Uzmanlar, özellikle aile öyküsünde meme ve yumurtalık kanseri tehlikesi olan kadınların yüksek risk taşıdığını belirterek, koruyucu mastektomi kararı verebilmek için hastaların mutlaka genel cerrahi, plastik cerrahi, tıbbi onkoloji ve tıbbi genetik uzmanları tarafından birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sühan Ayhan, meme kanserinden korunmak için her iki göğsünü aldıran ABD'li oyuncu Angelina Jolie ile gündeme gelen yöntem konusunda değerlendirmede bulundu.
Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu ve bilimsel verilere göre 85 yaşına ulaşan her 8 kadından birinde meme kanseri geliştiğini ifade eden Ayhan, aile öyküsünde meme kanseri bulunmasının sağlıklı kişilere oranla hastalığa yakalanma riskini artırdığına dikkati çekti. Ayhan, "Özellikle anne, anneanne ve kız kardeşlerde erken yaşta meme veya yumurtalık kanseri olması, BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonu varlığı ve memedeki süt kanalları içinde bulunan atipik değişiklikler sayılabilir. BRCA 1 ve 2 genlerinin saptanması durumunda, meme kanseri gelişme riski yüzde 60 ile 90 arasında artıyor" dedi.
Kişinin meme kanseri riski taşıyıp taşımadığının anlaşılabilmesi için genetik taramanın yapılabildiğine, ancak bunun oldukça maliyetli bir uygulama olduğuna işaret eden Ayhan, şöyle konuştu:
"Hekimin şüphelenmesi durumunda, kan örneği alınarak genetik laboratuvarlarında yapılan testlerin maliyeti 10 bin TL'yi buluyor. ABD'de bu testlerin bedeli, sigorta şirketleri tarafından ödeniyor. Ülkemizde ise bu testlerin ödenmesi söz konusu değil. Dolayısıyla her kadının bu testleri yaptırması mümkün olmuyor."
Meme kanseri gelişme riski yüksek olan kadınlarda, kanserle yüzleşmeden, çeşitli yöntemlerle korunmanın mümkün olduğunu anlatan Ayhan, anti-östrojen ilaç tedavisinin meme kanseri riskini azalttığını ve hastalıksız geçirilen süreyi anlamlı şekilde uzattığını söyledi. Ayhan, bunun dışında koruyucu amaçla yumurtalıkların alınmasının da BRCA gen mutasyonu tespit edilen kadınlarda meme kanseri oluşma riskini yüzde 53-68 oranında azalttığını ifade etti.
Koruyuculuğu en yüksek olan yöntemin ise "Koruyucu mastektomi" diye isimlendirilen cerrahi bir uygulama olduğunu anlatan Ayhan, mastektomi ameliyatı ile kadındaki memenin içinin tamamen boşaltıldığını belirtti. Ayhan, bu şekilde meme dokuları alındığı için kansere yol açabilecek riskin ortadan kaldırıldığını vurguladı. Yapılan operasyonların başarı oranının yüksek olduğuna dikkati çeken Ayhan, "Araştırmalar, 10 yıllık takiplerde mastektomi ameliyatının kadınları meme kanserinden koruma oranının yüzde 85-94 olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
Ayhan, koruyucu mastektomi kararı verebilmek için hastaların mutlaka genel cerrahi, plastik cerrahi, tıbbi onkoloji ve tıbbi genetik uzmanları tarafından birlikte değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Memenin boşaltılması sonrasında, meme kaybının yaşanmaması için plastik cerrahlar tarafından anında onarılması gerektiğinin de altını çizen Ayhan, bunun için silikon protezler kullanılabileceği gibi, karın veya sırt bölgesinden doku naklinin de yapılabildiğini kaydetti.