İnsanlar önemli bir hastalığını ya da gebelikle ilgili aklına takılanları uzman doktordan önce Google arama butonuna soruyorsa, aradığı mekanı bulamayan kişi Google haritalardaki yol tarifine orada yaşayandan daha çok güveniyorsa, reklamveren Google trafiğinden gelen sonuçlara bakıp dağıtımı yapıyorsa artık yeni dönemin değerlerine daha dikkatle bakmak zorundayız.
Günümüzde pek çok haber sitesinin internet trafiği Google'dan geliyor. Bununla birlikte uygulamalardaki harita bilgisine Google desteğiyle ulaşıldığı düşünülünce sadece kullanıcıların değil, kurumların da patronunun Google olduğunu anlıyoruz. Kiminle arkadaş olacağımıza ya da neyi beğeneceğimize Facebook karar veriyor. Öyle ki arama verisinin yarattığı veri madeninin oluşturduğu değer her şeyin üstüne çıktı. Artık kullanıcıların ne aradığını bilmek gelir dağılımına karar vermek anlamına geliyor. Facebook, sahip olduğu Instagram ve WhatsApp uygulamalarının gücüyle bizi ailemizden, sevgilimizden ve eşimizden bile iyi tanıyor. Kimi tanıdığımız, neleri beğendiğimiz, damak zevkimiz, kızgınlıklarımız, aşkımız, nefretimiz, aldatmalarımız yani kısacası her türden bilgiyi elinde bulunduran bu güç kaynağını dijital dünyada ücretsiz kullandığımızı düşündüğümüz servislerden alıyor...
ABD ÜRÜNLERİNİN EGEMENLİĞİ
Tüm bu bilgiler ışığında dilerseniz biraz geçmişe gidelim ve günümüzde yaşadıklarımızın izlerini tarih sayfalarında arayalım. İlk ele alacağımız mevzu Marshall Planı! İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD'nin 3 Nisan 1948 tarihinde başlattığı Marshall Planı özellikle Batı Avrupa ve Asya'da komünizm tehdidine karşı uygulanan bir ekonomik plandı. İlk başta savaş sonrası yıkılan Batı Avrupa'nın yeniden ayağa kaldırılması için kullanılan plan ismini ise ABD Dışişleri Bakanı George Marshall'dan almıştı. Plan, Cumhuriyetçilerin Kongre'yi kontrol ettiği ve Demokratların Beyaz Saray'ı Harry S. Truman'ın başkanlığında kontrol ettiği Washington'da iki partinin de desteğiyle hayata geçmişti. Söz konusu plana göre 12 milyar dolar yani 2019 rakamlarıyla yaklaşık 130 milyar dolarlık bir destekten söz ediyoruz. İşte bu yardımlar aslında Amerikan ürünlerinin global anlamda egemenliğinin başlamasında kapıyı aralamıştı.
Öte yandan İkinci Dünya Savaşı sonrasında Marshall yardımını kabul etmeyen Ruslar ise Doğu Avrupa için Molotov Planı'nı uygulamaya koymuştu. Doğu Almanya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve yine eski Sovyetler Birliği ülkelerini kapsayan Molotov Planı komünist, Doğu Bloğu'nun ekonomik olarak yeniden inşasını öngörüyordu.
Peki, bir teknoloji yazısı için neden bu kadar gerilere, politik yardımlara gittik? İlk bakışta bu anlamlı bir soru, fakat şu an içinde bulunduğumuz dijital rekabet dünyasında yaşananların aslında savaş sonrası ABD-Sovyetler Birliği ekonomik planlarından pek bir farkı yok. Bu doğrultuda Çinli şirketlerin mobil servislerine de bu tarihi perspektiften bakarak yorumluyoruz.
ÇİNLİ ŞİRKETLERIN DİJİTAL PLANI
ABD'nin getirdiği ticari yasaklarla boğuşan Çinli teknoloji devi Huawei, Google servislerine karşı alternatifler üretirken birçok zorluk yaşıyor ve bu durum onların bireylerden çok kurumlara bağımlı olduğunu gösteriyor. Gel gelelim komünist Çin ileri adım atmaktan da geri durmuyor, bu da bize Çin'in hamlelerine bakınca "Yeni bir Molotov Planı etkisi mi söz konusu?" sorusunu sormaya götürüyor.
Peki, tüm ülkelerin bir araya gelip daha adil veri paylaşım kurallarını inşa etmesi düşünülemez mi? Kesinlikle, evet. İşte bu yüzden Huawei, verilerin kullanımıyla ilgili daha adil çözüm önerilerini en yüksek perdeden seslendirmeli. Huawei'in açıkladığı yeni mobil uygulamalara da bu kapsamda bakmak zorundayız.
Güncel olarak Ruslar arama motoru olarak Yandex, sosyal medya platformu olarak ise VKontakte, Ok.ru gibi mobil uygulamaları kullanıyor. Çinliler ise mesajlaşma için WhatsApp yerine WeChat, alışveriş için Amazon.com yerine Alibaba'yı tercih ediyor. Alibaba Türkiye'de Trendyol'u satın alarak pazara girerken, ABD menşeli Amazon ise kendi yatırımıyla girmeyi tercih etti. Kısacası rekabetin yine bizim topraklara da yansıdığı açıkça görülüyor.
