2014'te Suriyeli muhaliflerle IŞİD güçleri arasında çatışmalara sahne olan ve devamında IŞİD'in muhalifleri alt etmesinin ardından örgütün dışarıya açılan sınır kapılarından biri haline gelen Tel Abyad kasabası YPG ve ÖSO unsurları tarafından bir yıl sonra, 2015 Haziran'da ele geçirildi.
ABD öncülüğündeki koalisyon güçleriyle koordineli olarak karadan YPG-ÖSO unsurlarının havadan da koalisyon jetlerinin katıldığı ve takriben bir ay süren harekatta çatışmalar Tel Abyad ile Haseke arasındaki bölgede yoğunlaştı. Tel Temir bölgesindeki şiddetli çatışmaların ardından Mebruka ve Suluk bölgelerinden de IŞİD püskürtülerek Tel Abyad'a girildi. Peki IŞİD'e karşı Rakka'nın kuzey kırsalında gerçekleştirilen bu ortak harekatın tarafları kimlerdi ve bu yeni gelişme ne gibi sonuçlar doğuracak?
YPG VE EĞİT-DONAT
IŞİD'e karşı ABD öncülüğünde oluşturulan koalisyonun YPG unsurlarıyla ilk teması ve iş birliği Kobane'de gerçekleşmişti. Tel Abyad harekatı ise bu iş birliğinin istisnai bir durum olmadığını gösterdi, ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde 'ortaklık' yapılabilecek bir unsur olarak YPG'yi diğer muhalif unsurlara tercih ettiği tezini güçlendirdi. IŞİD karşıtı koalisyon güçleri Tel Abyad ve Kobane'de yoğun hava saldırıları gerçekleştirmişken, Halep'te IŞİD'in muhaliflere karşı gerçekleştirdiği saldırılarda koalisyon güçlerinin istisnalar haricinde tarafsız kalması bu çerçevede değerlendirilebilir.
Görünen o ki Güney Suriye'nin aksine kuzeyde İslamcı grupların yoğun olması ABD'nin buradaki müttefik arayışlarını zorlaştırıyor. Kısa vadede durum böyle olsa da orta vadede bu ittifak ihtiyacını Türkiye ile birlikte yürütülmesi planlanan 'eğit-donat' programında eğitilecek birlikler ile bu birliklere entegre edilecek küçük ÖSO grupları karşılayabilir.
ABD'nin de isteğiyle IŞİD'e karşı Kobane ve Tel Abyad'daki savaşlarda YPG yanında konuşlanan ÖSO çizgisindeki unsurlara bu açıdan bakıldığında ABD'nin sadece YPG ile kurulacak bir ittifakın bölgede sağlıksız sonuçlar çıkarabileceğini öngördüğü söylenebilir. Zira Kürt kimliğini merkeze alan bir hareket olan YPG'nin IŞİD'e karşı savaşta Arap yoğun nüfusa sahip olan Rakka ve çevresinde ne kadar başarılı olabileceğine veya bölgenin yerel unsurlarından ne tarz tepkiler alacağına dair tereddütler bulunmaktadır.
YPG'nin daha önce Haseke bölgesinde bazı Arap aşiretlerle yaşadığı sürtüşmelerin yanında Tel Abyad harekatı esnasında kuzeydeki etkin İslamcı grupların YPG'nin bölgede etnik temizlik yoluyla demografik haritayı değiştirmeye çalıştığı suçlamaları YPG'ye karşı Arap unsurlardaki bakışa dair bir fikir verecektir. ABD'nin işlevsel bir müttefik olarak YPG ile koordinasyonu devam ettireceğini ve bunun yanında başta eğit-donat programı mezunu askeri birimler olmak üzere kendisine yakın ÖSO unsurlarını özellikle Tel Abyad ve Kobane sınır bölgeleri kullanılarak tekrar bölgeye sokabileceğini de olası bir senaryo olarak göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
OLASI SONUÇLAR
IŞİD için Tel Abyad'ın kaybedilmesi başta kaçakçılık gelirleri olmak üzere ekonomik kayıp anlamına gelmektedir. Ayrıca zaten Türkiye'nin son dönemde uyguladığı sınır politikalarıyla ciddi bir ivme kaybı yaşayan yabancı savaşçı akımının geçiş yollarından olan bir sınır bölgesi de böylece IŞİD'in elinden çıkmıştır. Yine de Kobane'deki yenilginin aksine IŞİD için Tel Abyad şimdilik çok büyük bir kayıp olarak gözükmemektedir.
Kobane'de hava saldırılarında verilen ağır kayıplardan ders çıkaran örgüt bu kez Tel Abyad savunmasında çok daha az sayıda savaşçı kullanırken bölgeden minimum kayıpla çekilmiştir. Tel Abyad'ın düşüşünden kaynaklanacak ekonomik kaybı ise muhaliflerin elindeki Azez kasabasını alarak gidermek isteyen IŞİD yaklaşık üç haftadır Savran ve çevresi başta olmak üzere kuzey Halep'te muhalif unsurlara saldırmaktadır.
Azez'in olası düşüşü Halep'teki muhaliflerin Türkiye ile doğrudan bağlantılarının kesilmesi manasına gelecektir. Muhalif güçlerin Idlib'den sonra Halep şehir merkezini de rejimin elinden almak için hazırlandığı yaz operasyonu öncesi IŞİD'in saldırısı sonucu ortaya çıkabilecek böylesi bir senaryo Suriyeli muhalif gruplar kadar Ankara'yı da rahatsız etmektedir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun IŞİD'in Azez saldırısının ardında IŞİD ile Esad rejiminin ortaklığının bulunduğuna dair açıklaması Ankara'nın endişelerinin birinci ağızdan dile getirilmesidir. ABD'nin YPG'ye hava desteği sağlarken IŞİD ile savaşan diğer muhalifleri bu destekten mahrum bırakması Ankara'nın ABD ile Suriye hususunda zaten var olan uyuşmazlığını daha ileri bir noktaya taşıyabilir. Hele ki Azez IŞİD'in eline geçer ve daha sonra YPG koalisyon desteği ile Azez ve Carablus gibi bölgeleri ele geçirmek adına bir hamlede bulunursa bu Washington ile Ankara arasında daha büyük gerilimlere yol açabilir. Eğit-donat programının Suriye'de bir geleceği olacaksa bu gelecek ABD-Türkiye ilişkilerinin Suriye politikasındaki uyumundan doğrudan etkilenecektir.