ABD Temsilciler Meclisi geçtiğimiz hafta İsrail'in nam salmış hava savunma sistemi "Demir Kubbe" için ek 1 milyar dolarlık ödeneği onaylayarak ikinci oylama için tasarıyı Senatoya gönderdi. Senatodan da rahatça geçmesi beklenen ve daha sonra Başkan Biden tarafından onaylanarak kanuna dönüşecek olan destek esasında Obama döneminde ABD ve İsrail'in üzerinde anlaşmış olduğu oldukça büyük bir savunma yardımı paketinin parçası. Yıllık bazda İsrail'e yapılan bu yardımlar bu sefer ABD Kongresinden oldukça tartışmalı bir şekilde geçti. Demokrat Parti içerisindeki daha liberal üyelerin son aylarda İsrail'e karşı daha sert bir tutum benimsemesi ve bu üyelerin İsrail'e koşulsuz desteği öngören geleneksel ABD dış politika normlarından uzaklaşması bunun en belirgin sebebi olarak gösterilebilir.
Esasında daha büyük bir hükümet fonlama paketinin parçası olarak tasarıya eklenen ödenek daha sonra Temsilciler Meclisinin Demokrat Partili yönetimi tarafından paketten çıkarıldığı için cumhuriyetçi üyeler tarafından Demokrat Parti üyeleri" antisemitizm" ile suçlanmıştı. Daha sonra Demokrat Parti içerisindeki Filistin kökenli üye Rashida Tlaib de tasarıya karşı söz alan tek üye olarak İsrail'i bir "apartheid" devleti olmakla itham etti. Demokrat Parti yönetiminin Demir Kubbe fonlarını daha büyük bir paketin parçası olarak meclisten geçirmek istemesi aslında tam da bu tarz tartışmaları önlemek için olsa da bu sefer başarılı olamadı. Böylece Temsilciler Meclisinde azınlık olan cumhuriyetçiler için demokratlara saldırma fırsatı doğmuş oldu ve Demokrat Parti içerisindeki çatlaklar da belirginleşti.
Tasarı her ne kadar 420 olumlu oy ile meclisten geçmiş olsa da ABD'deki "progresif" olarak adlandırılan siyasilerin İsrail ile aralarına mesafe koyma isteğinin daha net bir şekilde ortaya çıktığı söylenebilir. Tabii ki ana akım ABD siyasileri için İsrail'e dair değişen bir durumdan bahsetmek mümkün olmasa da demokratlar arasındaki liberal hizbin İsrail'e karşı daha şüpheci yaklaşması gelecekte bu tarz tartışmaların şiddetlenerek devam edeceğini gösteriyor. Demokrat Partinin daha genç ve daha liberal üyelerinin partinin geleneksel çizgisi olan İsrail'e koşulsuz destek savından sapması ve bu seslerin artık daha yüksek çıkması parti yönetimi için oldukça zor bir dengeleme politikasını gerektiriyor.
Biden gibi isimler her ne kadar İsrail ile ilişkilerde ABD'nin değişmeyen normlarını gütse de yeni akım bazı siyasilerin bu fikirlere oldukça uzak olduğu söylenebilir. Bu tarz fikirlerin Demokrat Partinin tavanında – Temsilciler Meclisi seviyesinde – zikredilmesi de İsrail mevzusunun artık ABD iç siyasetinde bir tartışma konusuna dönüştüğünün de belirteci. ABD'de rakip siyasi partiler – cumhuriyetçiler ve demokratlar – geçmişte İsrail'e sorgusuz destek sağlamak konusunda uzlaşsa da en azından bazı demokratlar arasında bu uzlaşının yitirildiği gözlemlenebilir.
Benzer bir durum Atlantik'in diğer tarafında İngiltere'de de vuku bulmakta. Geçtiğimiz haftalarda yıllık kurultayını İngiltere'nin Brighton şehrinde gerçekleştiren İngiliz İşçi Partisi delegeleri aynı şekilde İsrail'i bir apartheid devleti olarak adlandıran bir önergeyi kabul etmiş ve İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşimci faaliyetlerine son vermesini talep etmişti. ABD'ye nazaran İsrail karşıtı "progresif" siyasilerin artık ana akımda da temsil edildiği İngiltere'de yaşananlar aslında Batı siyasetinde oluşan yeni bir örüntüye işaret ediyor. İsrail'e dair tartışmaların tabulaştırıldığı ve özellikle de ABD için bir kırmızı çizgi olarak nitelendirildiği eski döneme nazaran artık Washington ve Londra gibi yerlerde İsrail karşıtı fikirlerin açıkça ve devlet yönetimine talip siyasiler tarafından zikredildiği belirtilebilir.
Bu durum her ne kadar ABD'nin kısa veya orta vadede İsrail'e desteğini kısacağına dair bir işaret olmasa da, İsrail mevzusunun ABD'nin içerisinde siyasallaşması iki ülke arasındaki ilişkileri gelecekte zorlayabilir. İsrail'in Kongrede etkin olan Yahudi kuruluşları vasıtasıyla ABD'nin seçim siyasetinde da önemli bir aktör olduğunu düşünecek olursak İsrail'e dair fikir ayrılıklarının iç siyasi tartışmaları alevlendirecek şekilde politize olması kaçınılmaz gözüküyor. Özellikle geleneksel ve liberal üyeleri arasında daha geniş bir dünya görüşü polemiğinin yaşandığı Demokratlar arasında İsrail mevzusunu da bu tartışmalara katılması kaçınılmaz. Öyle ki partinin progresif kanadındaki önemli isimler – örneğin Senatör Bernie Sanders – zaten açık bir şekilde ABD'nin İsrail politikasını revize etmesi gerektiğini düşünenler arasında.
Her ne kadar oldukça ana akım olan Biden'ın seçilmesi şimdilik böyle bir politika değişikliğinin yaşanmayacağını göstermiş olsa da demokratlar arasında yükselen seslerin İsrail yönetimini rahatsız ettiği de belirtilebilir. Öyle ki geçtiğimiz hafta İsrail'in mevcut Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve eski Başbakan Benjamin Netanyahu ABD Demokrat Partisi üzerinden bir tartışmaya girdi. Lapid, demokratların artan İsrail karşıtı tutumunu Netanyahu'nun hatalı politikaları sonucu ortaya çıktığını iddia ederken eski başbakanı ABD ile ilişkileri bozmakla suçladı. Bu konunun İsrail iç siyasetinde böylesi yer etmesi de demokratlar arasında artan İsrail şüpheciliğinin Tel-Aviv'i de huzursuz ettiği söylenebilir.
Demir Kubbe meselesinin de bir iç politika tartışmasına dönüşmesi gibi İsrail'in attığı adımlar artık demokrat kanat tarafından daha dikkatli bir şekilde izleniyor. İsrail için öngörülen daha uzun bir yardım takvimi olduğu için bu tarz tartışmalar ekseriyetle devam edecek gibi gözüküyor. Gün geçtikçe ivme kazanan progresif demokratlar İsrail ve ABD arasında gelecekte bir kriz konusu olmaya gebe.