Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında Mayıs 2010'da NGS (Nükleer Güç Santrali) kurulumuna yönelik "Hükümetlerarası Anlaşma" imzalanmış ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in katılımlarıyla 3 Nisan 2018'de santralin temeli atılmıştır. 62 yıl sonra gerçekleşen NGS hayali Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasında önemli bir adım sayılıyor. İlk ünite 2023'te sonraki üniteler ise birer yıl arayla devreye alınacak, tam kapasiteye de 2026'da ulaşılacak olan Akkuyu NGS toplam 4.800 MW (megawatt) gücünde olacak. Santralin inşası, işletmesi, işletmeden çıkarılması ve sökümü Rosatam firması tarafından yapılacak. İnşa alanının tahsisi, üretilen elektriğin ortalama yüzde 50 alım garantisi, yapım desteği ve lisanslama ise Türkiye'nin sorumlulukları arasında. Türkiye'nin kilowatt başı alım garantisinin 12,35 dolar/sent olan proje 20 milyar dolar yatırımla hayata geçirilecek.
Dünyada 31 ülkede yaklaşık 450 NGS elektrik üretmekte ve Türkiye'deki Akkuyu ile birlikte 56 adet NGS'nin inşaatına devam edilmektedir. Bu bağlamda dünyadaki nükleer santral dağılımına baktığımızda ABD'nin 99 reaktör ile birinci, Fransa'nın 58 reaktör ile ikinci sırada yer aldığı sıralamayı Japonya 42, Çin 39, Rusya 37, Güney Kore ise 24 adet ile takip etmektedir. Dünyadaki ilk 20 ekonomiye baktığımızda nükleer enerji kullanımının bu ekonomilerin yüzde 80'inde bulunduğu görülmektedir. Aynı zamanda petrol ve doğal gaz zengini ülkeler olan ABD, Kanada, Rusya, İran ve Meksika gibi ülkelerde nükleer santral bulunurken yüzde 75 oranında tükettiği enerjiyi ithal etmek zorunda olan Türkiye'nin enerji portföyünde bu kaynağın olmadığı görülür. Bu bağlamda Güney Kore ile benzer şartlara sahip olan Türkiye 1956'da Atom Enerji Komisyonu'nu kurmuş olmasına rağmen ilk NGS'nin temelini yeni atmıştır. Güney Kore'nin ise bugün 24 adet işletmede 4 adet de yapım aşamasında NGS bulunmaktadır. Güney Kore elektrik üretiminde yüzde 30 oranında yararlandığı nükleer enerjiyi ekonomik büyümesi için en uygun kaynak görmekte ve 2029'da kullanma oranını yüzde 70'e çıkarmayı planlanmaktadır. Benzer şekilde Türkiye'nin de bu enerji kaynağını devreye alması hem enerji çeşitliliğinin artırılması hem de enerji bağımlılığının azaltılması açısından oldukça önemli bir adımdır.
Dünyada nükleer enerji üretim ortalamasının yüzde 11 olduğu ve bu oranın örneğin Fransa'da yüzde 72, İngiltere, Rusya ve ABD gibi ülkelerde ise yaklaşık yüzde 20 civarlarında olduğu görülür. Aynı zamanda OECD ülkelerinde de nükleer enerji kullanımının yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 2023 hedefleri doğrultusunda ilk on ekonomiden biri olmak isteyen Türkiye'nin enerji talebini nükleer enerji gibi baz yükle çalışan santrallerden karşılaması büyüyen Türkiye'nin enerji talebini karşılamak ve enerjide yerlilik oranını artırmak açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye 2017'de yaklaşık 290 TWh (Terawatt saat) elektrik tüketimi gerçekleştirmiş, 2023'te bu miktarın 370-410 TWh'e ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye'nin ekonomik büyümesi enerji talebini artırmakta böylece yeni enerji santrallerinin devreye alınması gerekmektedir. Cari açığın ve dışa olan bağımlılığın azaltılması doğrultusunda doğal gaz ve ithal kömür kullanım oranlarının düşürülmesi için en uygun çözümün yenilenebilir ve nükleer enerji kaynakları olduğu görülmektedir.
Yıllık 35 milyar MWh elektrik üretecek olan Akkuyu NGS 2026'da enerji tüketiminin yaklaşık 450 milyar MWh olacağı düşünülürse Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 7-8'ini karşılayacağı anlaşılmaktadır. NGS yerine doğal gaz santrali tercih edilirse yaklaşık yıllık 8 milyar metreküp doğal gaz kullanılması gerekeceği, bu oranın da 2017 yılı doğal gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 16'sına tekabül edeceği görülmektedir. Akkuyu NGS yerlilik oranını artıracak ve uluslararası enerji fiyatlarının yükselmesinden dolayı enerji maliyetlerinin ekonomiye etkisini azaltacaktır. Elektrik üreten santrallerdeki yakıt maliyetlerine baktığımızda doğal gazın toplam maliyet içindeki oranının yüzde 80-85, kömürün yüzde 45-50, nükleerde ise bu oranın yüzde 10-15 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca çevre açısından doğal gaz ve kömür santrallerine göre sera gazı etkisinin oldukça düşük olduğu görülen NGS Avrupa'da yıllık 700 milyon ton sera gazının havaya salınmasını önlemektedir.
İşletme döneminde 3.500 kişinin istihdam edileceği NGS'nin yapımında 10 bine yakın insan çalışacak olmasının istihdama da olumlu yansıyacağı düşünülmektedir. Santralin 50 bin parçadan oluştuğu ve yerli sanayinin de bu süreçte etkin olacağı düşünülürse istihdama etkisinin daha fazla olacağı öngörülmektedir. 2017'de 37 milyar dolar olan enerji ithalatını azaltacak olan Akkuyu NGS Türkiye'nin enerji ithalatının ekonomi üzerindeki baskısını düşüreceği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Türkiye'nin milli menfaatleri gereği NGS gerek artan enerji talebini karşılanması gerekse yerlilik oranını artırarak cari açığın düşürülmesi açısından tarihi bir adımdır. Aynı zamanda Türkiye 2023 ve 2071 hedefleri doğrultusunda Japonya ile imzalanan ikinci nükleer enerji projesi gibi diğer projelerle emin adımlarla yoluna devam etmelidir.