Piet Mondrian, Hollandalı ressam Pieter Cornelis "Piet Mondriaan" 1912 sonrası Mondrian. Theo van Doesburg tarafından bulunmuş De Stijl sanat hareketi ve oluşumunun önemli bir destekçisiydi. Temsili olmayan ve Neoplastisizm olarak adlandırdığı stili yaratmıştır. Bu stil beyaz zemin üzerine enine ve boyuna siyah çizgilerden ve 3 ana renkten oluşur. 1905 resimleri (The River Amstel) ile 1907'deki resimleri (Amaryllis) arasında Mondrian imzasının söylenişini Mondriaan'dan, Mondrian'a çevirmiştir.
Hollanda (1872-1912)
Ailesinin ikinci çocuğu olan Mondrian Hollanda, Amersfoot'ta doğdu. Soyu Hague'de 1670'ler kadar eski zamanda yaşamış Christian Dirkzoon Monderyan'a dayanır. Babası merkez okulların birinde başöğretmen olarak tayin edildikten sonra ailesi Winsterwijk'e taşınır. Mondrian sanatla çok erken yaşta tanışmıştır, yetenekli bir resim öğretmeni olan babası ve Hague sanat okulundan Willem Maris'in öğrencisi olan amcası ile birlikte genç Piet sık sık Gein nehrinin yanında çizim yapmıştır.
Katı bir Protestan eğitiminden sonra 1892'de Mondrian Amsterdam Sanat Akademisine girer. vasıflı bir öğretmen olabileceği görüldüğü için eğitimine öğretmen olarak başlar aynı zamanda hem eğitim görürken hem de resim yapmaya devam eder. Bu dönemki çalışmalarının çoğu natüralist ya da empresyonist çoğunluklu manzara resimleridir. Yerlisi olduğu vatanının yeldeğirmenleri, yaylalar ve nehirlerden oluşan bu kırsal görüntüsü başlangıçta Hague okulunun Hollanda empresyonist akımının da etkisiyle Piet'in resimlerine yansıdıktan sonra, kendi kişisel stilini ararken denediği akımlardır. Bu temsili resimler diğer farklı akımların Mondrian üzerindeki etkisini gösterir bunların içinde puantilizm ve fovizm'in canlı renkleri de bulunur.
Mondrian'ın resimleri her zaman onun ilgilendiği çalışmalarla yakından bağlantılı olmuştur.1908'de Helena Petrovna Blavatsky tarafından 19. yüzyılda ortaya çıkmış olan teozofi akımıyla ilgilenen Mondrian 1909'da Teozofi Topluluğunun Hollanda Bölümüne katıldı. Blavatsky'nin çalışmaları ve ruhani bir akım olan Rudolf Steiner'ın Antropozofi estetik görüşünün daha sonraki gelişimini yakından etkilemiştir. Blavatsky'e göre doğa hakkındaki bilgileri gözlemeye dayanan yollardan daha farklı bir şekilde elde etmek mümkün. Ve Mondrian'ın hayatının geri kalanında yapacağı çoğu çalışma bu ruhani anlayış üzerinde yapacağı arayıştan ilham alınarak yapılacaktır.
Mondrian'ın daha sonraki çalışmaları 1911'de Amsterdam'daki Moderne Kunstkring Cubism sergisinden derinlemesine etkilenicektir. Basitlik üzerinde yaptığı çalışmalarının etkisi Stiliven Met Gemberpof'un iki farklı versiyonunda belli olur.
Paris 1911-1914
1911'de Mondrian Paris'e taşınır ve adını isminden bir "a" düşürerek değiştirir bunu yapmasındaki amaç Hollanda'dan gidişine göndermek yapmaktır. Bu değişim 1907 öncesi yaptığı çalışmalarda fark edilir. Paris'teyken Picasso ve Braque'nin Kübizm stilinin etkisi Mondrian'ın hemen hemen nerdeyse tüm çalışmalarında belli olur. The Sea (1912) gibi resimlerinde ve daha birçok çalışmasında hala ağaçların simgeselliği kullanılsa da çoğunlukla Kübizm'de bulunan geometrik şekillerin resmini domine edişi artmıştır. Mondrian Kübizm'i resmiyle birleştirmeye hevesli olsa da Kübizm'i sanat yolculuğunda ulaşılacak bir yerdense "uğranılacak sakin bir liman" olarak gördüğü açıkça bellidir.
