Gerçekler yakıcıdır, bazen uyanmak sinir eder insanı...
Tıfılken boşuna bağırmışız "Ne mutlu!" diye. Göz yaşları içinde çığlık çığlığa okuduğumuz şiirler. Hepsi bir örtbasmış bize. Uyanmayalım diye vermişler lafı güzaf milliyetçiliği damardan. Gözümüz açılmasın diye militarist bir solculuğu zerk etmişler kalçadan.
Afyonu esas o zaman yutmuşuz! Dilimizi almışlar elimizden, kendi kültür devrimlerini yaptırmışlar bize. Dedelerimizin mezarlarına ecnebi olmuşuz, ne güzel!
Din diye aşkı alınmış, asık suratlı bir aksisedayla oyalamışlar bizi. Mezhep mezhebe Müslüman Müslümana düşmansa, en iyisi o işte!
Ellerini ovuşturmuş Rockefeller, kadeh kaldırmış Kraliçe.
Ah demişiz mösyö, bak hepsi hayran bizim liderimize!
Dev heykeller yaptık diye göğsümüzü gere gere dolanmışız.
Varlığımız, Batının varlığına armağan olmuş. Kendimizi kandırmışız onca yıl. Bunca yalan. Yazık olmuş bize.
Nihayet bir gerinme, bir kendine geliş fakat!
Uluslararası komplolara -açık konuşalım- dünyanın gördüğü en tehlikeli, en organize örgütün darbesine çıplak göğüslerimizle karşı koymuşuz. Jetlere kafa atan deli-yüreklerin ülkesindeyiz. Elhamdülillah.
Lakin tepemizdeki uydudan bakıyor birileri! Bunu da unutmayalım. Birbirimize bu kadar gaz vermeyelim, onu diyorum. Bu Bilderberg'dir, NATO'dur bildiğimiz gibi değil, yeni öğreniyoruz. Plan program kim bilir kaç yüzyıllık?
Bizim de bir imparatorluğumuz varmış -dürüst olalım- kendi ellerimizle dağıtmışız. Aha şimdi kuralı koyan daima Amerika! Yeni imparator o. Sür-egoist bir yapılanma. Kütüphaneleri, bilgiyi ve "marifeti" elinde toplayan.
Yani marifeti yeniden Doğuya taşımadıkça, topraktaki tohumu sulamadıkça hepsi fasarya. Gerçekleri görmeliyiz. Ergen haller gençlikte, o da belki saçları rüzgarlara verirken mantıklı. Bu yaşta o haller çekilecek dert değil.
Beyazlar, seçkinler, Kemalistler, Kürt- Türk solcular filan hepsi Batıdan, onun kurallarından memnun. Öyle kalsın istiyorlar.
Zenciler, Karakafalar, şu ve bu şekilde yerli olanlar ise oyunun kuralları yeniden düzenlensin demekte. Hattı zatında seviyeli bir ilişki peşindeyiz. İlla ki bir ilişki. Başka çare yok küresel hayatta.
Bir ayağa kalkış, bir silkiniş var, evet.
Deniyor ki yenilgiden bu yana asır geçti. Artık yeter. Bizi eskisi gibi tokat manyağı yapamazsın! Böyle deniyor. Haklıyız...
Büyük bir cesaret gösteriyoruz. Bir tek baskı altındakiler anlar bunu. Bir tek Anadolu barışa hasret olduğunu kollarını bir kartal gibi gererek açıklar.
İdama gelince zamanı geçmiş, bitmiştir, ne idamı? Tıpkı ülkede eşitliği silahla kürekle elde etmek isteyenlerin bittiği gibi. Tıpkı barış sürecini USA bandrollü casuslara hediye eden Demirtaş gibi. Bitti. Geçti o vakitler. O sular kurudu.
Bugün sağır sultanın bildiği iftiralarla Saddam devireceğiz diye milyonları kana boğanların dünya egemenliğidir bu! Medeniyetlerin kalbi sökülmüş, Mezopotamya mezarlığa çevrilmiştir. Ve karar, baba Bush'un ağzından şu kelimelerle tarihe geçmiştir: Orayı taş devrine döndüreceğiz...
Oyunu bozan şey bizim beklenmedik kalkışmamızdır sadece. Sahnedeyiz. Herkesin gözü üstümüzde.
Bu vahşi dünyada ancak kurallara uygun oynarsak kendimize bir köşe tutacağız. Bir demokrasi, görülmemiş güzellikte bir medeniyet.
Delikanlılığı koruyalım evet. Ama en akıllı, en latif, en ileri çözümleri dile getirmenin vaktidir.
İnsanı öldürmeyi değil yaşatmayı vaz eden bir bilgeliğin çocuklarıyız. Sorun hafızamızda. Çünkü bazı kartlar yanmış. Onarmalıyız.
Gelenek ışık saçtığı oranda rehber, dibe çektiği oranda engel.
Solu sağı yok bu işin, memleket sevdası yeter kod arayanlara.Şunu söylemeli:
Gerçekler yakıcıdır ve her uyanış yeni bir donanım gerektirir insana...