Kuşaklar boyu aynı mesleği yapan esnafın verdiği bir güven duygusu vardır, ne satıyor olursa olsunlar dükkanlarına girdiğimde bir huzur kaplar içimi. Duvarda aile büyüklerinin fotoğrafı asılıdır, bilirsiniz ki bu aile bu işin erbabı ve bir ömür değil bir asırdır yapıyorlar ve evet para yapan sattıkları ama asıl önemlisi esnaflık itibarları. Sanatkarlığı, zanaatkarlığı kuşaklardan kuşaklara aktardık ama söz konusu spor olunca almamız gereken çok yol var. Dede-baba-oğul milli futbolcu yok mesela spor tarihimizde.
Çocuklarının iyi bir eğitim alması için amatör ya da profesyonel spordan bir zaman sonra uzak durmasını isteyen eski futbolcuları da anlayabiliyorum. Vakti zamanında eğitimini bir noktada bırakmış bir çocuğun gelecekteki evladına verdiği sözdür "Oku ve adam ol" fikri. Baba yüreğidir anlarım ama sporda başarının sürekliliği için o güzelim esnaf aileler gibi kuşaklar boyu soyadının bayrağını taşıyacak sporcu ailelere de ihtiyacımız var.
Uruguaylı Diego Forlan, Meksikalı Javier Hernandez, Kuzey İrlandalı Warren Feeney, Mısırlı Hazem Emam, Slovak Vladimir Weiss ve Malta'dan Andre Schembri futbol tarihine dedeleri ve babaları da milli futbolcu olarak geçmiş isimlerdi.
ÜÇ KUŞAK FUTBOLCU
Onlara bir isim daha eklendi hafta içinde. İspanya'nın Arjantin'e tarihi bir hezimet (6-1) yaşattığı akşamda Marcos Alonso oyuna girdiğinde İspanyollar da kendi spor tarihlerinde yeni bir sayfa açtılar. Santander'li bir ailenin oğlu olan Marcos Alonso İmaz 1933 doğumluydu ve 22 yaşında İspanya-Fransa maçında ilk kez milli formayı giymişti.
Alfredo di Stefano ve Puskas'lı kadrosuyla 5 Şampiyon Kulüpler Kupası kazanan Real Madrid'in defansında değişilmez bir isim olmayı başaran dede Alonso, tarihin en iyi 90 dakikalarından biri olarak kabul edilen Real Madrid-E. Frankfurt (7- 3) maçında da sahadaydı. 158 kez Real Madrid forması giyen Marquitos, 1971'de futbolu bıraktı ve 2012 yılında 79 yaşında hayatını kaybettiğinde torununu Premier Lig'de izlemişti. Baba Alonso 1959 Santander doğumlu. Dede Alonso'nun oynadığı Real Madrid'de yetişti ama doğduğu şehrin takımı Racing Santander'de parladı. Madrid'e tekrar döndüğünde adresi Real değil Atletico Madrid'di. Barcelona 1982 yılında bonservisini almak için 150 milyon pesetas ödediğinde rekor diye not düştü İspanyol medyası.
DEDESİNİN TAKIMINDA
O rekoru birkaç hafta sonra kıran adam, Baba Alonso'nun 6 katı fiyata Barcelona'ya gelen Maradona'ydı. Baba Alonso, Katalan kulübünde kanatta forma giydiği yıllarda 11 sezonluk şampiyonluk hasreti sona erdi. İngiliz teknik adam Venables'in favori forvet oyuncusuydu ama o görevinden ayrılınca baba Alonso da kalmadı Barcelona'da ve tekrar Atletico Madrid forması giymeye başladı. 1991'de futbolu bırakan ve teknik adamlığa başlayan baba Alonso, son olarak 2008 yılında Endülüs ekibi Granada'yı çalıştırdı.
Babasını tribünden izleyemeyen Marcos Alonso, dedesinin efsane olduğu, babasının yetiştiği Real Madrid'de futbola başladı. Los Galacticos 3 projesi Ronaldo ve Benzema ile 2009 yılında start alırken, oğul Alonso kendini 19 yaşında İngiltere'de Bolton'da buldu. Fiorentina formasıyla Serie A'nın da havasını yaşadı ama asıl patlamayı Chelsea formasıyla yaptı. Oğul Alonso, 28 yaşında milli formayı ilk kez bu hafta sırtına geçirdiğinde dede-baba-oğul üçlemesi tamamlandı.