Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BÜLENT TİMURLENK

Açaydım kollarımı gitme diyeydim

Yetenek avcısı İspanyol sportif direktör Monchi, Sevilla'daki ilk yılında Brezilya'dan kimsenin tanımadığı bir futbolcuyu imza attırdığında, sambacı takımı Bahia'da sol açık oynuyordu. Futbol tarihinin en iyi sağ beklerinden biri olmayı başaran Dani Alves, altı yıl sonra Endülüs bölgesinden Barcelona'nın yolunu tutarken bonservisine 35 milyon euro ödenmişti. Alves bu paranın hakkını verdi, Barça'da üç Şampiyonlar Ligi kazandı ve gün geldi tarihteki birçok futbolcu gibi kapının önüne kondu. Brezilyalı cebinde bonservisi Juventus'un yolunu tutarken, Katalan kulübünün yönetimine kızgındı. Vefasızlık değil de neydi ki bu... Dani Alves pes etmedi, İtalya'dan Fransa'nın yolunu tuttu ve PSG forması da giydi. Onun asistleri, paslarıyla kariyerinin zirvesine koşan Lionel Messi de bir gün Paris yolcusu olduğundan habersiz Barcelona'yı sırtında taşıyordu. Son dört yıldaki kötü transfer politikası sezonda milyar euro'ya koşan gelirlere rağmen Barcelona'nın Messi ile yollarını ayırmasına sebep oldu. Şimdi filmi geriye saralım. Futbol tarihinde kimler Barcelona'dan ayrılmak zorunda bırakıldı?

Maradona ve disiplin kelimesini aynı cümlede kullanmak zordu ama futbol tarihinin en yetenekli adamını dönemin başkanı Nunez gözünü kırpmadan Napoli'ye satmıştı. Bilbao Kasabı Andoni Goikoetxea tarafından acımasızca sakatlanan Maradona bir kupa finalinde aynı takım karşısına çıkınca tekme tokat kavga etmiş, Barselona'daki villasında bitmek bilmeyen partilerle kulüp yönetiminin sabrını sınamıştı. İpler koptuğunda kazanan Napoli oldu.
Barselona güzel şehir, Barcelona büyük kulüp, 100 bin kapasiteli Camp Nou bir futbol mabediydi. Herkes oynamak isterdi Barcelona'da ama herkes hak etmezdi elbette. Efsane İngiliz teknik adam Bobby Robson yönetimindeki Barça'da 49 maçta 50 gol atan 'harbi' Ronaldo'yu 24 milyon Euro'ya Inter'e sattılar. 2000 yılında Barça'da yılda bir milyon dolar kazanan Luis Figo, yeni kontratını üçe katlamak için Real Madrid kozunu kullanmak istedi. Barça, Luis Figo'yu hain ilan etti ama o dönemde koltuğunu kaybeden Başkan Nunez'in Portekizli yıldızı pisi pisine elinden kaçırmasına sözü yoktu.
Real Madrid, Figo, Zidane, Ronaldo, Beckham ile Los Galacticos 1 kadrosunu kurarken ezeli rakibinin karşısına Rivaldo ile dikilen Barcelona, Brezilyalı efsanenin de kontratını yenilemedi ve ona da Milan kapısı açıldı. Cruyff döneminin genç yıldızı Pep Guardiola, milenyuma girerken küstürülmüş, La Masia'dan yetişen Guardiola hava değişimi alıp İtalya'nın yolunu tutmuştu. Dillere destan alt yapıdan yetişen Fabregas ve Pique yıllar sonra bonservis ödenerek kulübe döndüler ama daha 18 olmadan ikisi de arka kapıdan firar edip Premier Lig'in yolunu tuttuklarında "Nereye gençler!" diyen yoktu.
Ronaldinho'nun göbeği, çalımlarından fazla konuşulur olduğunda Barça'daki vefasızlıktan nasibini almış Guardiola takımın genç teknik direktörüydü. Brezilyalı yıldızın ipi çoktan çekilmişti. Onunla birlikte takımı sırtlayan Samuel Eto'o ise Zlatan İbrahimovic transferinin para artı Eto'o'su olmuş, iki Şampiyonlar Ligi kazanmış Kamerunlu golcü hızını alamayıp ertesi sezon gittiği Inter'de Mourinho yönetimde bu kupayı bir daha kaldırmıştı.
Guardiola ile yıldızı barışmayan Zlatan İbrahimovic'e de sabretmedi Barça. Katalan teknik adam Yaya Toure gibi bir orta saha canavarını stopere çekmiş, alt yapıdan yetişen Busquets'e o bölgede forma vermişti. Messi bir yıl önce "Ayrılmak istiyorum" dediğinde Barça yönetimi, onun takımdaki en yakın arkadaşı Luis Suarez'i takımdan gönderme kararını çoktan vermişti. Luis Suarez gittiği Atletico Madrid ile şampiyon olurken, Dani Alves de 38 yaşında Tokyo Olimpiyatları'nda Brezilya ile altın madalya kazandı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA