Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Dijital saadet zinciri; Blockchain

"Bitcoin, gözetleme için bir nimet."

Bu iddialı sözün sahibi; CIA'in, yani ABD'nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın eski Başkanı Michael Morell. (CIA'e Merkezi Haber Alma Teşkilatı'ndan ziyade, Merkezi İstihbarat Teşkilatı denilmesinden yanayım. Çünkü 'intelligence'nin ilk anlamı istihbarattır ve istihbarat, sadece 'haber alma'dan ibaret bir mefhum değil, daha kapsayıcı bir kavramdır. Gerçi bu durumda CIA'in Türkçesi'nin kısaltması ülkemizin istihbarat teşkilatınki ile aynı oluyor, ama ziyanı yok.)

Morell'in güçlü bir CIA Başkanı olduğu söylenemez. Zira evlilik dışı ilişki yaşadığı gerekçesiyle 10 Kasım 2012'de istifa ettirilen selefi David Petraeus'un yerine geçici olarak vekâleten bu görevi üstlenmişti. Yine de hafife alınmamalı. Çünkü başkanlıktan önce 1980'den 2013'e kadar başkan yardımcılığı da dâhil CIA'de önemli görevlerde bulunmuş biri.

CIA'in eski başkanına göre Bitcoin teknolojisi devletin, uzak durmak şöyle dursun istihbari gözetim için benimsemesi gereken bir yenilik. Morell, Bitcoin'i ayakta tutan, yapay zekânın atası kabul edilen ve ikinci ismi aynı olmakla birlikte saadet zincirlerinden çok daha sağlam olan Blok Zinciri (Blockchain) teknolojisinin de adli bir gereç olarak gereğinden az kullanıldığı kanaatinde.

Böylelikle devletlerin istihbarat teşkilatlarına kendince sufle veriyor Morell. Her ne kadar suçluların Bitcoin'i yasadışı aktiviteler için kullandığı tezini abartılı bulduğunu açıklasa da…

Morell, bu görüşleri The Cipher Brief adlı bir sitede yayınlanan Bitcoin'in Yasadışı Finansta Kullanımı Üzerine Bir Analiz başlıklı makalesinde dile getirdi. The Cipher Brief, dijital güvenlik esaslı bir sohbet platformu ve çok etkili. Morell'in makalesinin tarihi de eski değil yanlış anlamayın, iki haftalık bir makale bu. 6 Nisan'da yayınlanmış. Yani yalnızca ülkemizde değil, küresel ölçekte sansasyon yaratan Thodex skandalının patlak vermesinden yalnızca 14 gün önce…

Morell, makalesini yazarken -onların kalemi Anglosakson gazeteciliğinin diline daha yatkın olduğundan mıdır nedir- iki de meslektaşıyla birlikte çalışmış; Josh Kirshner and Thomas Schoenberger. Ama kanaatler eski CIA patronuna ait. Makale, iddialı bir cümleyle başlıyor:

"Yeni teknolojiler hemen her zaman aynı anda iki sonuçla birlikte gelir; toplum için faydalar ve buna ilaveten negatif harici (sistem dışı) unsurlar."

Ve şöyle devam ediyor:

"Devlet görevlilerinin vazifesi, 'faydalar'ın gelişmesine olanak sağlayan politikalar geliştirirken dezavantajlardan bizi korumaktır. 33 yıllık Merkezi İstihbarat Teşkilatı kariyerimde dolaysız biçimde şunu gördüm: Devletin izlediği yöntemlerle bunun dengesini doğru biçimde kurmak sıklıkla sinir bozucu biçimde yavaş olabilir, fakat eninde sonunda ve tipik olarak zorluğa göğüs germek durumunda kalınır. (Makalenin tamamı için bkz; https://cryptoforinnovation.org/resources/Analysis_of_Bitcoin_in_Illicit_Finance.pdf)

