Eski İstanbul'da Ramazan gecelerinin vazgeçilmez bir parçası olan mahalle bekçileri, halk arasında "paspan" veya "pazvant" olarak bilinirdi. Bu bekçilerin görevleri, çarşı ve dükkânları süpürmek ve geceleyin dükkânların güvenliğini sağlamaktı. Ramazan'da ise önemli bir görevleri de mahalle halkını sahura kaldırmaktı. Bekçiler, davul çalıp mahalle halkını sahura kaldırırken aynı zamanda maniler de söylerlerdi.
MAHALLELİ İZLER BEKÇİ KENDİNDEN GEÇERDİ
Her mahallenin birçok bekçisi bulunurdu ve bunların başında bir bekçibaşı yer alırdı. Bekçibaşı, emrindeki bekçileri seçer ve mahallede görevlendirirdi. Bekçibaşılar, mahalle sakinlerinden topladıkları paralarla maiyetlerindeki bekçilere ücret sağlardı. Bekçiler, Ramazan ayında sahurda söyledikleri manilerle mahalle halkını uyanık tutarlardı. Bekçiler arasında davul çalmayı ve mani söylemeyi beceremeyenler olduğunda ise özel davulcu ve manici tutulur, toplanan bahşişler bu kişilerle paylaşılırdı. Mahalle sakinleri, bekçilerin davul çalarkenki gösterişli performansına hayranlıkla tanıklık ederlerdi. Bekçi, adeta kendinden geçer, bazen havaya davulu fırlatır, bazen ayak oyunlarıyla eğlenceli bir gösteri sergilerdi.
MAHALLE HALKINI TEMBİH'E ÇAĞIRIRLARDI
Bekçilerin diğer bir görevi ise mahalle halkını akşam vakti camiye çağırmaktı. Ramazan ayına yaklaştığında hükümet tarafından evlerin ve sokakların temizliğine özen gösterilmesi ve sosyal hayatın düzeninin bozulmaması için tembihnameler yayımlanırdı. Berat Kandili'nin yaklaşmasıyla birlikte, halka tembihat yapılması gerektiğinde mahalle imamları haberdar edilir ve bekçiler, akşam ezanına yakın sokaklarda dolaşarak herkese "Tembih var. Akşam camiye buyurun!" diye seslenirlerdi.