1 Kasım seçim sonuçları kısa bir araf döneminden sonra yeniden güçlü bir tek parti iktidarını doğurmanın yanında güçlü bir toplumsal talebe sahip olan demokratik yeni anayasa yapımı tartışmalarını da başlattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 30 Aralık'ta ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yapmış olduğu görüşme TBMM'nin halka sivil, evrensel demokratik değerlerle uyumlu yeni bir anayasa hediye etme umutlarını güçlendirmiştir. Görüşmede Anayasa Uzlaşma Komisyonu marifeti ile yeni Anayasa yapımı ve 12 Eylül yasalarının hukuk düzenimizden temizlenmesi üzerinde uzlaşılmış olması bu siyasal işbirliği atmosferinde bu sefer yeni anayasa yapımının gerçekleştirilebileceği konusunda iyimser olmamızı sağlamaktadır.
Anayasa yapımı önemli bir kamusal binanın inşasına benzetilebilir. Yetkililer çeşitli taslaklar üzerinde düşünerek binanın ne için yapılacağına, binaya neden ihtiyaç duyulduğuna, binanın nereye inşa edileceğine, binada hangi imkan ve alanların yer almasını istediklerine, binanın nasıl bir görüntüye sahip olacağına, binanın nasıl tasarlanması gerektiğine ve tüm bu sonuçlara nasıl ulaşılacağına karar vermektedirler. Bunun için de halka, binadan yararlanacak kesim olarak binanın tasarımı, planı, mevkii, maliyeti gibi hususlarda danışılmalıdır. Artık günümüz modern toplumlarında anayasanın meşruiyetini sağlayan en önemli hususlardan biri bu anlamda anayasanın tüm toplum kesimlerinin bir şekilde katılımı ile yapılmasıdır. Bütün siyasal grupların katılımı ile uzlaşmaya dayalı bir anayasanın meydana getirilmesi büyük önem taşır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bir televizyon programında yeni anayasanın yapımında en geniş mutabakatın sağlanması gerektiğini ve evrensel demokratik değerlerle uyumlu bir anayasanın yapılacağını ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Suudi Arabistan dönüşü ise yeni anayasa yapımında arama konferansları ile teklif edilen anayasa maddelerinin halka sorularak görüşlerinin alınacağı şeklindeki açıklaması katılımcı bir anayasa yapım metoduna başvurulacağını göstermektedir.