Morell, makalesinde devamla finansta teknolojinin kullanımına devletin (devletlerin de diyebilirsiniz, çünkü bu, sadece ABD'nin değil, tüm devletlerin sorunu) geç uyum sağladığını belirtmiş. Blockchain teknolojisinin yasadışı aktivitelerin tespiti ve suçluların adalet önüne getirilmesi için devletlere imkân sağlandığını da yazmış. "Basitçe söylemek gerekirse, Blockchain analizleri suçla savaşta ve istihbarat toplama gereci olarak çok etkili" diye de eklemiş. Bunun da sebebini Bitcoin ve onun çalıştığı ortam olan Blockchain'in tüm hareketlerinin halka açık, merkezileşmiş ve kayıtlı olmasıyla açıklıyor. Yani "Blockchain'de bizim mesleğimiz için (Eski istihbaratçı ama malum, istihbaratçılıktan emekli olunmaz!) devasa data havuzunun bulunduğu bir istihbarat deryası var" demeye getiriyor.

'BİTCOİN'İ İZLEMEK BANKALARI İZLEMEKTEN KOLAY'

Morell makalesinde, "Bu sebeple yasadışı Bitcoin hareketlerini izlemek, geleneksel banka hareketlerini kullanarak sınır ötesine giden illegal fonların izini sürmekten daha kolay. Ve nakit varlıkları takip etmeye çalışmaktan da çok daha kolay…" demiş. Bir de şu cümlesi önemli:

"Şayet tüm suçlular Blockchain kullanıyorsa yasadışı finansal hareketleri öldürebiliriz."

'Kill' dememiş, yerine 'wipe out' deyimsel fiilini kullanmış ama ben özellikle 'öldürmek' diye yazdım. Deyimin öldürme anlamının olmasının da ötesinde istihbaratçı gözüyle; bir araya gelmiş türdeş hedefleri, toptan biçimde yok etmekten söz ediyor çünkü.

'Blockchain'deki potansiyel suçlular' bir istihbaratçının perspektifinden bakıldığında zararlı bir 'toplu materyal' ve bir aradayken 'yok edilmeleri' daha kolay. Morell'in bu cümlesi bana 2016'nın Ağustos ayından bir mesleki anımı hatırlattı.

O sıralar TV Net'teki Haber Analiz programını sunuyordum. Yayından hemen sonra programdan istifa etmeme sebep olan Şemdinli'yi 2 bin 500 PKK'lı bastı iddiasını, yayındayken bir MİT yetkilisine mesajla sorduğumda (çünkü iddiayı mantıklı bulmamıştım) bana şu cevabı vermişti:

"Bizde öyle bir bilgi yok. Öyle bir hata yapacaklarını da zannetmiyorum. Zaten tümü bir araya öyle toplandıysa öldürmek daha kolay olur."

ABD'nin Merkezi İstihbarat Teşkilatı'ndan da olsa, Türkiye'nin Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan da olsa istihbaratçıların düşünce sistematiğinin benzeştiğini göstermesi bakımından önemli bir nüans.

Gelelim Blockchain'e… Blockchain'in prototipleri 1991 yılında Stuart Haber ve W. Scott Stornetta tarafından üretildi. Blockchain, kriptografi kullanılarak birbirine siber anlamda bağlanan ve sürekli büyüyen bir kayıt listesi.

Blockchain, 2008 yılında Satoshi Nakamoto tarafından kripto para Bitcoin'de, kamu işlem defteri olarak kullanılmak üzere geliştirildi.

Bitcoin üzerine daha önce iki yazı yazdım. Biri 24 Mart 2021'de bu köşede yayınlanan 'Bitcoin ve paranın gayrimillileştirilmesi', diğeriyse 21 Mart'ta sabah.com.tr'de yazdığım 'Kripto Anarşi'nin geçer akçesi: Bitcoin' başlıklı yazıydı. Bu ikinci yazıda "Ekonomiden, siyasetten ve teknolojiden hakkıyla anlayamayanlar için kumar gibi bir şey. Yakında Bitcoin intiharları yaygınlaşırsa şaşırmayın" diye yazdım. Thodex'ten sonra ilk intihar bugün gerçekleşti. Olay taze, müntehirin bunalım sebebinin, Thodex olup olmadığı henüz bilinmiyor. Ancak intiharın kripto para meselesinden kaynaklandığı kesin.

