Türkiye, PKK'nın topraksızlaştırılma stratejisini Suriye'den sonra Irak'a da taşıyarak teröre sınır ötesindeki kaynağında müdahale etmeye devam ediyor. Siyasi kararlılığın askeri kapasiteyi harekete geçirdiği bu stratejinin Türkiye'nin milli güvenliğine sağladığı kazanımlar da görülmeye başladı. 2016 Ağustos'unda Fırat Kalkanı Harekâtı'yla (FKH) başlayıp Zeytin Dalı Harekâtı'yla (ZDH) devam eden süreç Suriye'de Fırat Nehri'nin batısında askeri ve siyasi hedeflerini büyük ölçüde gerçekleştirdi.
Türkiye, Suriye'de PKK ile mücadelesini mevcut harekât alanlarında sürdürmekle birlikte bu ülkenin geri gelen alanlarındaki terör örgütünün varlığına müdahale şartlarının olgunlaşması için kuvvet- zaman- mekân temelindeki stratejik değerlendirmelerine de devam etmektedir. Türkiye'nin harekât önceliği şu sıralarda Irak'taki terör unsurlarını odaklanmıştır.
PKK'nın temel motivasyonlarından birisi Irak'ta işlettiği terör kamplarının bulunduğu coğrafi alanda hissettiği hakimiyet duygusudur.
PKK silahlı eylem kapasitesini arttırmaya başladığı 1980'lerin ikinci yarısından itibaren Irak'ın kuzeyinde Sinat, Haftanin, Metina, Zap, Avaşin, Basyan, Kani Reş, Hakurk, Gara, Kandil ve Asos bölgelerinin büyük bir bölümünü insansızlaştırıp dağlık alanlar içinde onlarca geçici ve kalıcı kamplar kurdu. İndoktrinasyon, eğitim, lojistik ve eylem faaliyetleri için PKK'ya avantaj sağlayan bu bölgelerde Irak Merkezi Hükümeti ve bölgesel yönetim ise bir egemenlik kaygısı gütmedi. Öyle ki bu bölgeler PKK'ya destek veren ülke temsilcileri, örgüte müzahir siyasi partilerin temsilcileri ile uluslararası bazı basın/yayın temsilcilerinin PKK ile buluşma noktası haline geldi ve bu kesimlerce buraların özgün bir PKK alanı olduğuna dair algılar üretildi. Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinde şimdiye kadar yürüttüğü askeri harekâtlar bu bölgelerde PKK faaliyetleri üzerinde baskı yaratsa da terör örgütünün toprak kontrolü algısını tam olarak kıramadı.
PKK'nın Irak'taki varlığı bitecek
Suriye'deki ZDH'nin sonlarına doğru 11 Mart 2018'de başlatılan "Kararlılık Harekâtı" bugüne kadar Türkiye sınırından 80 kilometre güneyde bulunan Kandil'e yaklaşma istikametindeki alanın PKK unsurlarından temizlenmesiyle devam etti. Şemdinli'nin Gelişen köyünün güneyindeki alandan başlayan harekâtın ilk safhasında Kani Reş bölgesi PKK'dan temizlenip müteakibinde daha güneydeki Hakurk bölgesine el atıldı ve Kandil'e ilerlemek için güvenli bir hat oluşturuldu. İlerlemenin meskûn mahal ve ormanlık alanlarda yakın muharebe koşullarında kullanılan bir yöntemin dağlık arazi kesimine uyarlanan bir yöntemle sağlandığı görüldü. Sık birbirini himaye eden tepelikler, sık kayalıklar ve uçurumlardan meydana gelen karmaşık arazi arızalarını barındıran yüksek arazi kesimleri üzerinde "su/yağ damlası" olarak ifade edilen yöntem ile öncelikle bir merkezi bir harekât üssü oluşturulduğu, sonrasında merkezden çevreye bir açılma gerçekleştirildiği ve merkez ile çevre arasındaki emniyet ve destek kabiliyetleri optimize edilerek hem yakın mesafeli çatışmadaki risklerin azaltıldığı hem de merkezden çevreye bir alan hâkimiyeti sağlandı. Müteakiben en yakın stratejik noktaya da aynı yöntem uygulanarak alan hamiyetindeki genişlik ve ilerleme istikametindeki derinlik yaratıldı. Halihazırda birbirini Kandil'e ilerleme istikameti üzerinde himaye eden on bir farklı üs bölgesi vasıtasıyla Şemdinli'nin Gelişen Köyü'ndeki sınır hattından başlamak üzere Irak'ın Sidekan köyü arasındaki dağlık alanda 500 kilometrekarelik alan PKK'lı teröristlerden temizlendi ve Kandil'e nihai harekatın düzenleneceği ilerleri hatta yaklaşıldı. İlerleme esnasındaki hazırlık harekâtları Özel Kuvvetler, Komando Tugayları ve Jandarma Özel Harekât gruplarına bağlı seçkin taburlarla yapılmakta ve Topçu Bataryaları, taktik İHA/SİHA, Kara Havacılık ve Hava Kuvvetleri unsurları manevra birliklerinin ilerlemelerine sürekli olarak destek vermektedir.
