Uyurken, çalışırken, ailenizle vakit geçirirken sinsice sizi hedef alan bir salgın var! Bu salgına, hiç kimsenin hatta sizin bile bağışıklığınız yok! Peki, bu hastalık ne olabilir? Stres! Biz, stres altında yaşayan bir milletiz ve bunun da acısı çıkıyor. Herkesin stresinin artmasına neden olan birinci sebep; tabii ki ekonomi... Bir yılı aşkın süredir devam eden ekonomik kriz ve buna bağlı olarak artan işsizlik nedeniyle; birçok kişi ailesine bakmak için para kazanamama endişesi taşıyor. Tüm bu endişeler, nüfusun yarısının uykusunu kaçırdığından; uykusuzluk da ikinci bir salgın olarak karşımıza çıkıyor.
KAFAYA TAKIYORLAR
Bu durumdan da en çok kadınlar etkileniyor! İstatistiklere göre kadınlar; ekonomi, iş güvenliği, aile geçindirme ve sağlık problemlerini erkeklerden daha fazla kafalarına takıyor. Uzun süre devam eden kronik stres; kadınlarda kalp hastalığı, astım, arterit ve depresyonun da artmasına neden oluyor. Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre; stres seviyesi o kadar arttı ki, doktorlar muayeneye gelen hastalarının yüzde 90'ının hastalığının, stresle bağlantısı olduğunu söylüyor. İşte bu yüzden strese 'salgın' diyoruz!
SEVGİSİZ BİR HAYAT OLMAZ
Akut stres, bir sabah alarmınızın çalmaması gibidir. Kronik stres ise mutsuz evlilik, maddi sıkıntı, çocuklarla sorunlar içeren; gün be gün devam eden bir durumdur. Kronik stres ile başa çıkmanın yolları şöyle sıralanır:
Kendinize iyi bakın. Bu, en önemli adımlardan biridir.
Beş dakika sessiz kalmak şart. Bunu unutmayın.
Düzenli olarak egzersiz yapın. Herkesin bildiği gibi, bu muhteşem vücudumuzu hareket ettirmeliyiz...
Sevgiyi de eksik etmemek gerekiyor. Birilerine bağlanmak önemlidir... Yalnızlık öldürür, iletişim ise mucizeler yaratabilir.
Kahvaltı yapın, metabolizmanızı canlandırın. Kahvaltı, keyfinizi yerine getirecektir.
ŞEKER VE KAHVE GERİLİMİ ARTIRIYOR
Kimileri stresle çok iyi başa çıkarken, bazıları da bu konuda başarılı olamıyor. Dr. Öz, stres yönetimi için şu taktikleri öneriyor:
Kafein, içinde yaşadığınız karamsar tabloyu abartmanıza neden olur. Yani bir fincan kahve, sizi daha da stresli yapabilir.
Stresin artmasına sebep olan diğer yiyecek ise şekerdir. Bunun nedeni ise kortizol hormonudur. Kortizol; vücuttaki şeker seviyesini artırır. Stresliyken şeker yediğiniz zaman; bu şekerler birikerek, kırık cam parçaları gibi damarlarınızı mahvetmeye başlar.
Vücudun strese bağlı kortizol yükselmesiyle başa çıkabilmesi için C Vitamini vermek gerekiyor.
Endorfin, kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Endorfin salgısını artırmak için; egzersiz, meditasyon ve yoga etkili olur.
PEYNİR BAŞ AĞRISI YAPAR NANE YAĞI AĞRIYI KESER!
Üç tip baş ağrısı olduğunu belirten Dr. Öz, ağrıyı tetikleyen gıdalarla birlikte, rahatlık veren bitkileri de sıraladı:
Peynir: Peynirin içinde tramim bulunur. Tramim ise baş ağrılarını tetikleyen asitleri bol miktarda içerir. Migrenin en büyük nedeni de budur.
Ağır koku: Örneğin vanilya kokulu bir mum, baş ağrısına neden olabilir. Çünkü vanilya ağır bir kokudur. Baş ağrısı çekmek istemeyenlerin bu tarz kokulardan uzak durması gerekir.
Saç tokası: Saç tokaları derinizi çekip, saçlarınızın kopmasına neden olur ve saç derinizi gerginleştirir. İçine lavanta yaprakları koyduğunuz ılık suya batırılan saç bandı ise ağrıyı giderir. Lavantanın sakinleştirici özelliği rahatsızlığınızı hafifletir.
Acı biber: Acı biberin içindeki 'kapseyisin' baharatı, baş ağrısına çok iyi gelir. Biber yiyerek bu baharatı alabilirsiniz. ABD'de, biberin içindeki acı baharatı tuz haline getirip, burun damlası olarak hazırlıyorlar.
Nane yağı: Nane, baş ağrısının büyük ölçüde azalmasına yardımcı olan rahatlatıcı bir bitkidir. Şakaklara nane yağı sürülerek, bu ağrı kolaylıkla giderilir. Hiçbir yan etkisi de yoktur.
HER KADININ BU DÖRT AŞIYA İHTİYACI VAR
Geçtiğimiz aylarda domuz gribi aşısı yaptırdığını açıklayan Dr. Mehmet Öz; kadınların hayatını kurtaran dört aşıyı şöyle sıraladı:
Domuz gribi: Amerika'da yapılan bir ankete göre, yüzde 51'lik bir kesim H1N1'e karşı aşı olmayı düşünmüyor. Zaten halkın sadece yüzde 35'i düzenli grip aşısı oluyor. Hamileler, kronik hastalığı olan 18 yaş altı gençler ve çocukların bu aşıyı yaptırması gerekiyor.
KORUNMAYI SAĞLIYOR
TDAP: Tetanoz, difteri ve boğmacaya karşı ciddi şekilde koruyan aşıdır. Çoğumuz bu üç hastalık için küçükken aşı oluruz ama büyüdükçe bu hastalıklara karşı bağışıklılık sistemimiz zayıflamaya başlar. Boğmaca; yeni doğmuş bebekler için çok tehlikelidir ama yetişkinlerde daha sık görülür. Aşı sayesinde hastalık yok edilebilir.
Hepatit B: Kan ve cinsel yolla bulaşıyor. Yorgunluk, iştah kaybı, kas ve eklem ağrıları ve sarılık belirtileri ile kendini gösteriyor. Hepatit B nedeniyle hasar gören bir karaciğer, siroza yol açıyor. Hepatit B aşısı, yılda üç kere yapılıyor.
Varisella: Suçiçeği geçirdiyseniz, zona geçirme olasılığınız yüksektir. Bu aşı zonadan korur.
ÜÇ TİP BAŞ AĞRISI VAR
Gerilim tipi: Şakaklarda başlayan baş ağrısı...
Kolesterol tipi: Göz çevresinde etkisini gösterir.
Migren tipi: Başın belli bir bölümünde gelişir.