Faruk Fatih Özer olayıyla ilgili son gelişmeler (Yazının yazıldığı cuma günü itibarıyla) hakkında yetkililerle görüştüm. Tiran'dan Tayland'a geçtiği bilgisini doğrulamadılar ve adli sürecin İnterpol aracılığıyla yürütüldüğünü söylediler. Şahsın organize suç örgütü lideri Sedat Peker'le bağlantılı olduğu yönündeki iddiayı da doğrulamadılar.

FİNANS DENEYİMİ BİLE YOK

Thodex'in kurucusu ve CEO'su Faruk Fatih Özer, 2 milyar dolar kripto varlıkla sırra kadem bastı. Lise terk olan, henüz otuz yaşına dahi basmamış Özer'in bir finans geçmişi de yok. Thodex'ten önce sadece bir medikal şirketinde genel müdür asistanlığı yapmış.

Özer'in ve arkasındakilerin vurgunu, Cumhuriyet tarihinin en büyük vurgunu olarak geçiyor. Mağdur (Bitcoin mudisi de diyebilirsiniz) sayısı takribi 400 bin. Bu arada mağdurların profili de dikkat çekici; kullanıcılarının toplam 77,9'u Y ve Z kuşağından. Mağdurlardan 38 milyon TL kaybettiğini söyleyen de var, 400 bin TL zararda olduğunu belirten de…

Thodex, Koineks Teknoloji A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Fatih Özer'in sahip olduğu şirket tarafından 20 Eylül 2017'de 4 bin TL sermaye ile kurulmuş.

Özer; Aralık 2020'de ünlü mankenlerle reklam filmi çekmiş. Zaten bu tür zincirler en çok reklama para yatırıyorlar. Özer de Türkiye'de ilk Kovid vakasının görülmesinden yaklaşık bir ay önce bir kişiye Porsche Panamera GTS hediye ettiği bir çekiliş bile yapmış. Çok şaaşalı reklam yapan zincir ve şirketlerden uzak durmak gerekiyor.

Şirket; gemiyi deldikten sonra parayı kaçırmaya çalışmasının ilk sinyallerini, geçtiğimiz günlerde 2 milyon Dogecoin dağıtacağını öne sürerek, yatırımcı sayısını artırmaya çalışmasıyla vermiş. Bu işten anlayanlar öyle söylüyorlar.

Zaten şubat ayından beri de şikâyet varmış. Ancak kimse tam konduramadı demek ki. Çok güvenilir bulunduğundan değil, ama 'müstakbel mağdurlar' kötü sonlarına inanmak istemediler galiba.

Nihayet 19 Nisan'da Thodex'in internet sitesinden 'Dogecoin (DOGE)' işlemlerinde kısa süreli bir bakım çalışması gerçekleştiriyoruz. Anlayışınız için teşekkür ederiz" duyurusu yapılmış. Ondan sonra borsa uzun süre açılmamış. 21 Nisan'da ise yatırımcı ile ortaklık yapılacağı, sürecin 4-5 gün süreceği iddia edilmiş.

Bunların hepsinin, kaçışın bahaneleri olduğu Faruk Fatih Özer'in yurtdışına çıkışıyla ortaya çıktı. Özer, 20 Nisan'da saat 19.50'de Arnavutluk'un başkenti Tiran'a gitti. Oradan nereye gideceği de meçhul. Ama bu işlerden az buçuk anlayanların şu öngörüde bulunması da güç değil:

Özer, dünyanın neresine giderse gitsin silahlı hamilere ihtiyaç duyacak. Çünkü kaçırdığı söylenen para diasporadaki 'Türk mafyası'nın iştahını kabartacak cinsten. Kendi uzak durmaya çalışsa bile mafya onu bulup hamilik karşılığında nemalanmaya bakacaktır. Bir zamanların çok konuşulan çete lideri Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, meşhur telefon konuşmasında bir kaçakçıya şöyle diyordu ya: "Tek başına yedirmezler, kustururlar."