Paris 1914-1919
Kübistlerin aksine, Mondrian hala ruhani ilgilerini, sanatıyla birleştirmeye çabalıyordu. Ve 1913'de teozofi çalışmalarıyla sanatını birleştirerek temsili resimden son kaçını yapıyordu. 1914'te Mondrian ailesini ziyaret etmek için Hollanda'ya döndüğünde 1. Dünya savaşı çıkar ve bu dönemde Hollanda'da kalmaya zorlanır. Bu dönemde Laren'in sanatçı kolonisinde kalır ve Bart Ven der Leck ve Theo van Doesburg'le tanışır. Tanıştığı bu iki sanatçının ikisi de o zaman kendi kişisel sanat bakış açılarını aramaktadırlar. Van der Leck'in sadece ana renkleri kullanması Mondrian'ı yakından etkilemiştir. Van Doesburg'la birlikte, Mondrian De Stijl'i yaratmıştır, De Stijl'deki ilk makalesinde Mondrian kendi yarattığı neoplastisizm'i tanıtmıştır.
Mondrian 1917 ve 1918 yılları arasında "De Nieuwe Beelding in de schilderkunst" makalesini yayınlamıştır. Bu onun kendi sanatçı bakışını yazı olarak anlatmaya çalıştığı ilk denemesi olmuştur. Fakat Mondrian'ın bu teori üzerine yaptığı en iyi ve sıkça alıntı yapılan ifadesi H.P. Bremmer'e 1914'e yazdığı bir mektupta ortaya çıkmıştır.
" Çizgileri ve farklı kombinasyonlardaki renkleri düz zemin üzerine yansıtarak genel güzelliği en belirgin şekilde ifade etmek için kullanıyorum. Doğa bana ilham kaynağı oluyor beni diğer ressamlarda olduğu gibi farklı bir duygusal pozisyona sokuyor ve bu bana bir şeyler yapmamı tetikliyor. Fakat ben hala varlıkların en basit ve gerçek haline ulaşmak istiyorum ta ki onların özünü bulana kadar.
Enine ve boyuna çizgilerin hesaplamayla olmayan onun yerine farkındalık ile yaratılarak estetiğin en basit halinin uyumunu yansıtacağına inanıyorum ve bu uyum renkler eklenerek gerçek kadar güçlü bir sanat eseri haline getirilebilir."
Paris 1919-1938
1919'da savaş sona erdiğinde 1938'e kadar kaldığı Fransa'ya geri döndü. Sanatsal yeniliklerle dolmuş savaş sonrası Paris'inde Mondrian hayatının geri kalanında kullanacağı ona saf sanata ulaştıracak özgürlükçü bir ortam yakalamıştır. 1919 sonlarında Mondrian kurşun levha tabanlı resim çalışmalarına başlar ve 1920'da ona tanınmasını sağlayan stil yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar.
Bu stildeki ilk çalışmalarında kullandığı çizgiler daha ince ve siyah yerine gridir. Ve çizgiler aniden kesilmektense resmin köşelerine doğru gittikçe soluklaşmaya başlayan bir şekilde kullanılmıştır. Biçimler daha sonraki çalışmalarındakine göre daha küçük ve daha fazla sayıda kullanılmıştır. Ve neredeyse hepsi ana renkler, siyah ve gri renklerle boyanmıştır sadece bazıları beyaz bırakılmıştır.
1920 ve 1921 arasında Mondrian'ın çalışmaları asıl ve olgun şekillerine kavuşmaya başlamıştır. Artık daha sık ve daha geniş olan siyah kalın çizgiler şekilleri ayırmış ve oluşan şekillerin bir çoğu daha öncekine göre beyaz bırakılmıştır. Bu gelişim Mondrian'ın sanatındaki devrim olmamıştır bu gelişmeler onun resmini yavaş yavaş belirlese de Mondrian'ın stili yıllar ilerledikçe Paris'te ilerleyen yıllarda gelişmeye devam etmiştir.
1921'deki çalışmalarında siyah çizgilerin birçoğu (hepsi değil) tuvalin köşelerinden daha uzak çizilmiştir şekiller hala düzenini korusa da artık daha az renkli şekil kullanıp beyaz çoğunluk olarak kullanılmıştır.
Bu eğilimler Mondrian'ın 1920'nin ortalarında ürettiği "lozenge" çalışmalarda daha belirgindir "Lozenge" resimleri elmas şeklinde durmaları için 45 derece eğim verilmiş çalışmalardır. Bu çalışmaların en tipik örnekleri şu an Philadelphia Sanat Müzesinde sergilenen Schilderij No: 1 Lozenge With Two Lines and Blues (1926)'da bulunmaktadır. Bu resimler sadece iki siyah dikey çizgi ve mavi boyanmış üçgen sekilerden oluşur. Çizgiler tuvalin köşelerine kadar ilerlerken resim neredeyse başka büyük bir resmin parçasıymış etkisini veriyor.
Schilderij No. 1 belki de Mondrian'ın minimalizm anlayışının en belirgin örneği. Yıllar geçtikçe çizgiler resimlerde çizgilerin önüne geçmeye başlamıştır.1930 yıllarında Mondrian daha ince ve ikili çizgileri daha sık kullanmaya başlamıştır. İkili çizgiler Mondrian'ı özellikle heyecanlandırmıştır çünkü onların resmine keşfetmek isteyeceği yeni bir dinamizm getireceğine inanıyordur.
Duvar Çalışmaları
47 yaşındaki Piet Mondrian Hollanda'yı kuralsız Fransa için 1919'da ikinci kere terk etmiştir. Ve iki yıldır yazdığı Neoplastisizm'in ilkelerini aklında daha rahat bir şekilde ifade edebileceği bir stüdyo için bir kere daha terk etmek üzeredir. Stüdyo'nun bir takım hatalarını gizlemek için hızlı ve ucuz bir şekilde renkli geniş dikdörtgen parçaları kullandı. Daha küçük kare ve dikdörtgen kâğıt parçalarını kullanarak duvarlara yerleştirdi.
1943 sonbaharında 71 yaşında, Mondrian ikinci ve son evine taşındı ve yıllardır öğrendiği alçakgönüllü hayatı sanatıyla birleştirdi. Yüksek duvarları sehpalarda ve koltuklarda kullandığı şekilde beyaza boyadı. Bu son stüdyonun ziyaretçileri bir ya da iki yeni tuval gördü, fakat onları asıl etkileyen paradoks ve doğaçlama şekilde hem canlı hem sakin görünümlü şekillerdi, Mondrian'ın kendi söylediği gibi yarattığı en iyi alandı Trajik bir şekilde orada sadece birkaç ay kalabildi ve 1944 Şubat ayında akciğer iltihabından hayata gözlerini yumdu.
Ölümünden sonra Manhattan'daki arkadaşı ve sponsoru sanatçı Harry Holtzman ve bir başka ressam arkadaşı Fritz Glamer özenli bir çalışma sonucu 6 haftalık bir sergi sonrası Mondrian'ın belgeselini yayınladı. Stüdyo'yu dağıtmadan önce Mondrian'ın işini orijinal bir şekilde koruyup tıpkı orijinalinin benzeri şeklinde yerleştirerek Holtzman Manhattan Sanat Müzesinde iki kere sergilenmesini sağladı.
Ölümü
Piet Mondrian 1 Şubat, 1944'de akciğer iltihaplanması sonucu öldü.
Anısına 2 Şubat 1944 günü yapılan anma törenine 200 kişi katıldı.