PKK'lı teröristlerin bir kısmının Kandil dağlarında kalarak savunma tahkimatı yaptığı bir kısmının da başka Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgeye, Musul'un kuzeybatısındaki Sinjar Dağı'na, Duhok'un doğusundaki Gara bölgesine, Süleymaniye istikametindeki Asos bölgesine ve İran'a kaçmaya başladığı saha kaynaklarınca ifade edilmektedir. Bir kısmı İran sınırında kalan Kandil Dağı, TSK unsurları için yaklaşık 300 kilometrelik bir bölge hedefi anlamına gelmektedir. Teröristlerin Kandil Dağı'nda, Suriye'deki Burseya Dağı, Rajo ve Bülbül'deki savunma stratejilerine benzer şekilde ancak Kandil karasalındaki arazi özelliklerine göre uyarlayacağı beklenmektedir. Öte yandan PKK'nın ABD'nin PYD'ye verdiği yerden havaya silah sistemlerini de savunma sırasında kullanacağı beklenmektedir.
PKK artık ortak tehdit
PKK'nın Kandil'den çıkarılması süreci TSK'nın ileri harekâtıyla ilgiliyken terör örgütünün tekrar Kandil'e gelip yeniden tehdit oluşturmasını engellemek TSK'nın o bölgede etkin konuşlanmasıyla sağlanacaktır. Suriye harekât alanlarının aksine bu bölgede PKK'yla mücadele yerel ortaklarla değil bütünüyle TSK unsurlarıyla yapılmaktadır. Böylesine bir ortaklığa halihazırda Türkiye'nin değil PKK'nın yarattığı tehditten en çok zarar gören Irak'ın kuzeyindeki yerel unsurların ihtiyacı olduğu da görülmektedir.
Geçtiğimiz bir yıl içinde yerel ve bölgesel aktörler Türkiye'nin PKK ile başının ağrıtılıyor olmasının kendilerini de kanser edecek büyüklükte etki yaratacağını anlamış görünüyorlar.
Bununla birlikte IKBY alanından gelip Habur Sınır Kapısı'nda teslim olan PKK'lıların sayısındaki son günlerdeki artışın yerel aktörlerin terör örgütüne karşı tutumuyla ilgili olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Küresel tehdidin bölgesel rekabetten daha tehlikeli olduğunu anlayan İran da PKK'ya karşı benzer tavır içindedir. Kandil Dağı'nın kendi sınırları içinde kalan bölgesindeki köylerin boşaltılması, Serdeşt kentinin kırsalındaki PKK ile girilen çatışmaların Türkiye'nin Kandil harekâtına verdiği destek kapsamında görülmelidir. Irak hükümetinin PKK'ya olan tavrındaki netleşme de örgütün artık ortak bir tehdit haline getirildiğinin bir başka göstergesidir.
Kandil harekâtı PKK'nın Irak karasalındaki varlığını bitirecek ve bu gölgede örgütün yeniden var olmasını engelleyecektir. Irak'ta zaten sosyolojik bir taban olmayan PKK'nın Suriye'nin Fırat Nehri doğusunda ABD'nin himayesine sığınmaktan başka bir çaresi de kalmayacaktır. Adı PKK terörünü destekleyen ülkeye çıkan ABD ise Türkiye'nin PKK'yı Fırat'ın doğusunda bitirme kararlılığına Suriye'nin batısında olduğu gibi sessiz kalacaktır. Suriye ve Irak'ta etkisizleştirilen PKK Türkiye için doğrudan silahlı tehdit olmaktan çıkacaktır. Türkiye'nin sonraki PKK gündemi ise Avrupa'daki PKK olacak ve PKK ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişki PKK ile ABD arasındaki ilişki kadar sorunlaştırılmalıdır.