Zinedine Zidane için Real Madrid’de işler pek iyi gitmiyor. Madrid ile üç kez üst üste Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Zidane, İstanbul’da Galatasaray ile oynanacak maça kadar koltuğunu koruyabilecek mi merak konusu
Real Madrid altı yıl önce Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında 3-0 kazanmış, kafası rahat gelmişti İstanbul'a.. Bir nisan akşamıydı. Galatasaray'ın 3-2 kazandığı, İspanyolların yarı finale çıktığı, Portekizli teknik adamın ise ecel terleri döktüğü bir akşam. O gün Real Madrid 11'indeki tek İspanyol futbolcu kaleci Diego Lopez'di. Altı yıl sonra, geride kalan haftada Real Madrid yine bir Şampiyonlar Ligi maçında kalesinde 3 gol görürken, kadrosunda sadece bir İspanyol futbolcu vardı, sağ bek Carvajal.. Rakip Paris Saint-Germain'de, Real Madrid'den daha fazla İspanyol futbolcu vardı: Bernat ve Sarabia... PSG 11'inde tek bir Fransız yoktu ama İspanyol devi Real Madrid sahaya iki Fransızla çıkmıştı. Birinin başında Fransız diğerinde Alman teknik adam ve Real Madrid'in 578 maç sonra rakip kaleye tek bir isabetli şut çekemediği 90 dakika...
Altı yıl önce Real Madrid, Galatasaray'ı eledikten sonra B. Dortmund duvarına çarptı yarı finalde. Bir Polonyalı Levandovksi'nin ilk maçtaki dört golünün altından kalkamadılar. O sezon sonunda Madrid'in etkili iki spor gazetesi Marca ve As, Real Madrid'in 'İspanyol kimliği'ni sorgulamaya başladılar. Raul, Morientes, Hierro, Guti nostaljisi sardı sayfaları. Başkan Florentino Perez büyük medya baskısı altında transfer politikasını değiştirdi. İspanyol gençleri transfer edecekti. O günden sonra iki star aldılar, biri Gareth Bale diğeri James Rodrigues. "Forması satmıyor" diye gözden çıkardığı Angel de Maria, geride kalan haftada Real Madrid'i yıkan PSG'nin Arjantinlisiydi. Transfer görüşmesini yapan babasının amatörlüğüne kızıp yolladığı Mesut Özil, Lizbon'da Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanmasına rağmen İspanyol gençlere sınıf atlatmıyor diye kızdığı teknik adam "Don Carlo" Ancelotti de akıllarda..
***
İki yıl önce aralık soğuğunda
Barcelona,
El Clasico'da deplasmanda 3-0 kazandığında, Santiago Bernabeu basın tribününde İspanyol gazeteciler, kadrosunda bu kez bir değil iki yerli oyuncu olan Real Madrid'de Zidane'ın gönderilmesi gerektiğini haykırıyordu. Kovacic'i Messi'nin adam markajına vermek ne demekti! O sezon sonunda Barcelona'nın ligi Real Madrid'in kaç puan önünde şampiyon bitirdiğinin ya da Real Madrid'in kaç İspanyol futbolcuyla oynadığının önemi yoktu çünkü
Zinedine Zidane, beş yıl önce yarı finalde kendisini kupa dışına iten B. Dortmund'un hocası
Jürgen Kloop ile açık olan hesabını kapatmış ve Liverpool'u finalde 3-1 devirmişti...
***
Hiçbir takımın iki kez arka arkaya kazanamadığı kupada üçleme yapan Zinedine Zidane için ülkesininin saygın dergisi
France Football "Zidane neyi değiştirdi?" manşetini attığı analizde Cezayir asıllı teknik adamın oyuna bir yenilik katmadığı, önde Bale-Benzema-Ronaldo arkalarında Casemiro-Kroos-Modric ile oyuncuların kariyerlerinin en verimli dönemlerine rastladığını yazdığında bunun haksızlık olduğunu söyleyenler de çok oldu. Zidane sıradışı futbolculuk kariyerinin omuzlarında yükselen karizmasıyla soyunma odasına hakim bir teknik adamdı. Şimdi France Football haklı mı çıktı?
Ronaldo artık yok, adamı denilen kaleci Navas, 3-0 kaybettiği PSG maçında Fransız takımının kalesindeydi, onunla otomatiğe bağlanan orta saha üçlüsü Modric-Casemiro- Kross, 2018 Dünya Kupası sonrası kayıplara karıştılar. Gözden çıkardığı ve mutlaka satılmasını istediği Gareth Bale ve Rodriguez soyunma odasında ona yan gözle bakıyorlar. Messi'ye adam markajı yapan Kovacic artık Chelsea'de. İlk döneminde forma vermediği için kızgın olan ve görevden ayrılınca "atış serbest" deyip Zidane'ı eleştiren Ceballos, bu yaz Avrupa Şampiyonası'nda fırtına gibi esmesine rağmen Arsenal'e sürgüne pardon kiralık gönderildi. Kaptan Sergio Ramos, Amazon Prime için çektiği belgeselin tanıtımının peşinde. 100 milyonluk Hazard'ın ağustos ayında yedi kilo fazlasının olması da ezeli rakip Barcelona'nın arkasındaki iki Katalan gazetesi El Mundo Deportivo ile Sport'un alaycı manşetlerinde ve Zidane'nın yerine üç aday var: Mourinho, Allegri, Raul...
Altı yıl sonra Real Madrid, yine Galatasaray'a rakip. İki takımda da yerli futbolcuların sayısı tartışılıyor... Mesele pasaportlar, yerli-yabancı değil ki... Mesele marş söylemek de değil, İspanyolların milli marşının sözleri yok... Mesele, takım olabilmek, soyunma odasını elinde tutabilmek... Çünkü futbolda bir düşersiniz; size tekme atan ayakların (rakip) sayısı, size uzanan el (taraftarınız) sayısından fazladır...