Bu arada Mali Suçları Araştırma Kurulu da (MASAK), Thodex borsasına ait banka hesaplarını hemen dondurdu. Ne var ki, bunun da pek bir anlamı yok. Çünkü Özer'in, borsadaki hesapları birkaç saniye içinde dijital cüzdanına geçirdiği sanılıyor. Özer, operasyonun başlaması üzerine "Ortaklık (satış görüşmeleri) sürüyor", "Siteye siber saldırı var", "Yabancı yatırımcılarla görüşmek için yurtdışına çıktım" gibi sade suya tirit açıklamalar yaptı.

Thodex olayıyla ilgili olarak Altcoin kavramından mülhem alt dolandırıcıların türediğini de konuyla ilgili haberlerin en ayrıntılı biçimde işlendiği gazetemizin ekonomi sayfalarında okudunuz. Bunlar da, "Paranızı biz kurtarırız" diyerek vurgun üzerinden vurgun yapmaya çalışanlar… Oyun içinde oyun yani…

Bitcoin, bu yazının yazıldığı gün itibarıyla (cuma) Thodex olayıyla da bağlantılı olarak çok sert düşüşe geçti. Geçtiğimiz hafta 64 bin 813 doları gören Bitcoin, bugün 48 bin 759 dolara kadar geriledi.

TEKNOLOJİ SOYLULARINDAN BERBERLERE…

Bitcoin'i teknoloji soyluları icat etti ama şimdi kripto para; berberde, kahvehanede kendi hayatına sihirli bir değneğin dokunmasını isteyen herkesin beyninin içinde. Pandemi de, Bitcoin'in yaygınlaşmasını hızlandırdı. Öyle ki geceleri uyumak üzere gözünü kapattığında, gün boyunca izlediği için gözünün önüne istemsiz gelen Bitcoin'in anlık yükseliş-düşüş grafiklerini zaruri sinema gibi izlemek zorunda kaldığını söyleyenler var.

Bitcoin ağı 3 Ocak 2009'da hayata geçti. İlk alışveriş 22 Mayıs 2010'da 10 bin Bitcoin karşılığında pizza alımı ile yapıldı. Henüz oturmuş bir Bitcoin hukukundan söz edemiyoruz. Bazı ülkelerde serbest, bazılarında yasaklı. Bunun da etkisiyle Bitcoin ve türevi kripto paraların kara para aklamada, gizli işlemlerde kullanılabileceği iddiaları da zaman zaman dile getiriliyor. Para otoriteleri; kripto para ticaretine yasal kısıtlar ve düzenlemeler getirilmesi halinde 'Bitcoin balonu'nun söneceğine inanıyorlar ama bu, o kadar da kolay değil.

Yazıya, 24 Mart 2021 tarihli 'Bitcoin ve paranın gayrimillileştirilmesi' yazımdan bir alıntıyla devam edeyim. Uzun bir alıntı ama Bitcoin fikrinin kökenini anlamak açısından önemli:

"Bitcoin türevi sanal para birimlerinin, merkezi tekeli kırmak üzere piyasaya sokulması fikri ilk olarak 'Avusturya Okulu'nun ürettiği bir teoriydi. Avusturya Okulu, 19. Yüzyıl'ın sonunda, tam yıl da verelim, 1871'de Carl Menger'in Ekonominin Prensipleri adlı kitabının yayımlanmasıyla ortaya çıkmış bir iktisat okulu. Menger'in yanı sıra Eugen Böhm von Bawerk ve Friedrich von Wieser gibi temsilcileri var.

Bu arkadaşlar, öyle ya da böyle yine bir Avusturyalı olan Psikanaliz'in kurucusu Sigmund Freud'un da tezlerinden etkilenerek bireyciliği öne çıkaran bir ekonomik düşünce okulu kurdular. İlk kurucu Menger de, kuvvetle muhtemel tıpkı Freud gibi Musevi idi. (Wikipedia İngilizce'de öyle yazmıyor, ama derinlemesine araştırmada çıkıyor.)

Menger, malları; 'doğrudan tüketilen mallar' ve 'doğrudan tüketilmeyen mallar' olarak ikiye ayırmıştı. Bu kurama göre emeğin değerle doğrudan ilişkisi yoktur. (İşte bu noktada yine bir Yahudi düşünür olan Marx'tan ayrılıyordu, onu eleştirdiği de vaki.) Değer, Menger'e göre insan aklı ve duygularına göre oluşan davranışlarla belirlenir. (Günümüzde bu konuda Marx'ın teorisinden çok Menger'inki geçerli.)

İşte insan psikolojisine bağlı bu değer anlayışı, Bitcoin'in piyasaya çıkışı ve bir değer olarak kabul görmesinde etkili oldu. 'Avusturya Okulu'nun bu ana fikri, Timothy C. May'in 'Kripto Anarşi Manifestosu'ndaki fikirlerin tohumunu ekti. Ekonomide merkezi bir yapıdan kopuk biçimde, hatta anarşistçe bireyselleşme fikri, her ne kadar iktisadın müesses nizamı tarafından kabul edilmese de dijital piyasada karşılık buldu.

Bu okulun üyelerinden Friedrich von Hayek de Paranın Gayrimillileştirilmesi (Denationalisation of Money) adlı kitabında (1976) merkez bankalarının tekelinden etkilenmeyecek özel para çıkarılmasını savundu. Bu, gerçek hayatta olmadı ama dijital âlemde oldu. (Devamını da okumak isteyenler için yazımın linkini ekleyeyim: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/site/ferhat-unlu/2021/03/24/bitcoin-ve-paranin-gayrimillilestirilmesi)

BLOCKCHAİN'İ DEĞİL AMA BİTCOİN'İ ETKİLER

Toparlarsak... Faruk Fatih Özer olayı, bu ülkenin makûs talihi haline gelmiş dolandırıcılara para kaptırmanın dijital, kompleks versiyonudur. 1960'larda Sülün Osman vardı, 1980'lerde Banker Kastelli ve Banker Bako…

Bunlardan en meşhuru Kastelli'ydi. Kastelli, 1980'li yıllarda yüksek faizli gelir elde etmek isteyenlerden para toplamıştı. Bankerlik sistemi çökünce iddiaya göre Kastelli'nin 550 bin kişiden topladığı 2,5 milyar dolar buharlaşmıştı!

Olay, o dönemde toplumsal infiale yol açmış, intiharlar, öldürme ve yaralama olayları baş göstermişti.

Banker Kastelli de kendi cezaevindeyken oğlu öldüğü için yıllar sonra (2 Haziran 2008'de) intihar etti. Banker Kastelli ile intiharından epey önce, 2000 yılında röportaj yapmıştım. Bu röportaj 19 Ekim 2000'de Yeni Şafak Gazetesi'nde yayımlandı. Kastelli o röportajda altın kaçakçılığının bir dönem devlet eliyle yaptırıldığını öne sürmüş ve altın kaçakçılığına kendisiyle birlikte pek çok tanınmış işadamının da karıştığını iddia etmişti. Kastelli, "Altın kaçakçılığını 1980'de Maliye Bakanı olan İsmet Sezgin ve Başbakan Süleyman Demirel'in onayıyla başlattık" demişti. Kastelli, intiharından bir süre önce de Karacaahmet Kabristanı'nda oğlunun mezarı başında havaya ateş açmıştı. Çünkü oğlu, kendi cezaevindeyken öldüğü için vicdan azabı çekiyordu.

Kastelli'den sonra 1990'lara Titan gibi saadet zincirleri damgasını vurdu. 2000'lerin başında -yeni milenyuma girmenin şaşkınlığından olsa gerek- bir süre yeni nesil dolandırıcılık tipleri görülmedi, görüldüyse de yaygınlaşmadı. 2010'lardan sonra internet üzerinden dolandırıcılıklar başladı. 2015'ten sonrasına Çiftlik Bank'ın sahibi Tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın damgasını vurdu, bu yıla ise Thodex'in dijital saadet zinciri... 'Zayıf halka' Thodex'ten kırılan zincirin, Blockchain'i değilse bile Bitcoin'i etkilemesi mukadder.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA