GÜLAR Müdürü Prof. Dr. Fatih Ali Canlı, gül yağının Osmanlı döneminde hekimlerce tedavi aracıyla kullanılan bir ürün olduğunu, eski kitaplarda da gül yağının ülser, ruh ve cilt hastalıkları ile ağız ve boğaz sorunlarını tedavi edici etkisinden bahsedildiğini söyledi.
Eşi ve kızında boğazda kronik iltihaplanma sorunu bulunduğunu belirten Canlı, ''Eşim ve kızım geleneksel olarak yapılan ve içerisinde gül yağı bulunan gül suyunu denedi. Bu ürün sorunlarına çok iyi geldi. Bunun üzerine eşim bana 'bunu gargara yapın' önerisinde bulundu'' dedi.
Bu gelişme üzerine gül suyundan gargara yapılmasını içeren proje hazırladıklarını anlatan Canlı, GÜLAR olarak SDÜ Tıp Fakültesi'nde gül suyunun bakterileri yok edici özelliklerini araştırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Canlı, ağızdaki 6 bakteri üzerinde yaptığı deneylerde yağı alınmamış gül suyunun 4 bakteri üzerinde etkili olduğunu ve gelişimlerini engellendiğini belirlediklerini dile getirerek, deneylerin başarılı olmasından ardından yağı alınmamış gül suyundan ''gargara'' yapmaya karar verdiklerini, ürünün patentini almak için de gerekli yerlere başvurduklarını bildirdi.
Gül yağının antibakteriyel özelliği bulunduğunun bilindiğini, ancak bu güne kadar gargara olarak kullanılmadığına dikkati çeken Canlı, şunları söyledi:
''Piyasada gül suyundan üretilen ve gargara olarak kullanılan bir ürün yoktu. İlk defa GÜLAR, Tıp Fakültesi ile çalışmalarını yaparak piyasaya sundu. Üzerinde çalıştığımız bakterilerden bazıları ağızda bulunan ve plak yapan bakterilerdir. Gül yağının çok güçlü bir antibakteriyel etkisi var. Bakterileri öldürmesinin yanında ağız ve diş eti kanamalarına iyi geliyor. Yüzde 100 organik bir ürün neden gargara olmasın dedik. İlk defa gül suyundan bu şekilde gargara yaptık.''
Prof. Dr. Fatih Ali Canlı, modern fabrikalarda yağı alınarak üretilen gül suyunun ise tedavici etkisi bulunmadığını, çünkü gül suyunda asıl tedavi edici unsurun gül yağı olduğunu vurguladı.