Başkanlık Sistemi konusunda ileri sürülen argümanlardan biri demokrasi ile yönetilen ülkelerin parlamenter, başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin de genellikle otoriter oldukları yönündeki iddiadır. Bu görüşe gerekçe olarak daha çok demokratik ülkelerin sıralamasını gösteren indeksler kullanılmaktadır. Dolayısıyla başkanlık sistemi ile ilgili tartışmalarda konunun bu yönüne değinmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Her şeyden önce, bütün hükümet sistemleri demokrasi ile bağdaşabilir niteliklere sahiptir ve her sistemde otoriterleşme ya da kilitlenme sorunu ortaya çıkabilir. Sıralama indeksleri oluşturulurken tek değişkene bağlı olarak ülkelerin sıralaması yapılmamaktadır. Örneğin Freedom House indeksinde demokratikleşme için; siyasal süreç, sivil toplum, bağımsız medya ve kamu yönetimi olmak üzere dört ayrı değişken grubu kullanılmaktadır. Dolayısıyla sıralamanın belirlenmesinde temel bir değişken olarak alınmayan hükümet sistemi faktörünün otoriterleşmenin tek kaynağı olarak gösterilmesi bilimsel olarak sorunlu bir yaklaşımdır.
İkinci olarak bu sıralamalarda referans gösterilen kaynakların çoğu, Soğuk Savaş döneminde Latin Amerika ülkeleri için geliştirilen ve Amerikan akademisinde hakim olan bir eğilimin ürünü olan çalışmalardır. Soğuk Savaş döneminde ABD'nin arka bahçesi olarak gördüğü bölge ülkelerinde ordunun siyasal hayata yapmış olduğu müdahaleler ve bu kaygılarla oluşturulmuş vesayet rejimlerinin doğurduğu sorunlar bir şekilde başkanlık sistemine havale edilerek sulandırılmıştır. Bu ülkelerde demokratik konsolidasyon süreci 90'li yıllardan sonra hayata geçirilebilmiştir. Tartışmalarda vurgu yapılan indekslerde, son yıllarda ülkelerin gösterdiği performansa bakıldığında bile sıralamalar üzerinden başkanlık sistemi ile otoriterleşme arasında doğrudan bir ilişki kurmanın ne kadar problemli olduğu görülmektedir. Örneğin, 2014 yılı Freedom House indeksinde Arjantin, Brezilya, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Panama, Peru 2 puan ile Şili, Porto Riko ve Uruguay 1 puan ile üst sıralarda yer almaktadırlar (1 en iyi - 7 en kötü). Dolayısıyla bu ülkeleri incelemek ve onların deneyimlerini dikkate almak demokrasi açısından bir geriye gidiş olarak da değerlendirilemez.