Karantinaya bağlı yaşanan can sıkıntısı ve stresin özellikle karbonhidratlı gıdalara duyulan yeme isteğini artırdığını ifade eden Doç. Dr. Eskici, şöyle devam etti:
"Karbonhidratlı gıdaların tüketilmesi ise kişide özellikle iyi ruh hali ile ilişkilendirilen ve mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin sentezini artırdığından kişi kendini rahatlamış hisseder ancak serotonin seviyesini şeker içeriği yüksek hazır, rafine gıdalarla, hamur işleriyle yükseltmeye çalışmak, hem stres hormonu olarak adlandırılan adrenalinde dalgalanmalara neden olarak stres yanıtını kötüleştirir hem de istenmeyen ağırlık artışlarına neden olur." Bu nedenle serotonin içeren sağlıklı besinleri tercih etmenin önemine işaret eden Eskici, "Bulgur, nohut, hindi eti, balık, süt ve ürünleri, muz, ananas, erik, ceviz, fındık, kuru meyveler, ıspanak ve yumurta bu besinlerden bazılarıdır. Tatlı isteği, kuru meyveler, taze meyveler ve sıklığına dikkat etmek koşuluyla sütlü tatlılarla giderilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.
"KARANTİNA DÖNEMİNDE FİZİKSEL AKTİVİTE AZALIYOR"
Doç. Dr. Günay Eskici, karantina döneminde fiziksel aktivitelerdeki azalma neticesinde bazal metabolizma hızında düşüş oluştuğunu belirtti.
Oruç sırasında yaklaşık 15-17 saat süren açlık ve susuzluğun, metabolik hızın daha da düşmesine yol açtığını kaydeden Eskici, "Ramazan döneminde yeterli ve dengeli beslenilmediği takdirde bağışıklık sistemi zayıflamaya başlar. Bu sebeple Kovid-19'dan korunabilmek adına yaşadığımız karantina sürecine denk gelen ramazan ayı daha da bir önem taşımaktadır. Koronavirüs salgını sürecinde bağışıklık sistemindeki güçlülük, oruç tutarken de korunmalıdır. Oruç tutanlar için sahur ve iftardaki menü içeriği, iftardan sahura kadar olan zaman aralığında bol sıvı içilmelidir. Öğün yemeğimizi oluşturan yiyecekler, çok çeşitli besin gruplarından olan sebze, meyve, tahıl, et, yumurta, kuru baklagil, süt ve ürünlerinden oluşmalıdır." diye konuştu.
"SAHUR VE İFTARDA ÇİĞ SEBZE VE MEYVE TÜKETİLMELİ"
Kabızlık problemi yaşamamak için sahur ve iftarda çiğ sebze ile meyve yenmesi, haftada 2-3 gün iftarda kuru baklagil ve zeytinyağlı sebze yemeklerinin tüketilmesi tavsiyesinde de bulunan Günay Eskici, şöyle devam etti:
"Protein kalitesi yüksek besin kaynakları olan et, yumurta, süt tüketilmelidir. Protein kalitesi düşük olanlarda ise dengeli yemek karışımları yapılarak protein kalitesi yükseltilmelidir. Oruç tutma açısından riskli olan grupları vurgulamakta da yarar vardır. Bunlar, kalp damar ve yüksek tansiyon hastalığı olup ilaç kullananlar, diyabet hastaları, böbrek yetmezliği olanlar ve diyaliz hastaları, kanser tedavisi görenler, çocuklar, yaşlılar ve hamilelerdir."
"MUTLAKA SAHURA KALKMALI"
Doç. Dr. Eskici, oruç tutacakların mutlaka sahura kalkmaları gerektiğini söyledi.
Sahur menüsünün protein, karbonhidrat ve yağ içeren besinlerden oluşmasını öneren Eskici, "Uzun süreli tokluk sağlamalı, bağırsak hareketliliği için yeterli posa ve lif içermeli, gece uykusuna devam etmeyi zorlaştırmamalı, aşırı yağ ve tuzlu besinler tüketilmemeli, yeterli sıvı içermelidir." ifadelerini kullandı. Bu süreçte örnek alınabilecek menülerin kişilere göre değişiklik göstereceğinin unutulmaması gerektiğini kaydeden Eskici, "Günlük alınacak besin tüketim miktarlarında, karantina durumu göz önünde bulundurularak, karantinanın yaşantımıza girmediği dönemlerdeki iftarlara nazaran daha az tüketmeye özen gösterilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.