Salgın dolayısıyla bu yıl kalabalıkların hoş sohbetine şahitlik edemeyen bayram sofraları, geleneklerin sürdürülmesi ve bayram sevincinin yaşatılması için yine özenle hazırlanan çeşit çeşit yemek ve tatlılar ile donatıldı.
Bayramda daha da renklenen sofralar her ne kadar göze ve mideye hitap etse de karbonhidrat, yağ ve şekerden zengin içerikleriyle kalp damar ve hipertansiyon hastaları için tehlike oluşturuyor.
Ramazanda sıhhat bulan vücudun bayram ve sonrasında ağır yiyeceklerle imtihan edilmemesini öneren uzmanlar, kalp yetmezliği, kalp kapak yetmezliği, koroner arter hastalığı gibi kalp rahatsızlıkları bulunan ve hipertansiyon hastası olan vatandaşları tuz ve yağ oranı yüksek yiyecekler ile şerbetli tatlılardan uzak durmaları konusunda uyarıyor.
HAFİF YİYECEKLER TERCİH EDİN
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir, AA muhabirine, ramazanda hekiminin onayıyla oruç tutan kalp damar ve hipertansiyon hastalarının ramazan sonrası dönemde de öğünlerini hafif hale getirmeleri gerektiğini belirtti.
Bayramda güne hafif bir kahvaltı ile başlanıp devamında hafif bir akşam yemeği planlanabileceğini anlatan Özdemir, eğer diyabet ve tiroid gibi metabolik sorunlar da yoksa yemek vakitlerinin iki öğün şeklinde düzenlenmesinin az yemek yeme alışkanlığını kazanmada faydalı olacağını ifade etti.
Prof. Dr. Özdemir, geleneksel Türk mutfağının en özel yemeklerinin hazırlandığı bayram günlerinde yağ, tuz ve şeker oranı gözetmeden beslenildiğine işaret ederek, tuz tüketimini asgari düzeyde tutması gereken hipertansiyon hastalarını ise bu süreçte alacakları tuz oranına ekstra özen göstermeleri konusunda uyardı.
Hipertansiyon hastalarının tuzsuz olmak kaydıyla tüm besinleri az miktarda tüketebileceklerini söyleyen Özdemir, "Zeytin ve peynir gibi tuz oranı yüksek besinleri bir gece suda bekletip tuzunu aldıktan sonra yemeli, şalgam ve turşu gibi besinlerden ise uzak durmalılar. Vücuttaki sıvı dengelerini sağlamak için bol sıvı tüketmeleri de mühim. İlaçlarını ise reçete edildiği şekilde kullanmayı sürdürmeli ve doktorları önermedikçe ilaç düzenlerini değiştirmemeleri gerekiyor." dedi.
"KORONER ARTER HASTALARI YAĞ KONUSUNDA HASSAS DAVRANMALI"
Ramazan Özdemir, bayramda et tüketiminde de artış yaşanabildiğine değinerek, etin yağlı ve tuzlu olmasının kronik kalp hastaları açısından oluşturacağı riske dikkati çekti.
Kronik kalp hastalarının yemeklerin yanında önemli bir probiyotik olan yoğurt tüketmelerini öneren Özdemir, bu hastalarda hangi gıda tüketilirse tüketilsin yağ ve tuz miktarının minimum düzeyde tutulmasının en mühim detay olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Özdemir, kalp yetmezliği ve kalp kapak hastalığı olan kişilerin tuzsuz beslenmesi ve bol sıvı tüketmesi gerektiğinin altını çizerek, "Vücuda giren tuz oranı arttıkça kalp ve kalp kapak yetmezliği de artar, hastanın yaşamını tehdit edecek boyuta ulaşır. Koroner arter hastaları da tuz tüketimine dikkat etmeli, yağ konusunda ekstra hassas davranmalı, yemek porsiyonlarını da küçük tutmalıdır." dedi.
"ŞERBETLİ TATLILARDAKİ TEREYAĞ VE MARGARİNE MARUZ KALMAYIN"
Şerbetli tatlıların hamurunda tuz bulunduğu için kalp ve hipertansiyon hastalarına sütlü tatlı tercih etmelerini tavsiye eden Özdemir, şöyle devam etti:
"Tatlılarda iç malzeme olarak kullanılan fındık ve fıstık gibi ürünler de tuz içeriyor. Bu nedenle, hipertansiyon hastaları, porsiyon miktarına dikkat etmeksizin şerbetli tatlı tüketmemelidir. Ufak bir porsiyon tüketmeleri uygun olacaktır. Öte yandan, şerbetli tatlılardaki tuz oranı nedeniyle vücut su tutar. Bu durum kalp yetmezliği hastalarında olumsuz sonuçlara yol açabilir. Koroner arter hastaları da şerbetli tatlılarda kullanılan tereyağ ve margarine maruz kalmamalıdır. Yağ oranı yüksek bu besin maddesi koroner arter hastalarının yaşamını tehdit edebilir. Dolayısıyla 'Sütlü tatlı mı şerbetli tatlı mı?' denildiğinde sütlü tatlılar çok daha masum. Tuz içermediği ve yağ oranı minimum düzeyde olduğu için sütlü tatlıların tercih edilmesini öneriyoruz. Bunlar arasından sütlaç ve muhallebi iyi birer seçim olabilir."
Prof. Dr. Ramazan Özdemir, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bu bayramın diğerleri gibi geçmeyeceğini anımsatarak, herkesin kendi mutfağında pişen yemekleri tüketeceğini, bu nedenle hazırlarken yağ ve tuz oranlarını az seviyede tutmaları ve tatlı tercihini de sütlü olanlardan yana kullanmaları halinde herhangi bir sağlık sorunu riskiyle karşılaşmayacaklarını sözlerine ekledi.