SEKTÖRLERDE BAĞIMLILIK DERECESİ
Geçmişte Doğu ve Batı blokları arasında tercih yapmak durumunda kalan Türkiye bugün de benzer bir tercih aşamasında doğrusu... Mobil operatörlerin, yerel oyuncuların geliştirdiği servislere yönelmek bir alternatif. Diğer yandan medya, bankacılık, e-ticaret, sağlık gibi her sektörde Google ve Facebook verilerine mahkum kalmamız kısa sürede radikal kopuşlar yaşayamayacağımızın bir işareti. Öyle ki hemen her sektör bugün bu iki platforma ileri derecede bağımlı hale gelmiş durumda.
Tüm bunlara baktıktan sonra 20 yılda Google'ın patron olmadığı bir internet dünyasını hayal etmek bile çok zor. İşte Çin ve ABD arasındaki rekabete tarihi bir perspektiften bakmak bu yüzden şart. Son aşamada sormamız gereken soru ise şu: "ABD'li şirketlerin dijital egemenliğine karşı Çinli şirketlerin insafına mı bırakılıyoruz?"
BİZE HER YER ARTIK ARTIK ÇİN
Aslında Çinli Huawei, "Bize her yer Çin" diyerek yeni bir mobil ekosistem inşa ediyor. Huawei Mate 40 Serisi lansman etkinliğinde Huawei Mobil Hizmetler (HMS) ekosistemindeki yeni gelişmeler duyuruldu. Bu servisler ürünlerin de önüne geçti diyebiliriz. Etkinlikte küresel kullanıcılar için Huawei'in resmi arama motoru Petal Search ve Mate 40 Serisi'nin hareket kontrolünü destekleyen ilk navigasyon uygulaması olan Petal Maps tanıtıldı.
170'ten fazla ülke ve bölgede kullanılan Petal Search'de uygulamalar, haberler, videolar, resimler, alışveriş, uçuşlar ve yerel işletmeler dahil olmak üzere 20'den fazla kategoride arama yapabiliyor. 50'den fazla dili destekleyen Petal Search, kullanıcıların ihtiyaç duydukları bilgi ve hizmetleri kolay ve hızlı bir şekilde bulmasını sağlıyor.
Mate 40 Serisi'nin yapay zeka özelliklerinden yararlanan Petal Search, kullanıcıların görsel arama işlevi aracılığıyla fotoğrafları veya resimleri kullanarak arama yapmasına olanak tanıyor. Aynı zamanda insanlar, hayvanlar, bitkiler ve yer işaretleri gibi çok çeşitli nesneleri tanıyor.
Petal Maps is Huawei'in kaliteli ve kullanışlı haritalama ve gezinme aracı olarak 140'tan fazla ülke ve bölgedeki kullanıcılara konum izleme, harita görüntüleme, yol tarifleri ve gerçek zamanlı trafik güncellemesi gibi özellikler sunuyor. Petal Maps, 129 şehirde gerçek zamanlı toplu taşıma güncellemeleri sağlıyor ve İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca ve Mandarin dillerinde sesli navigasyonu destekliyor.
ÇİFT YÖNLÜ DEPONUZ HAZIR
USB bellekler, bilgisayar veya telefondaki girişlere göre hızla uyum sağlamaya çalışıyor. Eski ve yeni cihazları birlikte kullanmak için pratik çözüm arayanlara güzel bir çözüm var. Kingston çift yönlü, çift arabirimli USB flash bellek ailesine DataTraveler Duo modelini eklediğini duyurdu. DataTraveler Duo, daha yeni veya eski cihazlara sahip kullanıcılar için en üst düzeyde esneklik sağlıyor. DataTraveler Duo, dosyaları dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar ve mobil cihazlar arasında kolayca paylaşmak için hem standart USB Type-A hem de USB Type-C1 bağlantı noktalı çift USB konektörüne sahip. Çift arayüzlü bellek, 32GB ve 64GB kapasiteleriyle ekstra depolama alanı sunan ideal bir USB bellek olarak ön plana çıkıyor. USB 3.2 Gen 1 hızları kullanıcılar için belgelere, fotoğraflara, videolara, müziklere ve daha fazlasına kolay erişim ve aktarım olanağı sağlıyor. Çift kayar kapaklar ise kullanılmadıklarında konektörlere koruma sağlıyor.
ARAÇLAR 112'Yİ OTOMATİK ARAYACAK
Türk Telekom, Honda iş birliğiyle araç içi acil çağrı (eCall) sistemini hayata geçiriyor. Yeni nesil Honda araçlarda yer alacak Türk Telekom'un yerli eCall çözümü ile bir trafik kazası durumunda kazazedelerin bilinci kapalı olsa dahi araç, otomatik olarak 112'yi arayarak kazanın konumu, yönü gibi bilgileri İçişleri Bakanlığı tarafından kurulan eCall Acil Çağrı Merkezi'ne iletecek.
eCall sisteminde araçların içinde gömülü olarak bulunacak SIM kartlar gelecekte sadece kaza anında yardım çağrısı göndermekle kalmayacak, aynı zamanda sürücülerin hayatını kolaylaştıracak bağlantılı çözümler için de kullanılacak. Araç içi internet başta olmak üzere canlı trafik verisinin gösterildiği navigasyon sistemleri, sürüş performansı raporlama, arıza bildirimi gibi pek çok ek özelliği yakın gelecekte yeni nesil araçlarda tecrübe etmeye başlayacağız.