Gerçekleşmesi planlanan Afrin harekâtının Türkiye açısından önemini iki temel gerekçe üzerinden değerlendirmek gerekir: Bunlardan birincisi harekâtın Türkiye'nin terörle mücadelesindeki yeri, ikincisi de Ankara'nın bölgesel jeopolitik denklemdeki rolü. Bu bağlamda terörle mücadeleyi sınır ötesine taşımak ve DEAŞ sonrası Suriye güvenlik ortamında PKK'nın bölgesel aktör haline gelmesini engellemek için mevcut alternatiflerden en uygun olanı Afrin'de stratejik fiili bir durum yaratmakta görünüyor. Harekât mevcut durum ve riskler üzerinden değerlendirildiğinde jenerik bir senaryo sunmakta. Ancak durumun anlık faktörlerle her an değişebileceği ve harekâtın seyrinde etki yaratacağı beklenebilir.
Harekâtın kış şartlarında Afrin genelinde yaklaşık 2 bin km2'lik bir alanda, nispeten engebeli arazi koşullarında, kırsal ve yerleşim yerlerinde 5 bin civarındaki teröristin tahkimatlı savunma hatlarında hibrid terör unsurlarına dönük müşterek askeri harekât konseptine dayalı taarruzi bir şekilde gerçekleşeceği söylenebilir. Harekât birliğinin manevrasının mobil ateş gücüne sahip kara birlikleriyle bunlara eklenen yerel paramiliter unsurlarca, ateş desteğinin de karadan ve havadan sağlanacağı değerlendirilebilir. Harekâtın Afrin genelindeki PKK/ YPG'nin mevzilerine yoğun hava akını ve karadan ateş destek vasıtalarıyla başlayacağı ve kara çatışmalarının PKK/YPG unsurlarının esas savunma hatlarını teşkil eden Afrin'in doğusundaki Dikmetaş köyü-Minak Hava Üssü-Tel Rıfat kasabası ile güneyde Şeyh el-Hadid köyü-Cinderesi kasabası-Burj Abdullah köyü hattında yoğunlaşacağı beklenebilir. TSK ve ÖSO'ya ait kara unsurlarının eş zamanlı olarak doğu ve güney sektöründen PKK/ YPG savunma hatlarını yarmak suretiyle Afrin'in güney ve doğusunu kontrol ederek Afrin'i bütünüyle karadan tecrit edeceği değerlendirilebilir.
Riskler neler?
Müteakip safhada Afrin'in kuzey ve batısındaki sektörden TSK birliklerinin ileri harekâtıyla PKK/YPG unsurlarının Afrin merkezine çekildiği görülebilir. Bu safhadan sonra PKK/YPG'nin çatışmayı özellikle Afrin kent merkezinde kabul edeceği ve TSK ve ÖSO güçlerini sivil zayiata neden olmaya zorlayacağı beklenebilir. Öte yandan Afrin genelinde de EYP saldırıları, taktik silahlı terör saldırıları ve suikast gibi TSK ve ÖSO unsurlarına dönük terör eylemleri görülebilir.
Harekâtın başlamasıyla birlikte Münbiç'ten Fırat Kalkanı Harekât bölgesine, Malikiye-Kamışlı-Tel Abyad-Ayn el- Arab hattından Türkiye sınırındaki sınır güvenliği birliklerine PKK/YPG unsurlarınca saldırılar düzenlenmesi kuvvetle muhtemeldir. Suriye rejim unsurlarının Tel Rıfat-Zahraa hattında PKK/YPG unsurlarıyla iş birliği yapmak suretiyle TSK ve ÖSO birliklerinin ilerleyişini kesmek için manipülatif askeri girişimleri görülebilir. Harekâtın uzamasının Rusya'nın ve Suriye rejiminin Suriye hava sahasının kullanımıyla ilgili spekülasyon üretmesine de neden olabilir. Böylelikle Türkiye İdlib'de Heyet-i Tahriru'ş-Şam örgütüyle doğrudan silahlı angajmana girmeye zorlanabilir. Afrin'deki PKK sempatizanı sivil nüfusun harekât sonrasında istikrar ve asayişin sağlanmasına güçlük çıkartarak uluslararası kamuoyunda Türkiye'nin Afrin'deki varlığını sorunlaştırmaya çalışacağı beklenmelidir.
Hız, koordinasyon, yerel unsurlarla birlikte hareket etme becerisi ve beka tedbirlerindeki hassasiyet harekâtın başarısını belirleyecek temel faktörler olarak görülmelidir. Mevcut durum ve riskler göz önünde bulundurulduğunda harekâtın askeri hedefi şimdilik PKK/YPG unsurlarıdır ancak harekâtın ilerleyen safhalarında farklılaşan tehditlere angajman durumu da olasıdır. Afrin harekâtı Türkiye'nin terörle mücadelesi ve jeopolitik konumunu desteklemekte ve milli güvenlik tehditlerini bertaraf etmesi bakımından oldukça stratejiktir. Daha da önemlisi Afrin bölgesinde yaratılacak durumun sağlayacağı başarıdan PKK/YPG kontrolü altındaki diğer alanlara müdahale etmek için istifade edilebilecektir.