Camp Nou tribünlerinde 98 bin, ekran başında 800 milyon futbolseverin izlediği, 38 kamerayla çekilen, 600 gazetecinin izlediği yayıncılık tarihinde ilk kez 360 derece açılı tekrarların kullanıldığı El Clasico (Barcelona-Real Madrid) geride kaldı.
İspanyol futbolunun iki devinin amansız mücadelesinde Barcelonalı Jordi Alba ve Real Madridli Kovacic arasında yaşananlar ise dev maçın ertesine damga vurdu.
Zorlu maçların yüksek tansiyonunda birbirlerine sert müdahaleler yapmaktan kaçınmayan futbolcuların kimi zaman rakiplerinin psikolojisini bozmak için hakaret ettikleri bilinmedik şey değil. Bunu elbette utanç verici bir şekilde ırkçılığa taşıyanlar da yok değil ama her seferinde cezanın en büyüğünü alıyorlar.
Jordi Alba ve Kovacic arasında yaşananlar ise Alba'yı taca çıkartacak cinsten. Barcelona'nın sol beki, Real Madrid orta sahasında görev yapan Kovacic'e oyun içinde "Salak, önce İspanyolca öğren" dedi.
Çok değil, 1.5 yıl önce Madrid'e gelen 23 yaşındaki Kovacic'in İspanyolcasının akıcı olmadığı doğru ama Jordi Alba'nın da bir bilmediği vardı! Kovacic, ana dili dışında İngilizce, İtalyanca, Almanca biliyordu ve bu dillerde röportajları ertesi gün arşivlerden çıkınca Jordi Alba'ya da kendi dilinde utanmak düştü...
180
Camp Nou'nun ev sahipliğini yaptığı El Clasico, 180 ülkede naklen yayınlandı.
BİR KARİYER
Lapadan değil Lapadula
Milan kadrosundaki 17 yaşındaki kaleci Gianluigi Donnarumma ve 18 yaşındaki Manuel Locatelli'nin okul, idman tesisleri Milanello, San Siro Stadyumu ve evleri arasında süren hayatları birçok genç futbolcu için ilham kaynağı olurken, Milano kulübünde bir başka oyuncu da 'vazgeçmeyenler'in sembolü olmaya aday.
Sahnede de ve bazen futbol sahasında da şöhreti geç yakalar bazıları. Geçmişte golcü Luca Toni'nin vitrine geç çıktığı gibi Gianluca Lapadula da spor gazetelerinin manşetlerine çıkabilmek için 26'sını bekleyen santrforlardan. İtalyan bir baba ve Peru'lu bir annenin oğlu olan ve (kardeşi David de futbolcu) alt liglerde 17 yaşından beri ter döken Lapadula, hayallerine bu sezon kavuştu.
İki yıl önce üçüncü ligde 21 gol atıp şampiyon yaptığı Teramo'yu şike yapan başkanı yakınca, geçen yıl ikinci ligde Pescara'nın yolunu tutan Lapadula, 27 gol atınca, Milan'ın radarına girdi.
Lakabı Lapagol, pek orijinal değil ama bir diğer lakabı da Sir William. Alt liglerde çok savaşan bir santrfor olduğu için William Wallace'dan etkilenip ona bu lakabı takmışlar. Ceza sahası içinde golü koklayan, doğru zamanda doğru yerde olan, doğuştan golcü adamlar vardır ya, işte Gianluca Lapadula böyle bir adam. Lapadan değil Lapadula...
1
Gianluca Lapadula, Milan kulübünde bu sezon 1 milyon euro net kazanıyor.
BİR LİG
Bu ligde düşme yok!
Almanya ve bizim 18, Fransa, İtalya, İngiltere ve İspanya'nın ise 20 takımla oynadığı liglerin yanında daha kalabalık ve zorlu iki lig vardır Avrupa'da. İngiltere'de Premier Lig'in bir alt ligi Championship'de 24 takım 46 haftalık maratonda mücadele eder
İtalyanların ikinci ligi Serie B'de ise 22 takım vardır ve sezonun bitmesi ancak Haziran ortasını bulur. Arjantinlilerin iki yıldır 30 takımla oynattıkları lige selam çakıp Avrupa'nın en ufak ligine gidelim isterseniz. Lans's End Burnu'nun 40 km açığında Manş Denizi ile Bristol Kanalı arasında bulunan ve nüfusu sadece iki bin olan Scilly Adaları'nda 1962'den beri dünyanın en enteresan futbol ligi oynanıyor. Ligde küme düşme yok çünkü sadece iki takım var! Woolparck Wanderers ve Garrison Gunners takımları sezon boyunca 17 kez karşı karşıya geliyorlar. Garrison Field sahasında kasım ayından mart ayına kadar her pazar karşı karşıya gelen iki kulübün, lig dışında iki kupa finali de var! İki takımın da sorunu futbolcuların yaş ortalaması. Adadan eğitim ve çalışmak için genç yaşta ayrılanlar yüzünden futbolcuların büyük bir çoğunluğu 30'larının ikinci yarısında. Dünyanın en küçük liginin kupası da dünyanın en küçük kupası olmalı, öyle değil mi? Tasarımcı Christian Guerrini, sağolsun bunu düşünmüş...