Söze sözle karşılık vermeli. İnsanın hakkı, hukuku korunmalı...
Mesela matematikçi Ali Nesin demişkine: 1100 küsur bildiricinin AİHM' in terör listesinin başında olan kanlı örgüte tek af edemeyip resmi güvenlik güçlerine veryansın etmesine Cumhurbaşkanının "hadi ordan" demesi ancak 12 Eylül'de görüldü demiş.
Ya arkadaşım kale boş sanıp atıp durma öyle bol keseden! 12 Eylül'de, yani Diktatörlükte seninkiler gidip sıraya girdiler Selimiye'de yahu! Birbirlerini ihbar ettiler.
Hepiniz araziydiniz, herkes. Olan idealist gencecik insanlara oldu. O kuşak sağlı sollu heba edildi. Bugünkü yalan dolan, oda sıcaklığındaki süs balıkları kaldı geride.
Şimdi evet olabilen bir demokrasi ortamında, bir ismetinönü kafasıyla varsa yoksa Erdoğan. Hükümet.
İnsan teröre bir hayır der, ülkeye bir başsağlığı diler. İnsanlar öldü, ölüyor. Bir saygı duruşunda kalır. Nerde?
Evet, gerçekten de bir müstemleke aydını sorunu var burada...
Bunu açıkça konuşmalıyız velhasıl.
Konu 1100 "korayçalışkan" olsa da.
Ta barış süreci zamanlarında bile azgın tehditlerini tekrarlamış, şehirlerde bomba biriktirmiş olanlara, çocuk-asker denen rezilliği hortlatanlara gösterilen anlayışın yüzde birini; gencecik emniyetçiler, bıyığı terlememiş askerlere, kaybettiğimiz bebeklere, çoluğa çocuğa, silahsız gariban halka reva görülen şiddete gösteremeyen bu insanların barışı değil savaşı kollayan bir siyasi bildiri yazdıkları çok açık.
Bu topluluğun akademisyenliklerinin öne çıkarılmasının akademiye ayıp olduğu da belli. Ama varlıkları zedelenmemeli. İnsanlar konuşmalı, yazmalı. Finalde rezil olacaklarsa kendi dilleriyle rezil olmalılar.
Dinlemeyi, konuşmayı, şiddetsiz ortak alanlar inşa etmeyi inadına öğrenmeliyiz. Sultanahmet'e, İstanbul'a yapılan saldırı sonrasında kan ve ceset parçalarını yayınlayan riyakâr Batı medyası kadar onlara yıldırım servis yapan Cumhuriyet ve diğer pizzacıların Atatürkçü olduklarından da an itibarıyla şüphedeyiz elbette.
Ya muhalefet liderinin böyle olaylarda Batı'da anında konan yayın yasağını eleştirmesi ve düşmanca bir ihtiras ile Türkiye'yi yönetilemez ilan etmesi?
Hakikaten kelimelerin kapasitesini aşan bir ruh hali...
Charlie Hebdo'da yapılan insanlık dışı karikatürlere baktığım zaman anlıyorum ki, Batının vicdanlı insanlarını tenzih ederek söylersek, "Batı" diye bir şey yok. Batının hegomonları İslami olana yönelmiş beyaz bir ırkçılığı kurumsallaştırmaya doğru yürümekte.
Ve eğer bizler ülke ve coğrafya olarak "içeriyi" toparlayamazsak ve dahi müşkül vaziyetteki zihni, "kültürel araçlarımızı" yeniden inşa edemezsek bu ırkçılık yükselecek...
Dünya bütün düşünsel birikimini kaybetmiş, adeta çorçombalak eğik bir düzlemde kayar gibi.
Bilge Kral Aliya "Düşmanını taklit etmek bizi düşman yapar" demişti tevilen. Ne doğru söz!
Şurada insan olmaya çalışan, yeni bir ülke çatmak isteyen, ahir zamanın merhamet lisanını arayan sade insanlar, lafını inancından edenler olarak azız. Evet ama güçlüyüz buna inanıyorum...
İnsanı akılla felsefeyle, amel ile pratik hayat ile güzel ahlakı göstererek, legal siyaset yaparak ikna etmek yerine ona bomba gönderen kim varsa...
O bombaya, ülkemize vurmak için mazeretler, dezenformasyonlar, çarpıtmalar, örtbaslar bulmaya çalışan kim varsa...
O, insan tarikatından değildir zannımca...
Yanlış anlaşılmaların ülkesindeyiz. Susarken dahi, dövüşürken davudi, konuşurken kekemeyiz.
İnsan tarikatı insanlıkta, şiddetsizlikte, doğal hukukta birleşmeli artık. Söze karşı "sadece sözünü" söylemeli.
Kendini kınamayan, kimseyi kınayamaz haline geliyor eninde sonunda. Bundan kaçınmalı.
Tekbiçimci düşünce kalıpları fıtrata sızmış genetik bir bozulma. Tamir etmeli...
Melamet hırkası böyle bir hırka. Nefis muhakemesi bu! Batıcıl dille eleştiri ahlakı dersen o çok sonradan gelmiş. Ama o da olur!
Belki de "insaf" ortak kelime...
Hoşgörü, anlayış, müsamaha ve hatta fedakârlık yani toleransın gösterilecek bir şey değil olunacak bir durum, bir hâl olduğunu hatırlamalı.
Ve yeniden güzel Allah'ım diye başlamalı:
Ülkemizin ateş altında kanatlarını açmaya çalıştığı şu zor günlerinde, demokratik bir ülkeye olan inancımızı, aynı menzilde değişik yollar izleyen fikir insanlarına, farklı fikirlere olan ihtiyacımızı, kırılan kalpleri bir an evvel onarmayı bize nasip et ya rabbim...
Allah'ım bizi dik duran toleranslar haline getir. Gözümüzü aç.
Bize feraset ver...