine ağırlık verilecektir" dedi.
Yılsonuna kadar dönemler itibari ile tüketicilerin ihtiyaçlarına paralel olarak denetimlerinin şekillenecek olup, okulların açılmasına doğru yine kırtasiye ürünlerine yönelik denetimler yapılacağını ifade eden Yazıcı, "Bu yılsonuna kadar gümrük ve ticaret denetmenlerimizin de göreve başlaması ile geçmiş yıllara nazaran daha etkili denetimler yapmayı ve sonuç almayı planlıyoruz. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak amacımız; halkımızın hem ekonomik menfaatlerini, hem de sağlık ve güvenliğini korumaktır. Tüketilen her ürünün güvenli olması hem bugün, hem de gelecek nesiller için son derece önemlidir. Biz bu güvenliği sağlama görevini çok önemli bir sorumluluk ve halkımızın bize bir emaneti olarak görüyoruz. Ne ürünün tanıtımında ne de içeriğinde, hiçbir aşamada, tüketicinin aldatılması kabul edilemez" dedi.
Yazıcı, politikalarının "güvensiz ürüne karşı sıfır tolerans", amaçlarının ise sadece güvenli ürünlerin dolaştığı bir piyasa oluşturmak olduğunu ifade ederek, "Bizim için tek bir güvensiz ürünün dahi piyasada bulunması kabul edilemez bir durum olarak görüyoruz" dedi. Yazıcı, açıklamasını şu şekilde tamamladı:
"Bu hedefe ulaşmak için hem tüketici, hem de üretici örgütleri ile işbirliği halinde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Piyasa gözetimi ve denetimi adına yaptığımız her şey, tüketicinin korunması içindir. Güvensiz ürün oranının yıllara göre düşmesinde, Bakanlık olarak kararlı bir şekilde konunun takipçisi olmamız, ara vermeksizin denetimlerimizi sürdürmemiz ve sektör temsilcileri ile geliştirdiğimiz olumlu diyaloğun rolü büyüktür. Bakanlık olarak piyasa gözetimi ve denetimi yaparken amacımız salt firmaların cezalandırılması değil; aynı zamanda sektörün eğitilmesi ve bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle sektör temsilcileri ile işbirliğine büyük önem veriyoruz."